Ali ve Cemre düğünlerinin hemen sonrasında ilk gecelerini geçirmek için otel odasına gitmekteydiler. Daha doğrusu Cemre resmen Ali'yi taşımaya çalışıyordu. Hatta sürüklüyordu bile denilebilir. Çünkü Ali cüssesi gereği baya bir ağırdı. Ali düğün boyunca çok içmişti. Sarhoş olduğu içinde Cemre onu taşıyordu.
" Bu taşıma olayının tam tersi olması gerekmiyormuydu sencede." diye sordu Cemre şakacı bir tonla. " Nasıl yani??" Ali sarhoş olduğu için peltek bir şekilde konuşuyordu. Cemre, " Yani sevgili kocacım ilk gecemizde senin beni odamıza taşıman gerkeirdi. Benim seni değil." Bu sırada odalarına varmışlardı. Ali, " Hmm.. Eğer gerçekten burda bulunmak isteseydim bu dediğini gerçekleştirebilirdim." Cemre, " Ne demek istiyorsun?" Ali, " Dediklerimin neresini anlamadın. Ben de seni akıllı biri zannederdim." Cemre, " Burda olmak istemiyormusun?" diye sordu kısık bir sesle. Ali, " Ding, ding, ding.." ellerini havaya kaldırarak söyledi. Cemrenin iyice kafası karışmaya başlamıştı. " Peki bu benimle evlenmek istemediğin anlamınamı geliyor?" Ali, "Zeki olduğunu biliyordum zaten." Cemre yavaştan kızmaya başladı, " Ne diyorsun sen!?" Ali, " Seninle evlenmek istemiyorum hiç bir zaman da istemedim!" Cemre, " Ama, ama bu nasıl olur biz birbirimizi seviyoruz." Bu sözleri söylerken sesi titrek çıkmıştı Cemrenin. Ali, " Yanlış. 'SEN' beni seviyorsun. Ben seni sevmiyorum. Neredeyse senden nefret ediyor bile olabilirim." Cemre, " Peki, o zaman neden evlendin benimle??" Ali, " Çünkü babam istedi." dedi ve koltuğun üzerinde sızdı. Sarhoş ve bulanık beyni daha fazla dayanamamıştı. Cemre bu duyduklarına çok sinirlendi. Aliyi sarsarak uynadırmaya çalıştı. " Uyan hadi adi herif!! Bana herşeyi anlatmalısın. Ne demek babam istedi. Ne demek seni sevmiyorum. Uyan, uyan..." diye söyleniyordu Cemre ağlayarak.
***
Cemre sabaha kadar uyuyamamıştı. Bütün bunların ne anlama geldiğini çözmeye çalıştı. Fakat hiç bir sonuca varamadı. içinden bir ses çok sarhoş olduğunu ve ne dediğini bilmediğini söylüyordu. Bir diğer ses ise " Bir insanın ya çok sarhoşken ya da çok kızgınken doğruları söyler" diyordu. ikinci sesin dediklerini daha mantıklı bulmaya başladığı sırada Ali uyandı. Cemre uyandığı zaman her şeyi doğru düzgün anlatabilsin diye ona en acı kahve ve iki adet ağrı kesici hazırlatmıştı. Ali yataktan kalkar kalkmaz Cemre kahveyi Alinin burnuna dayadı. " Bana her şeyi anlat." Ali uyku mahmuru bir sesle, " Ne, neyi anlatmamı istiyorsun. Başım çok ağrıyor." Cemre ağrı kesicileri ve bir bardak suyu Ali'ye verirken, " Bu düğünü, neden evlenmek istemediğini ve babanın tüm bunlarla ne alâkası olduğunu." Alinin gözleri duydukları karşısında neredeyse bir tabak büyüklüğünde açılmıştı. " Sen nerden biliyorsun seninle evlenmek istemediğimi? Biri sana bir şeymi söyledi?" Cemre, " Hayır salak! Dün gece o kadar sarhoştunki kendi ağzından kaçırdın. şimdi bırak gevelemeyi ve herşeyi anlat.
Ali bu duyduklarını çok şaşırır. Başını ellerinin arasına alarak bir süre öyle kalır. Cemre tam tekrar uyuduğunu düşünmeye başladığı sırada Ali yavaş bir Şekilde anlatmaya başlar...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EVCİLİK OYUNU
Любовные романыHikayemizin adı Evcilik Oyunu fakat bildiğimiz oyunlardan değil bu. Cemreye göre bu evlilik tam bir aşk evliliği, çünkü kocasına çook aşık. Fakat Ali'ye göre bu evlilik hiçte öyle değil, çünkü onun kafasında bambaşka planlar var. Neler mi ? O da hik...