Bekçi duruyordu kapıyı açmasını söyledim çıkmak yasak abisi dedi.
46 yaşların da, 176 boyunda saçlarının ön tarafları seyrekleşmiş hafif kilolu adama bir kaç saniye boyunca baktım.
Ve konuşmaya devam etti.Git müdürden izin al, izin kağıdınıda bana getir dedi okulun daha ilk günü bu ne disiplindi böyle.
Müdüre söyleyecek geçerli bir sebebim olmadığı için izin vermeyecekti yapmam gereken tek şey bahçede ders bitene kadar oturup bir diğer derse gitmekti.
Göğüs kafesimin genişlediğini hissettim. Ve zirvedeki uzun ince demirlerle beraber 2 metre uzunluğundaki demir dış kapıdan koşarak bir çırpıda atladım.
Tamam basketbol oynar iyide zıplardım buda neyin nesiydi böyle?
Bunu bana yaptıran neydi bu kapıdan bir kaç adımla bukadar kusursuz atlamak için illa bir eğitim şarttı. Kulenin alkışlarıyla yere indim sol dizim ve sol elim tamamen açık bir şekilde de yere değiyordu sağ ayağım ise parmak kısmından topu kısmına yere 46 derecelik açıyla duruyordu.
Bekçiye ufak bir bakış attım ve bir hamle yapmasına izin vermeden arkama dönüp ilerledim.
Yarın müdüre adını vericem falan saçmaladı adımı bile bilmiyordu.
Biraz ilerledim be az önce olan olayları düşünmeye başladım saat daha 11'di nereye gitmeliydim ne yapmalıydım bilmiyor değil gayet iyi biliyordum aklımda bir çok farklı fikir vardı.
En beğendiğim fikir sahte pasaport kimlik ve uçak biletiyle ganaya gidip siyahi kardeşlerimle hayatta kalmaya çalışmaktı.
Sus aptal.
Sen sus amına koyduğum.Kendimle konuşuyor kendime küfür ediyorum, bu fikirleri söyleyen hissettiren içimde başka biri vardı.
baya büyük bir histi.Gittim bir çay behçesinde oturdum.
6 şekerli bir çay istedim. Ice tea olup olmadığını sordum. Evet var dedi ne vereyim abime.
ikisindende.32 saniye sonra geldi. Ice tea yı açıp 300 mlitresini bir dikişte içtim 30 mililitrenin üstünede Ice teayı ekledim şimdi istediğim sıcaklığa gelmişti işte.
Çayımı yudumlarken bir yandan çizim yapıyordum.
it balığı hayal ettim ve çizmeye başladım.
Saat 16'ya gelmişti durağa doğru yürüdüm ve kartımda para olup olmadığını kontrol etmeye çalıştım.
yine gerizekalının biri kartta ne kadar bakiye olduğunu gösteren küçük cihazın önünde durmuş bekliyordu ben de onu tabiki.
46 saniye geçti ve kız sonunda gitti. Dua ediyordum çünkü cebimde hiç para kalmamıştı.Eve yürümek uzun sürerdi uçmakta meşakkatliydi.
Kartı okuttum ve 80 kuruş olduğunu gördüm hayal kırıklığı yaşamıştım.Galiba yürüyecektim.
Bir otobüs geldiğini gördüm doluydu.Abi ön taraf kalablık arkadan bineyim kartı gönderirim dedim ve eve doğru yürümeye başladım.
Otobüste mükemmel bir kaos yaratmıştım kart gelmediği için adam cinnet bile geçirebilir ve onca kişinin ölümüne sebeb olabilirdi.Yürürken taksiye binen birini gördüm nereye doğru gidiyorsunuz diye sordum.
?: Karataş
Ben de bilebilirmiyim dedim o ise hayır dedi.
Yakında kalp krizi geçiren biri olacak dedim ve oradan ayrıldım.
Arkamdan baktığını hissediyordum. Ama ben bakmadım neden yardım etmezdi ki bensiz de aynı parayı ödeyecekti ben olduğum'da da.Parayı yarı yarıya ödeyelim desem boynuma atlaya bilirdi pezevenk. tabi havadayken kranzed tekniğiyle onu geri püskürtüm boynumun kırılmasını engelleye bilirdim.
Çabucak bu düşüncelerden çıkıp yola koyuldum.
Neyseki yarın olmuştu tekrar okula gitmek için hazırlandım fakat birşeyi unutmuştum kartıma para yüklemeyi.
burada da yükleyecek bir yer yoktu ne yapmam gerek ne bilmiyordum babam arabayla bırakabilirdi ama bu sefer işe geç kalırdı.
Bir anda yanda duran taksi butonu gözüme ilişti ve bastım 8 liram vardı fakat burdan okul 3 kat fazla tutardı eminim.ilerledik bayada yaklaştık.
Dikiz aynasından bana baktı, abi yanımda para yok az sonra bir arkadaşla buluşucağım dedim.
Sakin bir şekilde tamam dedi. Yolları aşıyorduk dar bir caddeye gelmiştik uydurduğum arkadaş planı işe yaramayacaktı.
Tek yöndeydik ve kalabalıktı bu yüzden kapıyı açıp arkama bakmadan koşabilirdim çantamı ayarladım o an da göz göze geldik.Kalın bıyıkları olan, saçları tel tel aklaşmış, 45 yaşlarında biriydi şişman değildi ama o yaşı beni yakalamaya yetmezdi hafif bir gülümseme attım ve kapıyı açtım.
Ardıma bakmadan koşmaya başladım.
sanki ben koşmuyordum dünya altımdan kayıp gidiyordu.Henüz 17 yaşımdaydım fakat son bir kaç haftadır garip şeyler yapıyordum bir kaç gündür çığrından çıkmıştı olaylar.
Kimse adama yardım etmedi arkamdan kimse koşmadı koşsalar bile yetişemez'lerdi ilk defa bu kadar hızlı hissettim bir kaç dakika soluklanmak için bir binanın önünde durdum.
Eğildim ve ayaklarıma doğru bakarak hızlı hızlı nefes alıp veriyordum. Bir an için karşıma baktım ve kusursuz güzellikte bir kız binanın önündeki merdivenlerden iniyordu.
Liseye gittiğini anladım. Burada çoğu okul serbest kıyafetliydi. belki benim gittiğim okulda belkide bir başkasındaydı ama bunun hiçbir önemi yok.
Bir an bana baktı sevdiğimi bir kızı aniden görmüş gibi kalbim çarptı.
Önceden özgüvensiz bir çocuktum ama şu son günlerde yaptığım davranışlar özgüvenimi nirvanaya ulaştırmaya yetmişti..
"Cla Vicula"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zeka #Wattys2016
Ficción GeneralKendimizi manasız ve yararsız bulduğumuz zamanlar vardır. Değersiz bulduğumuz, sevilmediğimizi düşündüğümüz zamanlar. Takatsiz bir halde hayatın bir kenarına tutunmaya uğraşırken "niye" diye sorarız kendimize, "niye böyle oldu, neden hayatın bir kıy...