"Hanımefendi yerinize geldiniz. Hanımefendi ?"
Yeni açtığım gözlerimle , sersem sersem bakıyordum şoföre. Ne dediğini pek algılayamamıştım. Ardından " Efendim ? " diye karşılık verdim uykulu sesimle.
"Otelinize geldiniz. Yardım etmemi ister misiniz ?"
"Olur. Teşekkür ederim." dedim cama yaslanmış başımı kaldırırken. Biraz üşümüştüm galiba , kollarım buz gibi olmuştu. Annemin başı hâlâ omzumdaydı. Yavaşça başını omzumdan kaldırıp uyanması için seslendim;
"Annem , hadi uyan geldik yerimize. Meleğim ?"
Yüzünü ellerimin arasına alıp , yanaklarını okşadım. Ne kadar güzeldi.. Kömüre benzeyen siyah saçları , çiçek gibi kokuyordu.. Yanakları pamuk kadar yumuşaktı.. İsmi gibiydi kendisi de.. Melek.. O yüzden ' Meleğim ' diyordum ya hep. Görünmez kanatları vardı onun.. Başkaları göremese bile benim görebildiğim görünmez kanatları..
Usul usul açtı gözlerini. Yorgun gözlerle bana bakıyordu.
"Geldik mi ?" diye sordu titrek sesiyle.
Evet anlamında salladım başımı ve kapıyı açtım. Önce kendim indim arabadan. Diğer tarafta oturan annemi de kaldırdım ve tek elini omzuma attım. Belinden kavradım düşmesin diye. Şoför bey valizi bagajdan çıkarmıştı çoktan. Önce cebimde olan bi miktar parayı şoför beye verdim. Daha sonra yerde duran siyah minik valizi elime aldım. Önümde duran beyaz ve altın sarısı renklerinden oluşan otele baktım. Oldukça büyük bi otele benziyordu. Bir yandan valizi , bir yandan annemi taşımaya uğraşıyordum. Küçük adımlarla otel kapısına doğru ilerledim. Annemin başı yine omzuma düşmüştü. Kapıyı kolumla ittim ve içeri girmeyi başardım sonunda. Annemi otel koltuklarından birine oturttum.
"Anne , bak ben birazdan gelicem. Burada bekle tamam mı. Sakın bir yere kıpırdama." dedim. Saçlarına bi buse kondurup danışmaya doğru yürüdüm. Danışmadaki sarı saçlı , uzun boylu bayan güler yüzle karşıladı beni.
"Hoşgeldiniz. Size nasıl yardımcı olabilirim."
"Merhaba , iki kişilik odanız var mı ?"
Elime bi kağıt verdi ve devam etti konuşmasına;
"Siz şu kağıdı doldurun bende bi odalara bakıyım."
"Peki.." dedim kağıdı doldururken.
Doldurduğum kağıdı karşımdaki bayana doğru uzattım.
"Hanımefendi iki kişilik odamız bulunuyor."
"Bir kişilik ücreti ne kadar peki ?"
"125 tl"
Yanımda sadece iki yüz liram vardı.
"Bakın sadece bu kadar param var , gerçekten zor durumdayız. Gece darp olayımız oldu. Zorunda olmasak buraya gelmezdik. Bize bi yardımcı olsanız olur mu ?"
"Tamam size yardımcı olurum. Peki ikinci kişi kim ?"
"Annem. İki saat önce bi gereksiz şahıs yüzünden darp edildi. Evden apar topar çıkmak zorunda kaldık. Sizden özür diliyorum , sizi zor durumda bırakıyoruz.. Ama durumu görüyorsunuz."
"Tamam , siz endişe etmeyin ben eğer bişey olursa sizi arayıcam. Odanıza çıkabilirsiniz."
Elindeki anahtarı bana doğru uzattı.
"Çok teşekkür ederim."
"Rica ederim , iyi geceler."
Annemi de alıp odaya çıktım.
Yatak çift kişilikti. Valizi bi kenara atıp , annemi yatağın sağ tarafına yatırdım. O kadar yorulmuştu ki yatar yatmaz uyumuştu. Işıkları kapatıp gece lambasını açtım. Banyoya gittim. Akan rimellerimi hala silmemiştim. Yanaklarım siyaha bürünmüştü. Ruhum gibiydi.. Simsiyah..
Tam bitti derken tekrar başlıyor , tekrar yanıyor canım. Simsiyah ruhumun içinde kayboluyordu çığlıklarım. İçim yırtınıyor ancak dışımda bir kıl bile kıpırdamıyordu..
Elime bir mendil aldım ve musluğun ucundaki su damlasıyla ıslattım. Elimdeki mendili , siyaha bürünmüş yanaklarıma doğru uzattım ve silmeye başladım. Sildikçe daha çok bulaşıyordu yüzüme siyahlıklar , daha çok kararıyordu yüzüm.. Kan bulaşmış kirli elime baktım. Kesik boydan boyaydı. Acımıyordu.. Sızlıyordu sadece.. Kesiklerim kalbime benziyordu. Parçalanmış ama sadece sızıyla kalan.. Ne kadar acısa da acısın alışmıştım.. İçi acıyla dolup taşan bir insan nasıl acıya dayanıklı olmasın ki ?..
Duş kabinini açtım ve soğuk su ayarına getirdim. Üzerimdeki kıyafetleri çıkardım ve kabine girdim. Saçlarım ıslanmaya başladı , su damlaları vücudumda geziniyordu. Sırtımı duvara yasladım, sürtünerek yere çöktüm. Saçlarımı ellerimin arasına aldım. Kafamı tavana doğru sabitledim. Boş boş baktım renksiz, çıkıntılı tavana. Baktıkça gözyaşlarım artıyordu. Sesimin odaya gitmemesi için , dişlerimi sıkıyordum.
Biraz olsa da sakinlemiştim. Açık olan musluğu kapattım ve kabinden çıktım. Askıda duran krem rengi bornozu üzerime geçirdim. Saçlarımı da küçük bir havluyla kuruladım.
Odaya geçtiğimde annem yatakta yoktu. Muhtemelen balkondadır diye düşündüm. Üzerime uzun tişörtümü geçirip , balkona doğru ilerledim. Tahminim doğruydu. Balkona çıkmış sandalyenin üzerinde oturuyordu. Benim geldiğimi sezdiği halde bakmadı yüzüme. Bende yere çöktüm. Ağlıyordu yine , gözleri ışıl ışıl olmuştu. Bu sefer sessizdi ağlaması.. İçin hıçkıra hıçkıra ağlıyor ama dışın hep sessiz..
Aramızdaki sessizliği bozdum istemsizde olsa.
"Annem." dedim zorlanan sesimle. Karşılık vermedi bi süre. Yüzüme baktı ışıldayan gözleriyle. Onun gözlerini öyle gördükçe boğazım düğümleniyordu sanki. Konuşamıyordum. Zorladım kendimi biraz daha.. Konuşmak istiyordum onunla , bişeyler öğrenmek istiyordum.
"Anne , konuşalım."
"Konuşacak ne var ki artık ?.."
"Çok şey var meleğim , hadi anlat neden bu hale geldik biz ?.. Neden anne ?"
"Böyle olması gerekiyormuş kızım. Böyle oldu." Sesi titriyordu..
Başımı çevirdim sol tarafa doğru. Gözlerim doldu yine.. Yine süzüldü yaşlar yanaklarımdan. Gözlerimi kapattım. Sert rüzgar, ıslak saçlarımın
arasında geziyordu. Parmak uçlarım sızlıyordu soğuktan.. Toparlanmam ..
Gözyaşlarımı sildim ellerimle.. Ayağa kalktım. Oturduğu sandalyenin arkasına geçtim. Omuzlarından tutup soğuk ensesine busecik kondurdum.
"Hadi annem , yatalım artık. Saat çok geç oldu."
O da karşılık vermeden kalktı oturduğu yerden. Gece lambasını söndürdüm ve annemin yanına doğru uzandım. Başımı kendi göğsüne yasladı önce , ıslak saçlarımın kokusunu çekerek öptü. Bu bana o kadar iyi geliyordu ki , tarifi yoktu hiçbir yerde.. İyi ki varsın be annem , iyi ki varsın be güzel meleğim..
Sıkıca sarıldım , kokusunu içime çektim. Huzurun kokusuydu resmen.. Onun kokusuyla yatmak ne güzeldi , ne huzur vericiydi böyle..Kokusuyla beraber dalmıştım bile uykuya..
⭐⭐⭐
Gözlerimi çalan telefonun sesiyle açtım. Yanımda annem yoktu. Telefonun çalmasını aldırmadan , yataktan kalkıp etrafa bakındım. Ama görünürde de yoktu. Belki kahvaltıya inmiştir , belki hava almaya gitmiştir diye geçirdim içimden. Israrla çalan telefonu açmak zorunda kaldım.
"Efendim ?"
"Hanımefendi rahatsız ettiğim için özür dilerim. Ama sabah, galiba anneniz oluyor kendisi. Sabah apar topar elinde bi kaç eşya ile çıktı. Nereye gittiğini sorduk ancak cevap vermedi. Bizde size ulaşmak zorunda kaldık."
Elim ayağım yerden kesilmeye , sesim daha çok titrek hale gelmeye başlamıştı. Nereye gitmiş olabilirdi ki ? Bana haber vermeden nereye gidebilirdi ki ? Bu kadar acele ne işi olabilirdi ? Aklımda binlerce soru dolaşıyordu. Derin bir nefes alıp tekrar devam ettim konuşmaya.
" Ne diyorsunuz siz ?! "
Telefonu yüzüne kapattım , yanıma aldığım bi kaç parça eşyamı alıp çıktım otel odasından.
Hayır anne şuan yapma bunu ,bırakma beni.. Yalvarırım..Sana ihtiyacım var..
Bunu yapamazdı , beni bırakamazdı.. Annemdi o benim, anneler yavrularını bırakıp gitmezler değil mi ?..
Resepsiyona inene kadar ağlamıştım. Çalışan bir bayana anlamsızca bağırıp , sorular soruyordum.
"Hanımefendi bi sakin olun lütfen. İsterseniz polis çağıralım. Bulmamız kolaylaşır." diye bi öneride bulunmuştu.
Hıçkırıklarım daha çok artıyordu. Bayana hiçbir şey söylemeden sakinleşmeye çalıştım. Belki hava almaya gitmiştir diye inandırmaya çalışıyordum kendimi. Cebimden çıkardığım telefonumla polisin nunarasını tuşladım. Durumu anlattım ve bi kernara oturdum beklemek için. Ya beni bırakıp giderse ne yapıcaktım ben ? Neye , kime tutunacaktım ?.. Yeterince kaybetmiştim herşeyimi , sen yapma bunu anne bana. Lütfen.. Tanrım lütfen , lütfen beni bırakmasına izin verme. Daha buna hazır değilim.. Yalvarırım.. Derin düşünceler içerisindeydim. Elim , kolum bağlıydı. Ne yapıcağımı bilmiyordum. Onu kaybedemezdim.. O beni bırakamaz ki zaten. Annem o benim.. Annem..
Gelen sese doğru başımı çevirdim.
"Hanımefendi ihbar veren siz miydiniz ?"
" Evet , bendim."
" Annenizin nerde olabileceğinden bi fikriniz var mı ?"
" Gece darp olayından sonra buraya gelmek zorunda kaldık. Sabah uayndığımda yanımda yoktu. Burada çalışanlar apar topar çıktığını söylüyorlar. Ayrıca nerde olabileceğinden bi fikrim olsa size başvurmazdım."
"Pekala. Evden dün akşam mı çıktınız."
"Evet. Bi daha da gitmedik zaten."
"Evde olabilir. İsterseniz bi bakalım.
"Denemekten zarar gelmez.." gelmez deyip , polise ayak uydurmak zorunda kaldım.
⭐⭐⭐
Eve geldiğimizde dış kapının binası açıktı. Polislerden önce ilk ben girmiştim binaya , polisler uyarsa da aldırmıyordum. Kapının önüne geldim ve var gücümle tekmeledim kapıyı. Ama içerde çıt sesi bile yoktu. Polisler geri çekmeye uğraşıyorlardı beni. Daha çok gücüm yetmedi ve geriye doğru düştüm. İçeriden peşpeşe silah sesleri gelmeye başlamıştı. Ayağa kalktım ve son kez yumrukladım kapıyı.
"Anne !"
⭐⭐⭐