· Mat: (yanıma geldi.) ee emre nerede?
· İ: o hala uyuyor.
· Mat: dur uyandıralım bu kadar uyunmaz ki.
· İ: o odasını kilitlemiştir. Hep öyle uyur.
· Mat: belki kilitlememiştir deyip elini kapının koluna attı. Tam açacaktı ki Harry dışarı çıktı. Off işte şimdi olmadı.
· İ: bir dakika izin verir misin Mathew? Sonra kapıyı kapattım ve içeri girdik. ‘‘sen ne yapıyorsun sana dışarı çıkma demedim mi? Ne olur dinlesen beni biraz?’’
· H: neden kendimi saklamamı istiyorsun İstanbul?
· İ: çünkü seni tanıyor olabilirler. Ve eğer seni tanırlarsa bir şekilde benden de haberleri olur. zaten zar zor toparladığım arkadaşlarımın dağılmasını istemiyorum anladın mı beni?
· H: bunu bana başta söyleye bilirdin. Yani buraya sadece her şeyi unutmak için kendini sürükledin. Sadece salak bir haber yüzünden geldin buralara.
· İ: hayır sadece o yüzden değil. Bazı şeylerden uzak olmak istedim. Biraz olsun yoğun bir hayattan kurtulmak istedim.
· H: peki tamam ben zaten gideceğim. Yani onlara uçağı kaçıracağımı söyle. Beni görmeden direk giderim ben.
· İ: hayır bu halinle olmaz. İyileşene kadar kalmalısın. Sadece konuşma yeter. Sen dediklerini falan umursama. Türkçe bir şey söylemeye çalışma sakın.
· H: gerçekten gidebilirim.
· İ: hayır gitme sadece dediklerimi unutma. Şimdi bere ve gözlüğü takar mısın?
· H: yük olma…
· İ: Harry yeter ama gitmeyeceksin dedim ya. Sonra sırıtarak bana baktı. ‘‘ne var?’’
· H: hiç… hiçbir şey. Bu arada ben İngilizce bilmiyorum. Ve adım emre.
· İ: teşekkürler. Sonra kapıyı açtık. Mathew gitmişti bile. içeri girdik. Oradaydılar.
· Mat: selam Emre. (Türkçe)
· İ: sen Türkçe mi biliyorsun?
· Mat: hayır sadece birkaç kelime.
· İ: hmm tamam.
· H: (kulağıma eğilerek) uçağım kaçıyor mu?
· İ: hayır dedim ya emre. (Türkçe) sonra Harry gülmeye başladı ve bana sırıtarak bakmaya yeniden başladı.
· Mat: ne oldu?
· İ: hiçbir şey aklına bir şey gelmiş de onu söyledi.
· Mat: neden şu gözlük ve şapkayı çıkarmıyor?
· İ: daha bu havaya alışamadı çünkü. Üşüyormuş.
· Mat: ee şehir merkezine gidelim mi? Hem Emre buraları dolaşmış olur. fısıldar gibi bir sesle ‘‘bence o dün yeterince gördü’’ dedim. Efendim?
· İ: hiç yok bir şey. Ama bence Emre yorgundur şimdi. O sırada yine kulağıma eğildi. ‘‘ hayır gitmeyelim orada beni tanıyabilirler.’’ Dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dream or Not? (Harry Styles Fanfiction)
أدب الهواةHarry Styles Fanfiction'ınma karşınızdayım. Keyifli Okumalar :)