Dünya'ya, "Dünya" denilmeyen zamanlardı.Ateş kızıla dönmüş yerkürenin, adından başka her şeyi vardı.Serinlesin diye su yükü bulutları, toprağı suya çivileyen yüce yüce dağları ve en belirgin hayat emaresi: Uçsuz bucaksız ormanları..
Yaradılışın birçok safasına şahitlik eden melekler, bu seferkini daha bir dikkatle izliyorlardı.Ve hatta Mikail'in
emri altına girebilmek, bir tek ağacı yerine dikebilmek için adeta birbirleri ile yarışıyorlardı.Hâlbuki Mikail'in emri altında o kadar çok melek vardı.Rüzgârdan,bulutlardan,yağmurdan,ağaçlardan,çiçeklerden sorumlu sayısız melek...
Biri bir arıya eşlik edip ne tarafa uçacağını,nerelere uğrayacağını gösterirken, diğeri bir ineğe eşlik edip yol gösteriyor...Gece gündüz demeden her işe koştursalar da cevapsız sorulara biri daha ekleniyordu her yeni günün sonunda: Bu bal kime ? Bu süt neden?
Mikail'in emirleri verirkenki ciddiyeti, yaptığı işin önemini anlatmada yeterliydi.Ne de olsa meleklerin görevi sorgulamak değil verilen emirleri yerine getirip sadakatle bağlanmaktı.
Ve nihayet birgün, Allah erkek ve dişiyi yarattı.Ateşin en yalın hâlinden vücud bulan bu iki varlık, yaradılış olarak meleklerden farklıydı.İsimleri Maric ve Marice olan bu yeni tür, acaba asırlık soruların cevabı olabilir miydi??
Arkadaşlar merhaba :-) Öncelikle yorumlarınızı almalıyım.Votelayın yorumlayın sevinirim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şeytan Severse
ParanormalArkadaşlar sürükleyici bir kitaptır.Ben bile bazen devamını merak ediyorum.Konusu, şeytanın büyük değişimi.Önce Allah a kulluk ediyor sonra baş kaldırıyor.Bu değişimi melekler de dahil çok güzel bir biçimde anlatıyorum.Cenk Enes Özer den esinlendim...