TİYATRO KURSU

28 0 0
                                    

Hhh... Annemle aramızda geçen kavgadan sonra annem bana Sıradaki kursu söyledi... Resmen geleceği görüp bana kurs listesi hazırlamış. YOK ARTIK!!! Kadın beni disipline sokmak için üşenmemiş odama asmam için A3 boyutunda bir kağıda liste hazırlamış. Neyse Sıradaki kursu duyunca yerimden sıçradım. Romeo ve Juliet rolünü oynaması ve bu sayede yeteneğini keşfetmesi için kız oyuncu arıyorlarmış. Annemden kaçar mı. Şahin gözlü kadın. Uçan sineğin kanadındaki deseni görür bu kadın... Sonra annem beni tuttuğu gibi götürdü kursa. Kursta bana abajur gibi bir elbise gösterdiler giyinmem için. Ben de direk hayır diyecekken beni kolumdan cimcikleyince sustum. Hayır insan bir Harley Quinn ya da emo kız rolü verir de ben ve Juliet... Olmazdı bu iş. Benim hemen oradan kurtulmam lazımdı... Kurtulamamıştım.... Hatta tam tersine annem iyice istemişti girmemi. Ben artık intihar mı etsem? Evden mi kaçsam? Sonra dedim ki bir deneyeyim. Annem devde sevmedim derim, beni zorlamaz. Sonra derse girdik. Elimize kağıtlar verdiler. Üzerinde Juliet Dediğimiz kadının replikleri vardı. Sıra sıra okuduk. Sıra bana gelmişti. Okudum bir tanesini;

J;"Ah Romeo... "

Diye başladım ve okudukça okudum. Hoca o kadar güzel okuyan arasından beni seçti.

H;"Ve Juliet rolünü bu sene oynayacak olan kişi Jade..."
J;"Hass..."
H;" Bir şey mi dedin Jade?"
J;"Evet hocam dedim. Ya ben bu Rolü oynamak istemiyorum. Annemin zoruyla buradayım zaten."
H;"Çıkabilirsin o zaman..."
J;"Görüşürüz hocam..."
H;"Gidiyor musun?"
J;"E git dediniz..."
H;"A-ama.."

Hoca lafını bitiremeden sınıftan çıktım. Bu sefer de Üzerimde beyaz bir t-shirt, üzerinde Göbek üstünden bağlamalı gri, siyah ve beyaz bir Gömlek, altımda gri dar bir pantolon v onun altında da yarı topuklu siyah botlarım. Saçlarımı da çıkarken arkadan bağlayıp, siyah Şort çantamı da sırtıma geçirince, işte o an kendimi havalı hissetmiştim. Norveç meydanı daha gittiğim hiçbir ülkedeki meydanlar kadar keyifli değildi. Amerika hariç, İtalya dahil. Bir kere bizim okullarınız çok tatlıdır. Hatta bir bayram için 1 hafta boyunca üzerinde değişik değişik resimler olan farklı renklerde yıkımlar giyer herkes. Tabi ben tulumun üst kısmını bel kısmına indiririm. Tabi yani. Neyse sonra bizim okulun okul temsilcisi bir karar verdi. Her yeni mevsime girişte herkes o mevsime uygun bir Varlığın kostümünü giyecek ve okulda hiçbir ders işlenmeyecek. Hep parti... Örneğin; Mevsim sonbahar ise kurumuş yaprak desenlerinde bir elbise gibi yani. Ve her partide o mevsime özel bir yarışma düzenlenir. Mesela; Mevsim ilkbahar ise bir karton üzerine ağaçtan Düşen yaprak ve çiçeklerle en güzel deseni yapan kazanır. Katılım zorunlu değil. İşte böyle bir okulum var. Hayatımı seviyorum. Ya aslında notlarım o kadar kötü değildi. Ta ki kendime olan güvenimi düşüremedim kadar. Hepsi 100 değildi ama 80-85 Yada en az 70-75 vardı. Kendime olan özgüvenimi ise bir okulda bana yapılan eziyetler Yüzünden kaybettim. Benim ezik olduğumu, ya da tarzımla erkeklerin dikkatini çekmek istediğimi düşünmüşlerdi. Eskiden (6. Sınıfta) pembe swetshirtler, altına buz mavisi dar pantolonlar giyen ve beyaz spor ayakkabılar giyen biriydim ama bana yapılan eziyetler sonucu Asi oldum. Vahşi oldum ve eminim şu anda herhangi biri şu an katliam çıksa onu doğduğu güne pişman ederdim. Tabi bu olaylar Norveç'te olmadı.. Eskiden 1 seneliğine bile olsa Georgia'da yaşadığım yaptık okulda oldu. Ama artık o olayları kafama takmıyorum. Annemin bana aldığı son model telefonumu aldığım gibi kulaklığını takıp en sevdiğim müziği açtım ve hatırlamam gereken bir hayat yaşamam gerektiğini düşünerek bir parktaki çimenlere uzanıp Gözlerimi kapatarak şekerleme yapmaya çalıştım...

DANSI SEVIYORUMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin