Yeni tanıştığım meleğin 'bir şey olursa bana gelebilirsin' sözünü ciddiye almasını beklemiyordum ama gelmişti ve şu an ona yardım ediyordum.
Pek fazla güvenmediğinden olsa gerek bana durumu biraz üstünkörü anlatmıştı ama ben gayet iyi anlamıştım ve her halükârda yönetici meleklere karşı geliyorlardı. Yönetici kısmına karşı gelmek beni bu kadar heycanlandırip harekete geçirmeyebilirdi ama söz konusu olan melek kuruluydu ve bu fırsatını kaçırmak istemeyeceğim bir heyecandı.
İlk defa etrafımda bu kadar çok melek vardı. Bu olmaması gereken bir şey mi bilmiyorum ama yasakmışcasına muzipçe bir zevk alıyordum.
Yürumeye devam ederken yavaşça etafımdaki melekleri süzmeye başladım. West'in saklamak istediği melek onun koluna sımsıkı tutunmuştu, ilk gördüğümden beri gözleri doluydu ve arada bir kısık sesli bir kaç hıçkırıkla ağlamasına devam ediyordu. Böylesine sulu göz olması tuhaftı ama sanki onu daha mı şirin yapıyordu ne?... Yanında getirdiği diğer melek ise çok sakin duruyordu ama normal bir durummuş gibilerinden değil daha çok pür dikkat tetikte duruyor gibiydi.
Ortak bölgede göze batmamak için üstlerine siyah uzun kabanlar geçirmişlerdi ama bakıldığında melek oldukları anlaşılabiliyordu. Buraya ortak bölge dense de burası şeytan bölgesi gibiydi.Bu bölgedeki yapılar daha çok insanların yaşadıkları yerlere benziyordu.
Onlar için ayarladığım yere gelince önden gidip onalara kapıyı açtım. İçerisi biraz dağınık ve biraz da pis sayılabilirdi ama bulabildiğim en iyi yerdi.
İçeriye girdikten sonra etrafı incelemeye başladılar ve West;"Galiba öncelikle burayı biraz toparlamalıyız." dedi.
Ben de biraz tertipli biriyimdir ama böyle bir durumda bunu düşünmesi biraz tuhaftı. Galiba meleklerin tarafından tuhaf değildi.Benim temizliğe kalmaya niyetim yoktu bu yüzden "Gerisini siz halledebilirsiniz heralde, görüşürüz. Ha bu arada buraya arkadaşınızın yanına çok gerekmedikçe gelmeyin, dikkat çekerseniz yakalanabilirsiniz." diyerek kapıya yöneldim. West ve diğer meleklerin minnettar teşekkürlerini aldıktan sonra kapıdan çıkıp kendi bölgeme doğru yola çıktım.
-------------------------------------------------------------------------------
Feliciano'yu yerleştirdiğimizden beri beş güneş geçmişti bile. Onu görmeye gidemediğimiz için endişeliydik. Kiku arada bir emin olmak için bazı şeyleri bilse de bana gelip tekrar tekrar soruyordu.
"Ludwig-san orada ona gidip saldırmayacaklarından gerçekten eminsiniz değil mi?"
"Evet Kiku, ortak bölgelerin ortakça belirlenmiş sıkı kuralları var demiştim zaten. Hem biz gidemesek de Gilbert onu düzenli bir şekilde kontrol ediyor. Şeytan bölgesinde bir daha işim olduğunda onunla konuşabilirim." Ona güvenmiyordum ama yolunda gideceğine inanmaktan başka çaremiz yoktu.
"Ama biliyorsunuz şeytanların manipüle edebilme yeteneği var. Meleklerle yakın olabildiklerinde onları kontrol etmeye başlayıp köleleri haline getirebildikleri söyleniyor!"
Meleklerin sakinleştirme ve karşısındakini etkileme yeteneği olduğu gibi şeytanların da ikna-manipüle yeteneği vardı ve meleklerin de şeytanların da bu güçleri sadece insanlar üzerinde etkili değildi.
"Evet biliyorum Kiku ama başka çaremiz yok... Hem onun bu kadar yardımı sırf Feliciano'yu kölesi yapmak için yaptığını sanmıyorum.
Şimdi gidip biraz dinlenmelisin... hadi."Sonunda biraz sakinleşmiş ve sözümü dinleyip dinlenmek için gidiyordu.
İlk defa Kiku'yu bu kadar tedirgin ve endişeli görüyordum ama haksız da sayılmazdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yin Yang
FanfictionRuh toplama meleği Ludvig'in, şeytanlara haber gönderen meleğe bir şeyler olması ve Gilbert isimli bir şeytan ile tanışmasıyla gelişen olaylar ve doğaya aykırı bir aşk. ------------------------------------- Yaoi içerikli GerPru bir hikayedir. @Rive...