VII

22 4 0
                                    

Mona hamileliğinde dokuzuncu ayına ulaşmıştı. Hamilelik günleri sancılı ve ağrılı geçiyordu. Gece bir sancıyla uyanmıştı. Üstündeki yorganı kaldırıp kenara itti. Hamilelik sürecinde fazlasıyla kilo almıştı ve karnının büyümesinden dolayı yataktan kalkması epey zor oldu. Yataktan kalkar kalkmaz acılar içinde komidinin üstünde duran cep telefonunu alıp ambulansı aradı. Bu hafta ambulansı üçüncü arayışıydı. Sekizinci ayda sancıları bu kadar ağrılı ve sık değildi. Bu ay fazlasıyla acı çekmişti. Tone'den ayrıldığı için ambulansı arıyordu her seferinde. Tone'nin kendisini başka bir kadınla aldattığını duyunca ayrılmıştı. Evin kapısında ambulansın sirenleri duyulduğunda Mona çoktan dışarıya çıkmıştı. Ambulansla hastaneye geldiğinde kanaması başlamıştı. Mona hiç doğum yapmamıştı onun endişesi ve korkusu bütün benliğini sarmıştı. Sedyeyle hemen doğum odasına götürdüler. Doktor'un '' Doğum gerçekleşmiyor. Çocuk annenin iç organlarına zarar veriyor.'' sözlerini duyan Mona ağlamaya başladı ve '' İçimdeki canavarı çıkarın nolur yardım edin!'' Diye bağırmaya başladı. Doktor ''hastaya hemen sakinleştirici verin.'' dedi ve Mona belkide hiç uyanamayacağı bir uykuya daldı. Mona'nın kanaması hızlanmıştı. Doktor çocuğu almak için Mona'nın karnını açtı ve elindeki makası doğrulttuğunda karnında yarıklar oluştu sonrasında yarıklar bir yazıyı oluşturdu. '' İnsanoğulları beni durduramayacaksınız ben sizden daha üstünüm.Sizin gücünüz beni yenmeye yetmez.'' Dedi ve bebek doğdu. Mona ölmüştü içinde hiçbir organ kalmamıştı bebeğin ağzında kanlar vardı ve ilk cinayetini işlediği için kahkaha atıyordu.  Doktor şaşkınlığını yenerek elindeki makası bebeğe doğrulttu ve bir hamle savurdu. Başına bunların geleceğini bilseydi belkide hiç tıp okumazdı. Bebeğin arkasında bir anda Joep belirdi ve bebeği alıp ortadan kayboldu. Doktor belkide yaşadıklarının yüzünden belkide bebeğin lanetinden elindeki makası alıp boynuna geçirdi. Joep çocuğa bakamazdı cehenneme götürmesi gerekliydi bu yüzden bir yetimhanenin önüne koydu ve çocuğun adını bir kağıda yazıp üstüne bıraktı ve gitti. Gözleri gri, teni bembeyaz ve az belirgin olan kızıl saçlarıyla yetimhanenin önünde kahkahalar atıyordu. Sabah olmuştu ve hala uyumamıştı hala aynı enerjisindeydi. Yetimhanenin müdürü bebeği gördü ve kağıdı okudu. ''Asura'' ne kadarda değişik bir isimmiş diye düşündü ve bebeği kucaklayıp yetimhaneye girdi. Bebeklere bakan bakıcıya verdi ve kayıt işlemlerini yapmak için odasına çıktı. Asura bakıcının yüzünü tırmalamaya başlamıştı. Bakıcı ellerindeki Asura'yı yüzünden uzağa tutarak bebeklerin kaldığı odaya götürmeye çalışıyordu. Ama Asura hala tırmalamaya çalışıyor ve kahkahalar atıyordu. Adı Emesha olan bakıcı sonunda yatağına yatırmıştı şeytanın tohumunu. Emesha odadan çıkarken ''Ne yaramaz veletmiş.''Diye düşündü ve aç olan bebekler için mama yapmaya gitti. Odaya geldiğinde tek tek bütün bebekleri doyurmaya başladı sıra Asura'ya gelmişti. Görünüşe bakılırsa Asura çoktan uykuya dalmıştı. Emesha Asura'yı kucakladı ve elinde mama dolu olan biberonu Asura'nın ağzına tam yönlendirmiştiki. Asura gözlerini açtı ve çığlık attı. Emesha korkudan elindeki bebeği beşiğine fırlattı ve odadan çıktı. İçeride Asura'nın kahkahaları duyuluyordu. Emesha ağlamaya başlamıştı. İlk defa başına böyle bir şey geliyordu. Sonra kendi kendine konuşarak '' Emesha sakin ol sadece bir bebek biraz huysuz ve şakacı.'' Diye düşündü ve yine odaya girdi ve Asura'yı yeniden kucağına aldı. Asura sakin duruyordu Emesha yavaşça biberonu ağzına doğru uzattı. Asura sonunda düzgünce mamayı içiyordu. Mama sonunda bitmişti. Emesha odadan çıktı. Bu iki saat onu epeyce yıpratmıştı. Bebek bakıcı olduğu için her gün yetimhanede kalıyordu onun için ayrı bir oda vardı. Müdür hiç birşeyle ilgilenmiyordu sadece kayıt işlerini yapıp odasında film izliyordu. Bütün eziyeti Emesha ve büyük çocuklara bakan Alik çekiyordu. Alik büyük çocuklar için kahvaltı hazırlamaya başlamıştı. Emesha ise odasında bulunan küçük televizyonda en sevdiği diziyi izlemekteydi. Masasında duran bebek telsizinden cızırtılar gelmeye başladı ve bir anda kesildi. Emesha sesli bir şekilde '' Müdürün alacağı telsiz bu kadar olur. '' Diye düşündü. Sonunda akşam olmuştu Emesha için bir fark yoktu büyük olasılıkla uyuyamıyordu bebeklerin uyuma saatleri bir birine uymuyordu. Birisini susturunca diğeri ağlıyordu. Emesha akşam yemeğini Alik'le yedikten sonra odasına geçti. Bebeklerde bir huzursuzluk görünmüyordu daha yeni karınlarını doyurmuştu. Odasında tek yatacak yer olan koltuğuna gidip yattı. Tam uykuya dalarken yine bebek telsizinde cızırtı duyuldu ve ardından yetişkin bir erkek sesiyle '' kan'' sözcüğü duyulmaya başladı. Emesha mutfaktan aldığı bıçakla koşarak bebeklerin odasına gitti. Bebek telsizi olduğu yerde değildi Emesha dehşete düştü ve ışığı açtı bebeklerin uyanmasından korkuyordu. Sessiz adımlarla telsizi aramaya başladı Asura'nın beşiğinden ses gelmeye başladığı an Emesha yere eğilmiş bir şekilde telsizi arıyordu. Yerden kalkıp Asura'nın beşiğine doğru gitti telsiz bebeğin elindeydi. Bu imkansızdı telsiz tam odanın ortasındaki masada duruyordu ve beşikten çıkıp onu alması Emesha'nın içine korku saldı ve o anki korkuyla odadan koşarak çıktı. Sabah müdürle bu konuyu konuşacaktı bu bebeğin gitmesi için elinden geleni yapacaktı her gün korkuyla geçmezdi bu konuyu halletmeliydi.

KADEHHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin