.

9 4 0
                                    

"Bazen öyle bir noktaya geliyorum ki, birçok şeyin adını koyamaz oluyorum...
Dost, Düşman, Aşk, Öfkem ve Neşem hepsi birbirine karıştı...
Net olan birşey varki,
Kalbim yumuşadıkça, insanlar daha bir acımasızlaşıyor. İste bu yüzden kabuğum daha bir sert. Attığım adımlar ürkek ve yavaş, Hayallerim sınırlı. Yüreğimin anahtarı ise, yalnızca samimiyet. Biliyorum yaptığım hatanın geri dönüşü yok. Ne kadar acı çekersem çekeyim bunu herzaman sakladım. Canım yandığı anda bile sizin yanınızda ağlamamak için kendimi ne kadar zorladığımı  anlatamam. Buraya gelmekte başlı başına bir hataydı. Bu okula gelme sebep im ne? Sizler gibi gözükme sebep im ne? Bu sorulara verebileceğim yanıt ise"BİLMİYORUM."kendimi ne kadar zorlarsam zorlayayım boşa kürek çekmekten hiçbir farkı yoktu. Taşınma sebebimiz olarak babam ın işlerinin kötüye gitmesi sonucunda antalya dan, istanbul â geldiğimiz ı zannediyordum. Meğerse hayatımda ki en büyük yalanı söyleyen insanlar başından beri yanımda olan kişiler yani"AİLEM 'İmiş."istanbul'â gelme sebebimiz aslında dayım dan kaçıp, saklanarak zaman kazanmakmış. Kabusları görmeye başladığım andan itibaren bizi bulmaya bir adım daha yaklaştığının farkındaydılar. Son olarak ise o an tanımadığım fakat aslında hayatımın içinde olan dayım ı görmüştüm. Öldü diye bildiğim kişi aslında yaşıyor idi. Hayatım koskoca bir yalandan ibaret miydi? "BİLMİYORUM, KAFAM KARIŞIK."doğru olarak bildiğim şey ertesi gün yanlış olduğu ortaya çıkıyor.
İyi ki deniz ı aramıştım. Onun sayesinde gerçekleri öğrenmiştim. Herkes alex in yanına gitmediğimi anladıkları zaman bakacakları ilk yer burası. Yanıma az eşya alıp valizi mi kapattım. Eve son kez göz gezdirip kapıyı kapattım. Araba'nın bagajını açıp valiz i koydum. Herşeyden uzaklaşmak iyi gelecek, sanırım. "Rüzgar, kendine gel! Sen bu kadar zayıf bir kız değilsin ki. Hatırla. Geçmişini hatırla. Yaşadığın acıların altından nasıl tek başına geldiğini;
Yeri geldi düştün, düştün fakat kalkmasını bildin. Pes etmedin. Savaştın, mücadele ettin. Şimdi kaçıcak mısın? Onca şeyi yaşanmamış sayıp önüne mı bakacaksın? Hiç sanmıyorum. Herkesi kandırdın diyelim; ya kendini nasıl kandıracaksın peki?" Anlaşılan beynim ile iç sesim in savaşını iç sesim kazanmıştı. Yerden başımı kaldırıp karşımda ki eve yürüdüm, kapıyı çaldım.
"Yardımına ihtiyacım var kıvanç."
"Ssen ölmedin mı? Nasıl oldu bu? Ama biz gördük, öldün sen."
"Sana herşeyi anlatıcam ama burdan gitmemiz lazım. Anlıyor musun beni?"
"Ttamam. Eşyaları almaya gerek yok."
"Bana kimsenin bilmediği biyer lazım. Güçlerimi ne kadar çabuk kazanırsam o kadar iyi olucak."
Anlaştık. O zaman şoför benim, sen de yana oturuyorsun. Mesaj attığım â göre artık yola çıka biliriz."
Yardıma ihtiyacım vardı. Güçlerimi ortaya çıkara bilmem için. Kendimi toparlayıp ayağa kalkmak için. Kaybedeceksem de kolay mağlubiyet olmaması için. Kıvanç iyi ki var. Nebileyim o samet gibi değil. Kimseyi üzmek istemiyor, iyimser, neşeli...
Acaba ailesi ile ilgili sırrı samet anlatmış mıdır ona?
"Nereye götürüyorsun bizi?"
"Ormana rüzgar. Seni uyarıyorum güçlerini kolay bir şekilde kazanmayacaksın. Mesela ben Güçlerimi trafoda kaza geçirmem sonucu kazandım."
"Ciddi misin kıvanç? Benim üzerimde de böyle şeyler mi deneyeceğiz?"
"Hayır, ayrıca şaka yaptım. Sen şimdi uyu, dinlen konuşuruz."
"Tamam."uymayacağımı bilsem de kendimi zorladım. Belli mı olur belki de uyurum.
SAMET'İN AĞZINDAN:
RÜZGAR ın ne yaptığı umrumda değil. Hayatıma hiç girmemiş gibi yaparım olur biter. Dövüşe odaklanmam lazım benim. Maç â 5 dakka kaldı. Telefonuma gelen mesaja baktım. 2. Hattan gelmiş.
"Rüzgar yanım da durumu iyi. Bizim ormandaki eve gidiyoruz. Sen de gel yardımına ihtiyacımız var."
Bu numarayı bilen tek kişi var,o da kıvanç. Asıl önemli soru rüzgar hayattaysa eğer bunu nasıl başarmıştı? Daha yeni bir maçtan çıktığım için bugünlük yeter. Koç'u bulmam lazım.
"Ben birsüre yokum koç."
"Noldu samet?"
"Benim gitmem lazım. Beni soran olursa da kim olursa olsun ne diyeceğini biliyorsun."
"Biliyorum. Samet diye birini tanımıyorum."
Koç'â sarılıp kahverengi sandalyenin üzerinden ceketimi alıp çıktım. Kimseye gözükmeden yola çıksam iyi olucak. Motoruma bakıp kafamı çevirdim. Ağır tempoyla ormana koşmaya başladım. Bizim eve onlardan erken varmak istiyorsam tabanları yağlamam lazım. Ayaklarımı gerdirip , gücün beni esir almasına izin verdim. Telefonumu yere atıp koşmaya başladım. Kıvanç bazı yeteneklerimi bilmiyor onun içinde bu durum sürpriz olucak gibi. İstanbul'dan amerika'ya 5 saat te varabilirim. Hızlı olmayı seviyorum ama yerinde. Eve gelmeme az kaldı. Etrafa baktığımda beni izleyen kimse yok. Alex sadece geceleri çıkabilir , fatma ise onun merak edeceğini sanmıyorum. Herkes sevgili gibi bilse de bizi bana göre değil. "ONU KULLANIYORUM." Evet doğru duydunuz. Patrona yaklaşa bilmek için. Dünya yı o ve onun gibi kötülerden koruya bilmek için. Bunu yapıyorum. Hangi erkek istemez ki istediğini yaptıra bilecek kız? Anın tadını çıkarıyorum. Şimdi diyeceksiniz neden böyle davranıyorsun? Hani annene söz vermiştin? Kötü birisi olmayacaktın ? Başkalarını hiç üzmeyecektin? Ne oldu, herşey mi YALANDI? Size sadece şunu söyleye bilirim. Ön yargısız düşünmeyi deneyin, biliyorum zor bunu inkar etmiyorum ama sadece deneyin. Hem kimsenin ne yaşadığını bilmeden, yaptıklarını sorgulamak adaletsiz değil mı? Bence bir düşünün...
Geldim. Rüzgar için boş bir odamız var mı bakalım. Mavi rengi seviyor sa ona göre bir odam var. Karşısında ise orman manzarası. Onu rahatlatacağına eminim. Araba sesi duydum, gelmiş olmaları lazım. "Rüzgar uyuyor istersen onu sen odasına çıkar ben de valizini alırım, olur mu?"
"Benim için farketmez kıvanç. İşimi bitirdikten sonra yemek sorunu nu halledelim ilk önce."
"Olur , ben mutfağa geçiyorum işlerimizi bitirdikten sonra rövanş isterim."
"Yenilen pehlivan güreş e doymaz ha, peki bana göre hava hoş." Rüzgar 'ı yavaş bir şekilde olduğu yerden kaldırdım. O sarı saçları birbirine karışmış ama olsun o her haliyle güzel. Uyurken o kadar güzel ki size anlatamam. Etraf da huzur var bi kere kız dırdırı yok. İşte şimdi keyfim yerine geldi. Yatağına yatırıp , üstünü örttüm. Alnına küçük bir öpücük bırakıp odasından çıktım.
"Samet gelmeden önce şu sosladığım tavuk u fırına atmam lazım. Biliyorum onun fatma'yı sevmediğini. Başkasını sevdiğini. Bir yerlerden rüzgar esmeye başlıyor bakalım kendini o rüzgar â teslim edecek mı? Yada kaçıp gidecek mı bunu zaman göstercek."
"Oo kardeşim en sevdiğim yemekten de yaparmış. "
"Sen ne ara geldin? İşin ne çabuk bitti senin?"söylediğim şeyleri duyup duymadığını anlamam için bekledim.
"Hallettim işimi. Sen?"
"Bende bitirdim işimi. Hesaplaşalım mı?"
"Benim için büyük bir zevk seninle savaşmak kıvanç."omzuna vurup, çıktım.
Elektriği burda kullanacak değilsin değil mı?
"Hiç belli olmaz. Elim ı şıklatıp küçük bir gösteri yaptım. Samet e doğru koşup, yakalamaya çalıştım. Kahretsin. Ağaca tırmandı. Şimdi ona elektrik le çarpamam ki. Gel hadi gel. Birşey yapmicam."
"Senle anlaşalım kıvanç. Şu ve ateş güçlerimizi kullanıp antreman yapalım mı?"
"Barış diyorsun ha sevdim bu fikri."
Ağaçtan inerken ona ellerimle su küresi yapıp, yolladım. Elleri kaydı ve düştü. Bana kızcağına eminim. Karşılık olarak beklemediğim bir anda ateşten bir küre yapıp yolladı. Ucuz yırttım başımı çevirmeseydim eğer yanmıştım. Ama bu adil değil ki?
Nasıl değil? Sen bana elektrikle çarpmaya kalk benim yaptığım mı suç kıvanç?
O tarafdan bakarsak haklısın tabi. Hadi yemek yiyelim, benim karnım acıktı.
"Öyle olsun kıvanç, sen masayı hazırla. Ben de misafirimizi uyandırayım."kıvanç söylediklerimden zevk aldığını göstermekten kendini saklamıyordu. Rüzgar â karşı birşeyler hissettiğimi düşünüyor, tabi rüzgarın da bana karşı birşeyler hissettiğini. Ona göre yakın zaman da sevgili olurmuşuz. Bozuk yemek yemiş gibi suratımı buruşturdum. Cidden böyle birşey e inanıyor olamaz değil mi? Tam anlamıyla saçmalık. Herneyse odanın kapısı bıraktığım gibi açıktı.
Bir insan bu kadar güzel, huzurlu olabilir mi? Öylece durup saatlerce izleye bilirim onu. Yatağına eğilip saçlarını elledim. İlk defa birini incitmemek için böyle davranıyordum. Değişmiş olabilir miyim? Hayır tabiki de . Ne alakası var? Napıyorum ben ya?
"Rüzgar. Hadi kalk."
"Tamam , senin burda ne işin var?"
"Burası benim evim hatırlatırım."
"Aa doğru tabi. Çekil! Gidiyorum ben."Samet'i iktirip odadan çıktım. Benle alıp veremediğin ne var bilmiyorum ama benden uzak dur!"
"İllaki zor â kullanıyorsun beni rüzgar. Dur, gitme!"bir kere de lafımı dinlesen şaşarım zaten.
"Gidicem ben."kolumu bıraksa gidicem de bırakmıyor ki ayı.
"Beni buna sen mecbur ettin rüzgar." Onu sırtıma alıp, evin yolunu tuttum.
"Rüzgar susar mısın?"
"Bırak beni, öyle susarım."
"Bunu sen istedin."sırtımdan indirip, suratını kendi yönüme çevirip onu öptüm. Bunu beklemiyor olucak ki olduğu yerde kalakaldı.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 30, 2017 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

İNTİKAM ATEŞİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin