Bölüm 1 - Kısır Döngünün Bozulması

795 64 10
                                    

Bu bölüm yorumlarda firsti alan kişiye ithaf edilmiştir.

( Bölüm 1 - Kısır Döngünün Bozulması )

Duyduğum korna sesiyle uykumdan uyandırılmış oldum. Belli ki birileri gene işe gidiyordu. Yaşadığım köhne dairenin yirmi metre ilerisinde bir kavşak olduğu için arabaların korna sesi ve sabahları dairenin pencerelerini açtığım zaman buram, buram tüten egzos kokusu olmadan yapamam. Bir artı bir dairede bütün gün dört dönmekten başka yaptığım hiç bir şey yok.

İnsanları önemsemem. Çünkü hepsi çıkarcı ve iki yüzlü. Sana verdikleri en ufak şeyin bile karşılığını bekliyorlar.

İyi insan denen şeyin varlığına inanmıyorum. Bunun için onları önemsememeyi seçiyorum. Evimin güvenli ortamı benim yaşamam için yeterli. Bütün hayatım tamamen evin içinde geçiyor. En son ne zaman dışarıya çıktığımı bile hatırlamıyorum.

Artık her şey bir rutine bağlanmış durumda. Sabah korna sesi ile uyandırılana kadar uyu, ardından kalk ve kahvaltı et. Kahvaltıdan kastım öyle mükellef bir kahvaltı sofrası değil. Aksine biraz peynirin üç beş zeytine arkadaşlık ettiği genel kahvaltı sofralarının vazgeçilmezi olan sıcak çayın aksine soğuk kolanın hüküm sürdüğü bir kahvaltıdan bahsediyorum. Evet kola benim zaafım.

Her gün en az bir tane iki buçuk litrelik şişeyi içmeden yapamam. Kahvaltılıklarımı bakkalın çırağına aldırttığım için evden çıkmamı gerektirecek bir durum olmaz. Gün içinde ise konserve, makarna ve patatesten oluşan zengin(!) yemek menümden birini seçer ve hızlıca hazırlayarak yerim. Evden hiç çıkmasamda para gibi bir sorunum yok. Hatta durduğum yerden oldukça fazla para kazanan birisiyim.

Mesleğim ise kitap yazmak. İlginç bir şekilde yazdığım bir kitabın beğenilmesiyle birlikte oldukça meşhur olan bir yayın evi ile beş kitaplık bir kitap anlaşması imzaladım. Her sene bir kitap olacak şekilde beş senelik bir anlaşmaydı.

Kitap başına oldukça yüklü bir para verdikleri için para sıkıntım yoktu.

İhtiyacım olduğunda internet üzerinden hesabımdan çekip kullanıyordum. Zaten banka kartı sayesinde hesaptan para çekmemi gerektirecek bir durum yoktu. İşin en güzel tarafıysa yazdığım kitaplar yüzünden zerre başımın ağrımamasıydı.

İmza günleri ya da insan içine çıkmak gibi şeylerle uğraşmam gerekmiyordu. Bilgisayarımda yazıp yayın evine mail yoluyla yazdığım kitap dosyasını gönderiyordum. Kazandığım para ise banka hesabımda birikiyordu. Zaten benim gibi bir yaşam tarzına sahip olan bir kişi için para gereksizdi. Yazdığım kitaplarda kesinlikle kendi adımı kullanmıyordum. Aksine yayın evi ile yaptığım anlaşma sayesinde üç kişinin dışında kimse gerçek kimliğimi bilmiyordu. İnsanlar için gizemli yazardım.

Gerçek kimliğimi bilen üç kişi ise editörüm, yayın evinin genel müdürü ve matbada ki yayın şefiydi.

Bunun dışında kitap yazdığımı bilen kimse yoktu. Gerçi bilgisayarımı insandan sayarsak sanırım birde o biliyordu. Fakat kimseye söyleyebilecek bir durumda olmadığı için kafam rahattı. Günlük rutinim uyan, yemeğini ye, bilgisayarda yazı yaz, tekrar yemek ye, biraz televizyon izleyerek zaman geçir, duruma göre tekrar yemek ye ve uyu şeklindeydi.

Bu rutin asla bozulmaz aksine her gün tekrarlanırdı. İnsanlardan uzak durmak, yanlız olmak herkese kötü gelsede bana oldukça iyi geliyordu. Bilgisayar ve internet bana fazlasıyla yetiyordu. İnsanlarla iletişim kurmasam bile yaşadığım dünyadan uzak kalmıyordum.

Yaşadığın Bedene Hapis OlmakHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin