PART 14

77 8 0
                                    

·         Mat: (yanıma geldi.) ee emre nerede?

·         İ: o hala uyuyor.

·         Mat: dur uyandıralım bu kadar uyunmaz ki.

·         İ: o odasını kilitlemiştir. Hep öyle uyur.

·         Mat: belki kilitlememiştir deyip elini kapının koluna attı. Tam açacaktı ki Harry dışarı çıktı. Off işte şimdi olmadı.

·         İ: bir dakika izin verir misin Mathew? Sonra kapıyı kapattım ve içeri girdik. ‘‘sen ne yapıyorsun sana dışarı çıkma demedim mi? Ne olur dinlesen beni biraz?’’

·         H: neden kendimi saklamamı istiyorsun İstanbul?

·         İ: çünkü seni tanıyor olabilirler. Ve eğer seni tanırlarsa bir şekilde benden de haberleri olur. zaten zar zor toparladığım arkadaşlarımın dağılmasını istemiyorum anladın mı beni?

·         H: bunu bana başta söyleye bilirdin. Yani buraya sadece her şeyi unutmak için kendini sürükledin. Sadece salak bir haber yüzünden geldin buralara.

·         İ: hayır sadece o yüzden değil. Bazı şeylerden uzak olmak istedim. Biraz olsun yoğun bir hayattan kurtulmak istedim.

·         H: peki tamam ben zaten gideceğim. Yani onlara uçağı kaçıracağımı söyle. Beni görmeden direk giderim ben.

·         İ: hayır bu halinle olmaz. İyileşene kadar kalmalısın. Sadece konuşma yeter. Sen dediklerini falan umursama. Türkçe bir şey söylemeye çalışma sakın.

·         H: gerçekten gidebilirim.

·         İ: hayır gitme sadece dediklerimi unutma. Şimdi bere ve gözlüğü takar mısın?

·         H: yük olma…

·         İ: Harry yeter ama gitmeyeceksin dedim ya.  Sonra sırıtarak bana baktı. ‘‘ne var?’’

·         H: hiç… hiçbir şey. Bu arada ben İngilizce bilmiyorum. Ve adım emre.

·         İ: teşekkürler. Sonra kapıyı açtık. Mathew gitmişti bile. içeri girdik. Oradaydılar.

·         Mat: selam Emre. (Türkçe)

·         İ: sen Türkçe mi biliyorsun?

·         Mat: hayır sadece birkaç kelime.

·         İ: hmm tamam.

·         H: (kulağıma eğilerek) uçağım kaçıyor mu?

·         İ: hayır dedim ya emre. (Türkçe) sonra Harry gülmeye başladı ve bana sırıtarak bakmaya yeniden başladı.

·         Mat: ne oldu?

·         İ: hiçbir şey aklına bir şey gelmiş de onu söyledi.

·         Mat: neden şu gözlük ve şapkayı çıkarmıyor?

·         İ: daha bu havaya alışamadı çünkü. Üşüyormuş.

·         Mat: ee şehir merkezine gidelim mi? Hem Emre buraları dolaşmış olur. fısıldar gibi bir sesle ‘‘bence o dün yeterince gördü’’ dedim. Efendim?

·         İ: hiç yok bir şey. Ama bence Emre yorgundur şimdi. O sırada yine kulağıma eğildi. ‘‘ hayır gitmeyelim orada beni tanıyabilirler.’’ Dedi.

Dream or Not? (Harry Styles Fanfiction)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin