'Three'

66 18 14
                                    

'Elimde ki cips paketini çöp kovasına attım.

Bir okulda nasıl olur da cips satılır diyorsunuzdur şimdi siz. Evet zaten satılmıyor. Ben gizlice içeri soktum. Harikayım ben!

"Hey seni beyinsiz! Neden orada hayvan gibi tıkınıyorsun da arkadaşının aç olup, olmadığını sormuyorsun?!" Üzerime sinirle gelen Lizzy'e baktım.

"Nereden bilebilirdim Liz." deyip, sınıfıma doğru yol aldım. Peşimden geldiği ayak seslerinden belliydi.

"Ona söyleyecek misin?" Aniden yerimde durdum. Yavaşça arkamı döndüm.

"Neyi?" dedim.

"Ah! bilmiyormuş gibi davranma! buna sinir olduğumu biliyorsun. Justin'e onu sevdiğini söyleyecek misin diyorum. Daha aydınlatıcı bir şekilde anlatayım mı?" Yavaştan bağırmaya başlayınca etrafı süzdüm.

"Kes sesini seni aptal! biri duyabilir." sessizce söylendim.

"Cevap istiyorum Mil." deyince ofladım.

"Bak, söylesem ne olacak ki? sürekli aynı şeyi her gün söylüyorsun. Lizzy, Justin Bieber gibi biri benimle asla olmaz. Olamaz."

"Siz çocukluk arkadaşısınız. Eminim seni anlayacaktır. Belki bir şans verir sana." elimle durdurdum.

"Bu kadar yeter Lizzy. Bu konuyu burada kapatalım." deyip, hızlıca sınıfıma doğru ilerledim.

Justin'le ben çocukluk arkadaşıydık. Ben onu seviyordum ve ona yeni aldığım bir numaradan mesajlar atıyordum. Çünkü yapacak başka hiç bir şeyim yoktu. O çok umursamazdı. Beni görmüyordu bile. İşi düştüğü zaman beni görürdü. Eskiden çok yakındık oysa ki, Yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmezdi. Şimdi okulun popüler çocuğu olmuştu ve benim yüzüme bakmıyordu bile. Annelerimiz dosttu. Çok iyi anlaşırlardı. Biz Justin'le beraber büyümüştük. Şimdi ise ; 

Her neyse!

#

"Bu kadar dersten sonra beynim durdu. Şuan tek düşündüğüm eve gidip uyumak." umarsızca söylenen Lizzy' e baktım. 

"Benim de." deyip, önümde ki kitabı okumaya devam ettim. Lizzy aniden önümde ki kitabı alınca şaşırarak ona baktım. 

"Hey! ne yapıyorsun sen?" ikimizde ayağa kalktık. 

"Beni dinle kitap canavarı! Şu lanet kitapları bırakıp lütfen biraz benimle konuş." gözlerimi devirdim. 

"Seninle zaten konuşuyorum Liz. Beni şimdi de kitaplardan mı kıskanıyorsun?" dedim, hafif gülerek.

"Evet kıskanıyorum tamam mı? Birazcık benimle ilgilensen? Zaten Taylor'dan yeni ayrıldım ve bu beni kötü etkiledi." yavaşça sıraya oturdu ve kafasını öne eğdi. 

"Ah hadi ama Liz! O kıçı kırık yüzünden mi ağlayacaksın? Bunu yaparsan bir daha seninle konuşmam." deyip, kollarımı bağladım. Kafasını yukarı kaldırıp bana gülümsedi. Arkama bakıp işaret ettiğinde ; 

"Ne var? Ne işaret edip duruyorsun?" hala arkamı işaret ediyordu. Yavaşça arkamı döndüm. 

Ah ne de mükemmel bir dönüş yaptım! 

Okulun sürtüğü Rachel arkamda sinsice gülüyordu. 

Tanrım! Yine mi bu kız. Yani mükemmel olduğumu biliyo- 

Kes sesini seni kancık iç ses! 

Ay tamam be! sustum. 

"Bir şey mi oldu Rachel?" olabildiğince sakin kalmaya çalıştım. Bu orospu şimdi de Justin'le çıkıyor. 

"Aa hayır hayır küçük Mil. Bir şey olmadı ama olacak." kaşlarımı çattım. 

"Ne olacak?" dedim. 

"Bu sene ki okul başkanlığı için ben aday oldum. Ben den hariç biri daha var. Hani şu inekler sınıfında.... Hmm.. neydi o ineğin ismi? Andro yok ya.. Andi... Ah hayır! Her ne haltsa işte." deyip, saçlarını geriye savurdu. 

"Peki ben buda ne yapabilirim Rachel?" dediğimde Lizzy öksürdü. Rachel, öksüren Lizzy iğrenerek baktıktan sonra bana dönüp sinsice gülümsedi.

"Tatlım, tabi ki de bana oy vereceksin." seslice kahkaha attığında arkasına gelen iki sürtüğü daha gördüm. Tanıştırayım Rachel'ın köleleri. 

"Bak ne diyeceğim Rachel." Etrafta kiler bizi izliyordu. Ayağa kalkıp masada ki kitabımı elime aldım. "Hak eden kazansın." deyip, sınıfıma doğru yol almaya başladım. Arkadan Lizzy'nin konuştuğunu duyduğumda gülümsedim. Bu kız gerçekten harika!

"Bu durumda sen NAKAVT oluyorsun tatlım." konuşmasını ona benzettiğinde gerçekten iğrenç bir ses ortaya çıkıyordu. 

***

"Evet, bu sene ki ödev için olan grupları seçiyorum." elinde ki kağıdı okumaya başladı. 

"Lizzy ve Ryan. Rachel ve Andrew. Chris ve Marie." Marie ve Chris mi? Marie'yi uzun süredir tanıyordum. Arkadaşımdı. O oldukça sessiz sakin utangaç biridir. Fakat Chris tam tersi. Azmış bile diyebilirim. Marie'nin gözünde ki korkuyu gördüğümde 

Gerçekten şanssız. Kıza sapık düştü resmen! 

Bu konuda sana hak veriyorum iç sesim. 

Tabi ki de. Çünkü ben her konuda haklıyım salak. 

Ah  pekala, sus artık. Seninle de konuşmaya gelmiyor. 

Bay Homan, yavaşça herkesi söylüyordu. 

Ne kadar iğrenç bir soyad öyle! 

Ben seçmiyorum tamam mı! Bana bağırma!  (BEN SEÇİYORUM JSJSJ) 

"Ve son olarak, Miley ve Justin." 

Aha sıçtın! 

Bana bak se- bir dakika ne!! Ne! 

"Bay Homan Justin'le ben yapsak olmaz mı?" diyen Rachel'e baktım. Sen ödevden başka her şeyi yaparsın. 

Lan gerizekalı, koskocaman bir dönem boyunca verilen bütün ödevleri Justin'le yapmak zorundasın sen onu düşün!

İç sesimin haklı olduğu konular tabi ki de çoktu. Tanrım ne yapacağım ben?! 

Vote ve yorum lütfen...

İmpossible Love || Jiley FanFictionHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin