Bölüm 2

56 3 0
                                    

Merhaba canlarım yine biz geldik ama artık iki kişiyiz 😊bundan sonra bölümleri biricik ama biricik deli mi deli arkadaşımla beraber yazacağız 😄umarım kitabımızı beğenirsiniz .unutmadan vote ve yorumlarinizı bekliyoruz...😊😊😊

Genç adam elinde sigarasıyla etrafa umursamaz ve sert bakışlar atıyordu.İçine çektiği sigara dumanını bir süre sonra kafasını geriye atarak yoğun içki ve sigara kokan mekana gri dumanı bıraktı. Bir heykeltıraşın elinden çıkmış kadar mükemmeldi...

Bunun farkında olan kızlar içine düşecek gibi bakıyorlardı. Genç adam bunun farkındaydı ve ukelâca gülümsüyordu.. Bu gülümseyiş bile genç kızların iç çekmesine sebep olmuştu.Birde gerçekten gülümsese...

Bunların hepsine rağmen ruhu kilitliydi onun. Tutsak etmişti ruhunu... Yalnız ve acizdi onun ruhu. İçine bir defa daha bu düşüncelerin canını sıkmasıyla sigarasından sertçe içine çekti.Öyle ki cigerlerinin yandığını hissetti .Sadistçeydi belki ama bundan zevk alıyordu. O etrafında yalancı ,iğrenç, ruhsuz, işi gücü para olmuş insanlar istemiyordu.

Mutlumuydu ?Belki... Bir insan ruhu tutsakken nasıl mutlu olabilirdi ki...
Çok denemişti, olmuyordu, yapamıyordu işte... Alışmıştı bu yaşama nasıl tekrar gülebilirdi,onca olanlardan sonra birde! Hayat ondan bunca şeyi çalmışken nasıl içten gülümseyebilirdi(!) İlk defa umuda kucak açmış ve gülümsemişti. Oysa o da bırakmıştı onu. O da tutmamıştı sözünü o da kandırmıştı genç adamı..

Oysa ne çok inanmıştı mutlu olmaya, kalbinin tekrardan attığını hissetmişti ama... Ama yoktu işte, gitmişti. O gittikten sonra tüm herkese duvarlarını örüp o duvarların arkasına küçük bir çoçuk gibi saklanmıştı, hala da saklanıyordu. Hazmetmeye çalışmıştı,yıllarca o derin bakan, etrafa neşe saçan küçük kızı unutmaya çalışmıştı... Ama öyle bir anda geliyordu ki aklına hapsettiği ruhu kafasıni yavaşça kaldırıp "belki..."diyordu. Duymak istemiyordu bunları,umut etmek tekrardan güçsüz olmak istemiyordu. Bir kat daha sağlamlaştırıyordu duvarlarını. İnkar etsede, kabullenmesede gördüğü koyu kahve gözleri istemsizce herkeste arıyordu.

Yine gelmişti işte aklına halbuki unutması gerekiyordu. 7 yaşındayken olan bir olay bu kadar etkilememeliydi onu. İzin vermemeliydi buna, kendini yitirip eski acıları hatırlamasına, ben buradayım der gibi yüreğini delip geçen sızıyı hissetmemeliydi. Zaten hissetmemek uğruna hissizleşmemiş miydi? Yine olmuştu işte, o maziler canlanmıştı gözünde. O yüreğindeki sızı yine belli etmişti kendini... Yine acımıştı genç adamın kalbi. Yine ve yine...  Denemişti o koskoca mazileri silip kendine temiz bir sayfa sunmayı. Ama olmuyordu. Sanki o unutmaya çalıştıkça bilinçaltı inadına hatırlatıyordu! Hayat ona  savaş açmıştı belliki. Kimin kazanacağı, galip gelecegi bilinmeyen çok güçlü bir savaştı bu. Sertçe yutkundu. Kahverengi ahşap masanın üzerinde dakikalardır çalan telefonunu eline aldı, kimin aradığına bakmadan "söyle"diyerek telefonu açtı. Karşıdan anlamsız hışırtı sesleri geliyordu. Biçimli kaşlarını hafif çattı ve daha dikkatli bir şekilde dinlemeye koyuldu. Nefes nefese kalmış bir adet Murat'ın sesi geldi. Umursamaz bir tınıyla "ne oldu" dedi ."Abi... Egemen geldi!" Düzelen kaşları daha sert bir şekilde çatıldı. Hangi hakla bara adım atabilirdi!? Sinirle telefonu kapattı. Saatlerdir oturduğu bardan sert adımları, yakıcı öfkesiyle birlikte çıktı. Sinirle soluyarak, barına adımladı. Arabasını servise bıraktığı için yürümek zorundaydı. "Umarım hala bardasındır "dedi ve önündeki taşa tekmeyi attı...

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Dec 20, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Hazan VaktiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin