Beyninde basınç hissetmesine neden olan bir baş ağrısıyla uyandı. Yüz üstü yattığı yerden kafasını kaldırdı , etrafına baktı. Dışarıdan gelen polis arabalarının seslerini işitti. Odayı inceledi , alışkın olduğu , küçük , kötü kokulu , pis bir apartman dairesiydi. Yerden kalkıp iç çamaşırını düzeltti. Yerdeki kıyafetlerini eline aldı. Siyah üstünü giyerken gözüne tezgahtaki para ilişince gülümsedi. Giyinip parasını aldı ve apartmandan çıktı. Polisler yan apartmanı ablukaya almış , ambulans ölüleri götürüyordu. Bu alışılmadık bir manzara değildi. Şehrin bu tarafına atılmış tüm suçlular belli bir denge içerisinde yaşıyorlardı adeta. Casandra durdu. Duruşun nedeni kanını donduran , yerinde saplanmasına neden olan o imgelerdi. İmgeler kafasının içinde döner onu hasta ederdi her zaman. Ölüm görürdü. Acı görürdü. Keder görürdü. İyi şeyler göremezdi Casandra , kimse de inanmazdı. Söyledikleri gerçekleşirdi ama yanlış gün , yanlış zaman , yanlış yerlerde. Kimseye yardım edemezdi. Bu yüzden de kimseye yardım edemeyeceği yere atılmıştı. Çok ta yabancı olmayan o gülüşü gördü yine. Her gece rüyasına giren o kahkahayı anımsadı. Onu görüyor , onu hissediyordu , fakat o nerede , ne zaman ve nasıl karşısına çıkacak bilmiyordu. O lanetli biriydi. Tıkıldığı yerdeki herkes lanetliydi. Casandra , belli bir süre sersemlemiş olmanın verdiği tedirginlikle çevresine bakındı. Dar ve karanlık sokağı hızlıca geçti. Gördüğü imge uzun süre önce kaybetmiş olduğu değerli bir eşyası gibiydi. Diğerlerini önemsemez , bitmesi için yalvarırdı ama bu imge öyle değildi. Onun korkutucu gülümsemesi onu heyecanlandırıyor , tüylerini diken diken ediyordu. Bazen ona açlığını unutturuyor , gününü iyi hale getiriyordu. Onu zihninde görmekten çok ona dokunmak istiyordu artık. Nefesinin tenine değdiğini hissetmek istiyordu. Dar sokağı geçtikten sonra kendini restoranın içine attı. Isı teninde yumuşak bir doku yaratırken içeriden aldığı kötü kokuyu umursamıyordu bile. Hemen bir masaya geçti. İçerisi gürültülüydü. İnsanlar gülüyor , sonra aniden kavga etmeye başlıyor , sonra iyi aynı şekilde konularına devam ediyorlardı. Casandra onları hiçbir zaman anlayamamıştı , ama buranın özel bir dengesi olduğunu biliyordu. Garson gelince cebindeki paraya baktı.
"Bir çorba lütfen." Sarışın iri kadın Casandra'ya pis bir bakış attıktan sonra siparişini aldı. Bulunduğu her hayal gücünü kısıtlamaya yetmiyordu. Her ne kadar O'nu bulamamış olsa da yeşillikler içinde uzandıklarını , O'nun Casandra'ya yaptığı bir şeyi bütün bir heyecanla anlattığını düşlüyordu. Çorbasının geldiğini , kadın kaşığı neredeyse yüzüne fırlatana kadar fark etmemişti. Bir kaşık aldı ve kapı birden açıldı. Elinde bir silahla uzun boylu genç bir adam içeri daldı.
"Burası artık bana ait !" Tam o sırada Casandra öksürmeye başladı. Adamın içeri girmiş olması değildi sorun , o dahil kimse onu ciddiye de almamıştı. Sorun bu genç kızıl saçlı adamın gülümsemesiydi. Casandra onu hiç böyle hatırlamıyordu. Yemek yiyen , kavga eden herkes kahkaha almaya başladılar.
"Sen mi J ? Sen mi burayı satın aldın !" Yemekleri pişiren kilolu fazlasıyla kıllı olan adam kafasını mutfağından uzatmış , doğruca onun gözlerine bakıyordu.
"Satın almaktan bahseden olmadı." Genç adam silahı doğrultunca restauranttaki herkes silahını çıkarttı. Bu hareket bu şehirde , 'Kaçmak için otuz saniyen var.' Anlamı taşırdı. Genç adam geriledi ve kaçarak uzaklaştı. Casandra'nın yanakları pembeleşti. Cebindeki tüm parayı masaya bırakıp kapıdan koşmaya başladı. Kısa sık saçları önüne geliyor umursamıyordu. Meydana gelmişti. Bir ara sokağa girmesi gerekiyordu. Karar veremiyordu. İmgelerindeki genç , her geçen saniye daha da uzaklaşıyordu ondan. Gördüğü ilk sokağa ölümden kaçarcasına koştu. Soğuk havanın ciğerlerine dolmasını umursamadan koşuyordu. Çıkmaz sokağa girdi. Orada kimse yoktu...
Merhaba yeni kurguyla karşınızdayım yorumlarınızı belirtmeniz benim için cidden önemli sevdiyseniz oy verebilir ve belirtmek istedikleriniz varsa rahatlıkla yazabilirsiniz :3
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Equal Balance
General FictionKötülüğü uzaklaştırmak , onu tamamen yok eder miydi ? Saf iyiliği barındırmak muhtemel miydi ?