Bölüm 6 - Yalanlarla Manşet Olmak

300 46 3
                                    

Bu bölüm yorumlarda firsti alan kişiye ithaf edilmiştir.

( Bölüm 6 - Yalanlarla Manşet Olmak )

Ulan fuhuş baskını ne alaka. Hadi otele baskın yaptın diyelim. Bir bana dikkatli bak sence fuhuş yapan birine mi benziyorum. Kimlik sormuyolar diye gittiğim otelde fuhuş baskınında göz altına alınmak herhalde başıma gelebilecek en kötü olaydı. Karşımda ki kır saçlı polisin sözlerinden sonra ona "Avukatımı istiyorum" dedim. Benimle konuşmak için çabalasada ben karşılık vermediğim için pes ederek yanımdan ayrıldı.

Kısa bir süre sonra sorgu odasına giren avukata başıma gelenleri anlatmıştım.

Avukatın ustalığı sayesinde jet hızında emniyetten ayrılma şansı buldum. Fakat sorgu sırasında kimliğim açığa çıktığı için kimliğimi bilen birileri haber kanallarına burada olduğumu haber vermişti. Çünkü emniyetten çıktığımda sokağımda ki tüm muhabir ve kameramanlarla yine karşılaştım.

Bir anda yüzümde patlayan flaşlar ve hemen arkasından muhabirlerin gerzekçe soruları ile ne yapacağımı şaşırdım. Bir an için emniyete geri kaçmayı bile düşündüm. Hatta düşününce bunun çok mantıklı bir karar olduğunu anladım. Sonuçta bu pisliği başıma saran polislerdi. Haliyle düzeltecek olanlarda onlar olmalıydı. Kendimi emniyet binasına geri attım. Telefonumu çıkardığım gibi rehberde kayıtlı olan üç numaranın içinde en samimi olduğum kişiyi aradım. Bu kişi tabi ki editörümdü. Ona durumu ve ne istediğimi anlattıktan sonra telefonu kapattım.

En geç yarım saat içinde buraya kocaman bir avukat ordusu gelecekti.

Sonra olacaklar ise benim için bir şenlik havasında geçecekti. Binada biraz oyalandıktan sonra otuz kişilik avukat ordusu emniyet binasına gelmişti. Hepsine durumu ve ne istediğimi kesin bir dille anlattıktan sonra onları emniyet genel müdürünün odasına yolladım.

Daha on dakika geçmemişti ki emniyet genel müdürdülüğünün binası önünde yanımda bizzat emniyet genel müdürü varken bir basın toplantısı düzenlemiştik. Bu toplantıda benim polise olan engin(!) başarılarım konuşulmuş hatta toplantının sonunda bir plaket bile almıştım. Haliyle yaptıkları pisliği bir şekilde temizlemeleri gerekiyordu. Neyse ki ertesi gün fuhuştan dolayı göz altına alındığım ile ilgili bir haberle karşılaşmayacaktım. Tamam, insanları önemsemiyorum ama benimde bir çizgim var.

Avukatlar işlerini bitirmişler ve emniyetten ayrılmışlardı. Bende bizzat emniyet genel müdürünün makam arabası ile evime bırakılmıştım.

Tabi ki arkamızda ki onlarca haber arabası ile evime giderken yolda polisleri durdurup yirmi dört saat açık olmasıyla ünlü olan marketten büyük miktarda kola ve evime hazır gıda almam tuhaf bakışlarla karşılaşmama yol açmıştı.

Her zaman ki gibi hiç birini önemsememiş alışverişin bitiminde evimin güvenli sınırlarına adım atmıştım. Hemen yatağa yatarak uyumuştum. Yataktan kalktığımda bu sefer hiç bir sesle uyandırılmadığımı fark ettim. Gerçekten uzun bir zamandan sonra ilk kez kendim uyanmıştım. Bunun verdiği mutlulukla hiç yapmadığım halde bir şarkı mırıldanmaya başlamış hatta kendimi kaptırıp dans etmiştim.

Tabi ki aslında dans dediğim bu şey kıyafetlerinin içine bir böcek girmiş insanın yapacağı hareketlerin aynısından oluşuyordu.

Yeni aldığım koladan koca bir bardağı kendime armağan etmiş ve kahvaltı etmeye gerek görmeden kolamı içmiştim. Boşalan bardağın ardından bir yenisini daha doldurduktan sonra bilgisayarımın başına geçmiş ve televizyonu açmıştım.

Ne olursa olsun dünkü yalanlardan sonra nasıl bir habere konu olduğumu merak eder olmuştum. Şunu da eklemeliyim ki elde kumanda televizyondan kendin hakkında ki bir haberi izlemenin verdiği his gerçekten garipti. Bunu yaşamayan biri bilemezdi. Televizyon açılınca kendi haberim ile karşılaştım. Haberi sunan spiker son dakika başlığı altında flaş gelişme diyerek sunuyordu.

Ulan haber olan şey dün gece yaşandı ne son dakikasından bahsediyorsun sen.

Habere odaklandığım zaman spikerin "Daha önce Gül Hancıoğlu'nu kurtaran Cem Mehmet Peker'in yaptığı iyilikler dur durak bilmiyor. Cem Mehmet Peker bu seferde bir gecede büyük bir fuhuş şebekesinin çökertilmesini sağladı ve bunun için emniyet genel müdüründen plaket aldı" dediğini fark ettim.

Vay be ben neymişimde haberim yokmuş. Bunlar yakında beni halk kahramanı falan ilan ederlerse hiç şaşırmam. Bu sefer yeterli stoğa sahip olduğuma göre artık evden çıkmamı gerektirecek bir durumda kalmamıştı. Dün ağız tadı ile içemediğim kolaya inat bugün mümkün olduğunca az yemek yiyip daha çok kola içmeye karar vermiştim. Tam kolamdan büyük bir yudum alıyordum ki televizyonda ki haberi gördüğüm anda kolayı ağzımdan püskürttüm. Genzim yanmaya başlamıştı. Kolanın bir kısmı neredeyse burnumdan geliyordu.

Beni bu kadar şaşırtan haber ise nereden öğrendiklerini bilmesemde benim gizemli yazar olduğumu öğrenmiş olmalarıydı.

Şu ana kadar tam dört kitabım basılmış ve her birinde çok iyi bir satış oranı yakalamıştım. Bunu kimin yaptığını tahmin edebiliyordum. Büyük bir ihtimalle yayın evinin çıkarcı müdürü kitaplar daha fazla satsın diye yeni ortaya çıkan sözde şöhretimden(!) yararlanmak istemişti.

Yoksa editörümden ve matbada ki baskı şefinden oldukça emindim. Bu işten çıkarı olan tek insan yayın evinin müdürüydü. Hemen onu arayarak anlaşmada ki gizlilik maddesinin ihlal edilmesinden dolayı aralarında ki anlaşmayı tek taraflı fes ettiğini söyledim. Müdürün sözlerini dinlemeden telefonu suratına kapattım. Her seferinde ülkenin gündemine başka bir haberle oturuyordum.

Çorap söküğü gibi birbiri ardına hayatıma müdahale etmeye başlamışlardı. Önce ismim şimdide gizemli yazar olduğum öğrenilmişti.

Televizyonda benim bile anlamakta zorlandığım kelimeler ile engin sanatçı kişiliğimden ve iyi kalpliliğimden bahsediliyordu. Ayrıca bir diğer haber ise Gül Hancıoğlu'nun uyandığıydı. Ameliyattan sonra sonunda uyanabilmeyi başarmıştı.

Doktorların yaptığı açıklamaya göre üç gün içinde yürüyebilecek seviyeye gelecekti. Televizyonu kapatarak bilgisayarımda bana göre uzun zaman uzak kaldığım yazı yazma işine geri döndüm. Artık yayın evi ile aramda bir sözleşme olmadığı için kendime yeni bir yayın evi bulmam gerekecekti. Gerçi artık kim olduğum herkes tarafından öğrenildiği için yayın evleri kapımda kuyruğa gireceklerdi.

Kola bardağım boşalınca yazı yazmayı bırakarak buzdolabına gidip kendime bir bardak daha kola doldurdum.

Marketten aldığım fıstıkları da bir kaba boşalttıktan sonra bilgisayarın başına geri döndüm. Bir günlük bu kadar yazı yazmak yeterdi. Fıstıklarımı kolama eşlik edecek şekilde tüketirken bir yandanda bilgisayarda güzel bir film açmıştım.

Filmi sonuna kadar izledikten sonra çöpleri toparlamış ve ellerimi yıkamıştım. Her zaman bu saatlerde yaptığım gibi evimin önünde ki sokağı kontrol ettikten sonra televizyonun karşısına yeniden doldurduğum kola dolu bardakla kurulmuştum. Önce kolamdan okkalı bir yudum almış ve boğazımı soğuk kola ile ıslattıktan sonra televizyonu açmıştım. Artık ne olursa olsun izleme havasındaydım.

Bu sefer haber kaldıracak ne gücüm ne de takatim kalmıştı. Kendimle ilgili bir gerçeği daha haberlerde görmeye dayanamazdım.

Televizyonda uzun uğraşlar sonucu bir belgesel kanalı bulmayı başardım. Hayvan belgeseli beklerken dünya petrol tarihi belgeseliyle karşılaşmak aslında hayatımın genelini özetler nitelikteydi. Bir süre belgesele göz gezdirdikten sonra televizyonu kapattım. Bana ne petrolden kim ne yapıyorsa yapsın. O çok sevdiğim yatağıma giderek yarın yapacaklarımı düşünüp kafamı vurduğum gibi yattım.

( 1000 kelime )

Yaşadığın Bedene Hapis OlmakHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin