2. Bölüm Part 2 (Defne Özdemir)

81 11 5
                                    

Multimedya:Temsili Defne

Abimle atışmalı kahvaltıdan sonra nihayet sahile gelebilmiştim. Bugün de her zaman ki gibi her yer insan kaynıyordu. Gözüme boş bir şezlong kestirip hemencecik oraya kuruldum. Ayağa kalkıp önce şortumu çıkarttım. Sonra tişörtümü çıkarmaya yelteniyordum ki bir anlık kafamı çevirmemle beni izleyen iki adet gözle karşılaştım. Ama pek önemsemeden işime devam ettim.

Biraz güneş altında deniz kokusunun getirdiği huzurla gözlerimi kapatıp düşünmek iyi gelebilir. Şöyle bir hayatımı ele alırsak genel itibariyle herşey fazlasıyla sıkıcı ve sıradan. Şuan tatilimizi yaşıyoruz ailecek ama bir ay sonra bu keyfin tadını çıkaracak bir adet Özdemirgiller olmayacaktı.

Annem ve babam öğretmenliklerine devam edecek. Aslında emeklilik yaşları çoktan geldi bana kalırsa ama onlar hallerinden gayet memnun olduklarını beyan etmekten bıkmadı. Seviyorlar okulu, öğrencilerini, uğruna birçok şeyden vazgeçebilecekleri edebiyatı, o öğrenme arzusuyla parlayan gözlerle ders işlemeyi.

Annem ve babam kırk altı yaşında iki edebiyat tutkunudur. Edebiyat öğretmeni ifadesi bu ikiliye yetersiz gelirdi bence. Neyse ki fazla uzun bir süre yok sadece bir aycık kaldı aşk yaşadıkları edebiyatı dillendirmeye.

Abim için apayrı bir sayfa; mezun olup diplomasını eline alan sevimsiz ama başarılı şey de bir ay sonra ilk iş gününe adımını atacak. İlk olarak tecrübeli bir avukatın yanında stajyerlik yaparak deneyimini kazanan abime önümüzdeki yıllarda bir avukatlık bürosu açmayı planlıyoruz.

Sonra da benim kafada bir kız bulup düğün yaptık mı oldu bu iş. Ama durrr bitmedi. Ben o sevimsiz şeyi boşuna yirmi bir yıl çekmedim. Hala olmak en doğal hakkım. Allah'ım inşallah bana çeker. Düşünsenize bana benzeyen bir prenses, giydiği mavi mavi elbiseler. Bu biraz erkek şeysi gibi oldu ama ne yapayım seviyorum bu rengi. Ulan ben gibi olursa çok talibi olur ya halasının kuzusu. O peşinde pervane olan bütün sıçanları kuyruğundan tuttuğum gibi tavana asarım vallahi adamın asabını bozmayın. Hayır yani ne münasebet benim yeğenime aşık olmak.
Defne! Kızım bir kendine gel ya daha sevgilisi bile olmayan abimin veledini kıskanmakta nerden çıktı. Ben bu okul stresinden iyice kafayı yedim valla. Allah'ım aklımı bana bağışla yarabbim!
Amin!

Okulların açılmasını istemiyorum. Neden mi? Çünkü adını görmeye bile tahammülüm olmayan bir insanı sürekli görmek durumunda kalacağım. Kim mi bu şahıs?
Tolga Akay.

Bizim fakültede ki zengin, şımarık, dünyayı kendi etrafında dönüyor sanan, kendini beğenmiş bir gereksizin teki. Ayıptır söylemesi yılışığın önde gidenidir. Okulun ilk günü şanssızlık eseri tanıştığım bu gereksiz iki yıldır peşimde ve ben nasıl kurtulacağımı inanın bilmiyorum. Allah'ım sen beni bu gereksizin sinir sistemime vereceği hasardan koru!
Amin!

Şu gereksiz olmasa okulumu elbette seviyorum. Okumak güzel şeydir hele de istediğin, hayalini
kurduğun yerdeysen. Ben mimarlık fakültesi 3. sınıf öğrencisiyim. Şimdiden bu yılımın güzel geçmesini diliyorum.

Bu kadar düşündüğüm " yeter" diyip denize doğru yürümeye başladım. Bugün denizden bu güzel sudan çıkmayı hiç planlamıyorum. Kendimi o güzel suyun içine bıraktım. Bu yaşadığım yeri çok seviyorum. İstediğim zaman tatil yapabiliyorum.

Kendimi suyun, mavinin derinliklerine bıraktım. Yüzdüm. Yüzdüm. Yüzdüm. En sonunda dayanamayıp nefes alabilmek için şu yüzeyine çıktım. Biraz soluklandıktan sonra kulaç atmaya devam ettim...

     Evett arkadaşlar bir bölüm sonu daha oldu. En içten ve samimi yorumlarınızı lütfen bırakın...tabi bu arada votelerinizi de bekliyoruz😘

SU PERİSİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin