The Challenges Of Life

1.Bölüm

the challenges of life --1.bölüm---

''ben luke''korkudan konuşamıyordum annemi o canavar yutmuştu sarışın çocuk elindeki kılıç gibi şeyle o canavarı öldürmüştü kekeleyerek cevap verdim''da-dapne''o sırada o çocuğun babası konuşmaya başladı sesi sert çıkıyordu''bir romalı melez luke ikinci görevin bu kızı korumak''adamın görüntüsü tittredi tanıdık geliyordu kanatlı ayakkabılar kanatlı mifer ve elinde yılanlı sopası tabi ya o merkür''s-sen me-merkür'sün''tanrı bana dönmüştü''doğru bildin''korku duygusundan sonra birde şok yaşamıştım roma tanrıları gerçekti annem bana anlatırdı çünkü o bir argeoloktu ya benim babam kim annem bana hep roma mitoloji anlatırdı merkür'ün sesiyle kendime geldim''al bakalım bu k seni korur''diyip bana ruj verdi ''ama bu bir ruj beni nasıl koruyabilir ki'' ''zamanı gelince nasıl kullanıldığını öğrenirsin şimdi luke ile eski kampına gitmeniz gerek'' luke elimi tuttu ve ''hadi gidelim''dedi los angles sokaklarında yürüyorduk luke beni bir mağzaya soktu elime su yeşil dar paça pantolon düz beyaz body ve siyah converse verdi ve kabine sürükledi içeri itti giyinip çıktım zevki gerçekten iyiydi beni görünce yanıma gelip elimi tekrar tuttu görevliye götürüp alarmı çıkartırdı parayı ödeyip çıktık luke markete girip bize yetecek kadar yiyecek aldı ve yanıma geldi o sırada karşımıza bir canavar çıktı luke o canavarı öldürdü ve bana döndü ''acele etmeliyiz''dedi 

-

-

-

-

-

-

-

-

-

-

-

-

-

-

-

tanrım önümüze bir sürü canavar çıktı merkür'ün verdiği ruj'u kullanamıştım şuan bir ağıcın altına oturmuş tıkınıyorduk luke döndüm 

''geçirdiğim en berbat doğum günü'' luke bana dönerek 

''bugün doğum gününmüydü''

''evet ama annem öldü canavrla savaştık daha doğrusu sen savaştın ve şu lanet ruj'u hala kullanamadım''

''doğum günün kutlu olsun''dedi ve devam etti ''o ruj'u bana versene bir''elimdeki ruj'u ona verdim kapağını açtı bişi olmadı bana dönüp ''rengi kırmızıymış'' dedi ve güldü bende güldüm sonra ruj'un alt tarafını çevirdi ve ruj birden kılıca cevrildi luke konuşmaya başladı ''ruj'dan bir kılıç biraz süslüce'' diyip güldü gülüşü çok tatlıydı neyse kılıcı bana verdi elinden alıp incelemeye başladım üstünde bir sembol vardı güvercin sembol'ü vardı luke'u dürtükleyip sembolü gösterdim

''bak'' luke hmm diye ses çıkardı ve bana döndü 

''bu afrodit'in sembol'ü'' anlamamışca suratına baktım 

''yani venüs'ün'' venüs'ü biliyorum aşk tanrıçasıydı

''niye ben aşk tanrıcasının sembol'ü olan bir kılıç kullanıyorum'' luke bana döndü 

''bilmem afro-venüs babamın sevgilisi idi''

''hmmmmm'' luke çok iyi biriydi onun hayatını merak ediyorum onu gördüğümde gözlerinde acı vardı ama simdi ise sevgi vardı boğazımı temizleyip ona döndüm ''bana hayatından bahset sene''dedim bana döndü gözleri dolmuştu dizlerimin üstüne dikilip gözyaşlarını sildim beni kucağına otutturdu ve sıkıca sarıldı çatallaşmış sesiyle konuşmaya başladı

''sen kaç yaşındasın'' cevap verdim 

''bugün 12 oldum'' şaşkın şaşkın bana bakıyordu

''14 gösteriyorsun neyse senin yaşlarındayken annemden kaçtım çünkü beni korkutuyordu neyse tek başıma canavarla savaştım sonra thalia adında bir kızla tanıştım birbirimizi koruyorduk bir kaç gün sonra aramıza annabeth katıldı onu bulduğumuzda daha 7 yaşındaydı çok korkmuştu aynı senin gibi neyse o iki kız ile senle gideceğimiz yere götürdüm orda kıvırcıkla tanıştık o bir saatirdi koruyucu çaylak koruyucu ama thalia kendini bizim için feda etti ve babası onu kampı koruması için bir çam ağacına dönüdürdü baş titan olan kronos beni ele geçirdi o sıralarda kampa yeni bir melez gelmişti percy jackson iyi birisiydi ama kronos yüzünden bana düşman oldu çünkü zeus'un şimşeğini çalmıştmı herkes onu suçladı ama gerçekler ortaya çıktı sonra onu öldürmeye çalıştım ama kendi isteğimle yapmıyordum.thalia'nın ağacını zehirlemiştim ama percy annabeth ve kıvırcık onu kurtardılar ve yaşama geri döndürdüler sonra büyük savaş oldu bende kendimi feda ettim yani ölmüştüm sonra babam dirilti yani hades ile anlaşma yaptı sonrada karşıma sen çıktın beni bırakacak mısın?'' ağlıyordu bende ağlıyordum tabi ama onu yalnız bırakmayacaktım onun göz yaşlarını silip konuşmaya başladım 

''sana söz veriyorum seni asla bırakmayacağım sende beni bırakmayacaksın tamammı?'' luke yüzünde bir gülümseme ile

''tamam seni asla bırakmayacağım''