Eğer seçim şansım olsaydı şu an bulunduğum hayattan çok daha uzak bi hayat seçerdim yaşamak için. Hayatımdaki her şeyi değiştirmek, silmek isterdim. Calum Hood hariç. Onu ilk gördüğüm anı hatırlıyorum sigara tuttuğu kemikli parmaklarını ve sigarayı içine çekerken elmacık kemiklerinin daha çok ortaya çıkışını. Gördüğüm ilk anda bile o kadar etkilenmiştim ki. Kalbim teklemişti.
İşte yine karşımda aynı görüntü vardı, her şey aynıydı ben onu izliyordum o beni görmüyordu. Saçları birbirine girmişti darmadağın görünüyordu. Dudaklarınında zaten yeterince iri değilmiş gibi iyice şişmesine bakılırsa derste derse girmek yerine boş bir sınıfta biriyle sıcak, gerçekten sıcak, dakikalar geçirmişti.
Bu düşünceyle yüzümü buruşturmamak ve yüz ifademi sabit tutmak için kendimi zorlamam gerekti. Calum herkesin hayal ettiği çocuktu. Bende herkesin hayal ettiği bu çocuğa körü körüne aşık olmuş sıradan bi kızdım. Ten rengim o kadar beyazdı ki insanlar ölü gibisin derdi sürekli. Her zaman ten renklerimizin Calum'la mükemmel bi uyum oluşturacağını düşünürdüm.
Calum tam zıt düşüncedeydi ve ten rengimle ilgili sürekli sert eleştirilerde bulunurdu. Kireç gibi olduğunu bile söylemişti.
Calum ona karşı olan ilgimi fark ettiğinden beri bedenimi kullanıyordu ve bende kullanmasına izin veriyordum. Bana aşık olmadığını biliyordum ama bana öyle güzel dokunuyordu ki aşıkmış gibi hissediyordum. Bu kısa sürmüyordu tabii benimle işi bittiğinde ve yüzüme bakmayı kestiğinde hissediyordum bana karşı duyduğu nefreti.
Nefret. Benden neden nefret ettiğini bilmiyordum. Ama gerçekten hissediyordum. Bana karşı duyduğu nefreti sadece bir kaç saat gözlemleyen birisi bile net bir şekilde anlayabilirdi.
Acı çekiyordum. İlk başlarda bu nefreti görmezden gelmeyi denedim. Çok denedim ama başarısızdım her seferinde. Kendimi en azından ona yakınsın diye avutuyordum. Sadece avutuyordum çünkü ondan uzaktayken çektiğim acı daha dayanılabilirdi. Onun yatağında olmadığım sürece yüzüme bile bakmıyordu. Ama okuldaki diğer sürtüklerine karşı böyle değildi.
Beni yanında tutmaktan bile utanıyordu. Okulda benimle konuştuğu iki sefer vardı ilkinde ona çarptığım için bana bağırdığı andı. Bu ona ilk kez bir şeyler hissetmeye başladığım zamanlarda olmuştu. Diğer ise saat gece on bir de verdiğim adrese gel dediği andı. Ona karşı olan ilgimi nasıl anladı bilmiyorum ama bunu dediği gece verdiği adrese geldiğimde beni sertçe tutup öpmüştü.
Benden hoşlandığını düşünmüştüm ve içimde inanılmaz bi mutluluk vardı. "Seni becermemi bu kadar istediğini bilseydim daha önce bunu yapardım güzelim." demesiyle gözlerim dolmuştu. O günden itibaren sevişiyorduk beni öpmesine, bana dokunmasına izin veriyordum ama asla o işi yapacak kadar ileriye gitmemiştik.
Ben bunları düşünürken sigarasını bitirdiğini ve delici bakışlarını bana çevirdiğini fark ettim. Kalbim çıldırmış gibi güm güm atarken sürtüklerinden birinin sesini duydum.
"Calum! Bu akşam birlikteyiz değil mi?" diye o cırt sesiyle seslenmişti Calum'a.
O an aslında Calum'ın bana değil de ona baktığını fark ettim. Kızla neredeyse aynı hizada duruyordum ama ben ona odaklanmaktan kızı fark etmemiştim.
"Birlikteyiz Nia, birlikteyiz." dediğini duydum boğuk sesiyle ve yamuk gülümsemesiyle.
Görünmezdim onun için ne sanıyordum okulda bana bakacağını mı?
Kalbimde hissettiğim sızıyla kendimi sakinleştirmeye çalışarak göz yaşlarımı engellemeyi denedim. Arkamı dönüp kalan derslerimi umursamayarak eve doğru ilerlemeye başladım.
Bu sefer bir kaç bölüm yazıp kaçmayacağım. Bu kitabı sürdürmek istiyorum. Tam olarak içime sinmeyen kısımları olsada şimdilik sıkıntı etmemeye çalışıyorum. Umarım beğenmişsinizdir. Oylarınızı ve yorumlarınızı esirgemeyin lütfen onlar beni gerçekten yazmaya teşvik ediyor. Kendinize iyi bakın!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
feel it//c.h
Fanfic"Vücuduna dokunmadan geçirdiğim her saniye canımı yakıyor." dedi nefesini yüzüme üfleyerek. "Vücuduma dokunduğun her saniye de benim canımı yakıyor Calum." dedim kısık sesimle