0.1

34 4 0
                                    

Anahtarla kapıyı açıp eve girdim.

"Holly !" Ses yoktu.

"Joe !" Yine ses yoktu. Sally ve Sam'i o gün ilk defa kreşe göndermiştik. Cameron'ın matematik dersi veriyor olması gerekiyordu. Kimsenin olmamasının verdiği rahatlıkla çantamı kapının girişine fırlatıp , kanepeye yayıldım. İlk açtığım kanal her zaman çizgi film kanalı olurdu. Regular Show vardı...ama gene aynı bölümdü. Çok sevdiğim bu çizgi filminin yeni bölümü olmaması cidden canımı sıkıyordu. İzleyecek bir şey bulamayınca aklıma buz dolabına gitmek geldi. Düşündüm. Aşırı derecede tüketmeye bağımlıydım. Bundan uzaklaşmak istiyordum. Buz dolabına gitmedim. Günlük ihtiyacımdan fazla yeme isteğinin nereden geldiğini düşündüm. Kilolu olduğum zamanlar geldi aklıma. On üç yaşında yetmiş beş kilo bir kızdım. Sonra zayıfladım , keşke yemeden yaptığımı söyleyebilseydim , yiyordum ve kusuyordum. Sonra yine kilo almaya başladım. Bir de benim tedavi paramla uğraşmışlardı. Bana sürekli olarak yememem söylenmişti ve ben de yemiştim. Sırf yasak olduğu için. İnsanın en baştan yaptığı hata değil midir ? Yasak elmayı sürekli yeriz. Hayat düzensiz. Hiçbir zaman düzenli olmadı. Hayatı düzene oturtamayız , deneriz , bazen olur , bazen de olanlanları düzeltir ve savaşırız. Düzene karşı olmanın neden anarşistlik olduğunu bilmiyorum. Düzen kurmaya çalışan insanlar , düzene karşı olanlardan daha anarşist geliyor bana. Onlar hayatın kendisine karşı geliyor çünkü , ama sahte kurulmuş , başka insanlardan yenmiş , insanları kandırmış bir düzen hayatın kendisine meydan okumak değildir. Bunu düşünürken öylece tavana baktığımı fark ettim. Tavana bakmanın güzel olduğunu da o an anlamıştım. Ha , ne diyordum , evet , sahtekarlıkla kurulan bir düzen , iyi yapılmamış bir eve benzer ve o evi yıkacak depremi de hayat koyar bizim karşımıza. Oysa ki temelleri iyi attıysanız , eviniz sarsılsa da toparlarsınız. Bir keşif bulmuşçasına mutlu olduğum böyle anlarda cebimden bir sigara çıkarır ve yakarım hemen , ama o an ne sigara bulabilmiştim , ne de çakmak. Söylendim kendi kendime ,

"Son dalı ne ara içtim lan ben ?" Kıpırdandım kanepede. Rahatım iyice bozulup saçım gözümün önüne geldiğinde kanepeden kalktım. Merdivenleri çıkıp odama doğru ilerleyecekken belinde havlu sarılı sarışın bir çocuk gördüm. Daha sonra banyonun kapısından ıslak saçı ve havlusuyla Cameron çıktı...

The Cook'sHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin