Ludwig yapması gerekenleri tekrar aklından geçirdi ve önündeki ölmek üzere olan adama baktı.
Adam yavaş yavaş can çekişiyordu. Ruhu dışarıya çıkmaya başlayınca ona doğru yavaş adımlarla yaklaşmaya başladı. Bedeninden ayrılan adam acısının yok olduğunu fark edince sıktığı gözlerini açtı, etrafını şaşkın ve ürkek gözlerle süzmeye başladı. Gözleri kendisinin yerde yatan cansız bedenine gelince iyice açıldı ve ardından çığlık atarak başını ellerinin arasına aldı.
Ludwig onu sakinleştirmeliydi. Bu onun için pek de zor olmayacaktı çünkü meleklerin doğal olarak insanları rahatlatma gücü vardı ama bazen bunun işe yaramadığı da oluyordu. Mesela zamanında çok kötülük yapmış insanlar, delirmişler veya bazı melekler işi batırdığında. Kötü ruhları fark ettiklerinde işi şeytanlara devretmek zorunda kalıyorlardı ama delirmişler.... eğer kaçarlarsa ve onları yakalayamazlarsa insanlara musallat olabilme ihtimalleri vardı. Bu yüzden ruh toplayıcı melekler çok dikkatli ve güçlü olmalıydı.
Korkmuş ruha yaklaştı, sırtını eline koydu. ruh irkilerek ona döndü. Ludwig yüzüne şefkat dolu ve güven verici bir gülümseme yerleştirdi.
"Korkmuş olmalısın... ama merak etme artık yanında ben varım."
Korkudan kaskatı duran ruh birden bire kendini salmaya başlamıştı. Sakinleşmiş, hatta rahatlamadan dolayı yüzünde bir tebessüm oluşmuştu.
"Hadi gidelim."
Ruh öyle bir hale gelmişti ki sorgusuz sualsiz başını olumlu anlamda salladı ve mucize gibi görünen bu bu meleğin onu götürmesine izin verdi.
Bir ruhu daha sorunsuz teslim etmişti ama bu pek beklenmedik bir şey değildi çünkü Ludwig en iyilerindendi. Bu yüzden o bir ruh toplayıcı melekti. Eğer bu konuda iyi olmasaydı arkadaşları Kiku ve Feliciano gibi haber meleği de olabilirdi çünkü çok fazla melek bu işi kaldıramazdı ama Ludwig ciddi, sağlam ve diğer meleklere nazaran biraz daha sert bir melekti.
------------------------------------------
Toplamam gereken ruhları toplayıp, işimi bitirip döndüğümde her zamanki huzur ve sakinlik yoktu. Etraftaki koşuşturma ve kendi aralarında konuşan melekleri gördükçe merakla hızımı arttırdım. İlerlerken kulağına "İnanamıyorum nasıl olur?" , "Duyduğuma göre delirmiş." , "Ya iyileştiremezlerse?" , "İşi kim devralacak?" , "Hayır ben de onun gibi olmak istemiyorum." gibi şeyler geliyordu.
Geldiğinde Feliciano yere çömelmiş ağlıyor, Kiku ise onun yanında diğer meleklerle konuşuyordu. Feliciano beni uzaktan görünce birden koşup üstüme atladı.
"Veee! Ludwig iyi ki geldin çok korkuyorum!"
"Lütfen sakin ol ve öncelikle bana ne olduğunu anlat. Neler oldu burada?"
"M-Matthew.... Şeytanlara haber götüren haberci melek o-ona bir şey olmuş!"
Birden gözlerim olabildiğince açıldı. Bu kadar karmaşa çıkaracak ne olmuş olabilirdi ki?
"Ne olmuş çabuk söylesene?!"
Bağırmamla beraber Feliciano'nun gözleri daha da doldu, ağlamaya başladı ve titrek bir şekilde devam etti.
"Be-be-ben bilmiyorum... Sadece şeytanlardan dolayı ona bir şey olduğunu söylüyorlar, delirmiş gibi."
Aceleyle tuttukları yere gittim.
Seçkin bir melek olduğum için girmeme izin verdiler.
Matthew'in olduğu odanın yanındaki odaya girdik. Arada cam vardı ama onu görebiliyordum. Durumun daha da kötü olamayacağını düşünüyordum ama şok oldum. Onu zincirlemişlerdi... Normalde sakin ve gülümseyerek bakan yüzü çok farklıydı. Gözleri deli gibi bakıyordu. Dişlerini sıkıyor ve olduğu yerde cebelleşiyordu. Öyle ki damarları çıkmış ve kıpkırmızı olmuştu. Sanki.... Çıldırmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yin Yang
FanfictionRuh toplama meleği Ludvig'in, şeytanlara haber gönderen meleğe bir şeyler olması ve Gilbert isimli bir şeytan ile tanışmasıyla gelişen olaylar ve doğaya aykırı bir aşk. ------------------------------------- Yaoi içerikli GerPru bir hikayedir. @Rive...