Arkadaşlar çok şanslısınız.Zaman bulabildim.+70 vote.Çok teşekkür ediyorum.Biraz geç oldu farkındayım.Nedenini açıkladım zaten.Buyrun yeni bölüm...
Önce Kurmat, sonra küçük kardeşi Dilyan ve ardından amcaoğulları Fertarim...Demnis'e uyanların tamamının gençlerden olması tabii ki tesadüf değildi.İçlerindeki isyanı tutuşturmak için Demnis ve öğretileri sebepten ziyade belki sadece bir bahaneydi.Düzene karşı çıkmak, ortalığı yakıp yıkmak için hepsi sanki bugünü beklemişler, Demnis'e düşense sadece "Şimdi!" demek olmuştu.
Tarnüs cephesinde ise işler hiç iyi gitmiyordu.Her geçen gün birer ikişer bu yeni akıma kurban gidiyordu.
Zamanla güçlenen Demnis, savaş alanında bekliyordu.Karşı taraftan ses seda yoktu.Bir anda bir ok yanındaki adamın tam kalbine saplandı.Demnis şaşkın bir şekilde karşı tarafa baktı.Oku atan kişiyi görünce afalladı.Bu Demnis'in küçük kardeşi Hülyanis'ti.Öfkeden deliye dönen Demnis "Okçulaaarr!İndirin şunları!" diye bağırdı.Hangi okun kimi hedef aldığı belli değildi.Göz gözü görmez oldu. Yaklaşık bir saat sonra meydanı aydınlatan güneş, kızıllığını Siccin Ovası'ndan alıyordu sanki...Bu manzara aynı zamanda, savaşın galibinin çığlıksız, narasız, gösterişten uzak ilanı gibiydi...Meleklerden birkaçı düşmüş, isyancılardan bazısı kaçmış olsa da ortada tartışılmaz bir zafer vardı.Fakat "Biz kazandık!" deyip kibirle zaferi sahiplenen bir melek dahi çıkmamıştı.Ve Gazap Ordusu, gelişlerinin aksine büyük bir sükûnet ve ama aynı mahviyetle ayrıldılar savaş alanından...
Siccin Savaşı, Hülyanis ve beraberindeki bir avuç inanmış için buruk bir sevince sebep olurken aynı zamanda tertemiz bir sayfa da açmıştı. Ve bu sayfayı güzelliklerle bezemesi için kalem, Hülyanis'in eline verilmiş; her satıra Allah yazması, her satıra O'nu anlatması emredilmişti.İkinci devrin bu çiçeği burnunda temsilcisi, yüklendiği vazifenin ağırlığı altında iki büklüm olmuş; gözü kulağı göklerde, tevazu kanatları yerlerde, tahammül ötesi bir gayretle koşturuyordu bir hizmetten diğerine...
Diğer yandan meleklerin elinden kendini zor kurtaran Demnis de boş durmuyor, intikam ateşinin körüklediği öfkesinden aldığı güçle gece gündüz çalışıyordu.Aldığı yenilgi her ne kadar ona bir savaş kaybettirse de kazandığı tecrübe göz ardı edilemezdi...Meleklerin hareket kabiliyetlerini, güçlü ve zayıf yanlarını detaylarıyla görme imkanı bulumuştu.Kafasında kurduğu stratejileri, yeniliyor ve geliştiriyordu.Büyük bir ordu gerektiğinin farkındaydı.Birilerini biraraya getirmenin en kolay yolu, karşısında tek yumruk olacakları düşman göstermekti.Tarnüs'ün yerine Hülyanis geçmişti.Demnis bu sefer işe çocuklarla başladı.Onları inandırmak daha kolay oluyordu.Çocuklara kendini zavallı Hülyanis'i zalim ve işkenceci olarak anlatıyordu.Kendisine gelen her soruyu cevaplamaya çalışan fakat kimsenin dinlemediği Hülyanis çaresizlik içindeydi.Hülyanis'in akıbeti de Tarnüs'ünkinden farksız oldu.Halka karşı kendini anlatamayan Tarnüs,kendi kılıcıyla canından olmuştu.Meleklerin Mavi Küre'ye ikinci inişleri ilkinden çok daha erken ve şiddetli olmuştu.Demnis bu kadar planına rağmen canını kurtaramadı.Bu köklü temizliğin ardından üçüncü devir başladı.Üçüncü devir de inananların temizliğiyle bitti.
Hamün adında bir elçiyle gelen dördüncü devir,öncekilerden farklıydı...Hamün krallığa geçmişti.Sınırları genişleten Hamün'ün Onatra'yı yönetecek bir krala ihtiyacı vardı.Biri Hablis, diğeri Hasedis'ti.İkisini de yanına çağıran Hamün:Hasedis'in allığın başına geçip Hablis'in yanında kalması gerektiğini anlatmıştı.O sırada oğlu Onatra(Diğer krallığın adına oğlunun adını verdi.)ağlayarak içeri girdi.
–Oğlum, ne oldu?
–Baba kılıçcılık oynuyorduk.O sırada kılıcımı yere atıp başıma kılıcını vurduuuuu!
Bunu yapan Azazil'di.
–Azazil! Gel buraya! Özür dile!
Hablis sinirli şekilde görünmeye çalışarak demişti.Çünkü bu çocukla gurur duyuyordu.Çok başarılı ve gizemli bir çocuktu.Hasedis gitmeden önce bir istekte bulundu:
–Efendim, Azazil'i de yanımda götürmek isterim.Eğer izin verirseniz onun askeri eğitimini yakından takip etmek isterim.
–Tabii,ama onu kendi oğlum gibi gördüğümü unutma.
–Teşekkürler, Efendim izninizle...
Hablis böldü:
–Efendim, ben Azazil'in bilge Ruinas'tan eğitim görmesinin daha uygun olduğunu düşünüyorum.
Hamün'ün bu fikirden çok hoşlandığı belliydi.Ve kararını değiştirdi.Azazil'i Bilge Rubias'a verdi.
Arkadaşlar asıl kahrman Azazil haberiniz olsunn.Asıl konu şimdi başlıyor.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şeytan Severse
ParanormalArkadaşlar sürükleyici bir kitaptır.Ben bile bazen devamını merak ediyorum.Konusu, şeytanın büyük değişimi.Önce Allah a kulluk ediyor sonra baş kaldırıyor.Bu değişimi melekler de dahil çok güzel bir biçimde anlatıyorum.Cenk Enes Özer den esinlendim...