Arkadaşım Hoşgeldin!

8 1 0
                                    

Lise çağlarında ne kadar çılgınlık varsa yaparız. Delikanlıların kanlarının en deli aktığı ergenlik döneminde kızlar daha durgundur. Etrafımızdakilerin söylemleri öyledir en azından. Kimi kızlar durgunken kimileri inadına bir o kadar hareketli geçirir o dönemi.

Defne de o durgun kızlardan biriydi. Suskunluğu, sade güzelliği, masum bakışlarıyla tam bir hanım hanımcık tipinde bir kızdı. Lisenin hareketli yaşamı pek ona uygun olmasa da lise hayatına başlangıç anı gelip çatmıştı. Ortaokul dönemindeki çalışkanlığının meyvesi olan Anadolu Lisesinde olma hayali gerçekleşmişti. Sahil kentinde yaşamanın verdiği boşvermişlik, tembel hayat hiç uğramazdı ki Defne'nin hayatına. Hayatında çalışmak ve olmak istediği öğretmenlik mesleğinde en iyi noktaya gelmek vardı.

Herkes gibi hayalleri vardı Defne'nin Hayatında şimdiye dek hiç erkek arkadaşı olmayan Defne bu okulda kabuğundan çıkacak mıydı? Sosyal çevresi, yeni arkadaşları, hafta sonu planları, merakla beklediği ilk erkek arkadaşı olacak mıydı? Defne birçok ebeveynin imrendiği bir genç kız olsa da içinde bir yerlerde her şeye özlem vardı. Onun ilk aşkı, kalbini heyecanlandıran ilk erkek arkadaşı lise sıralarında onu bekliyordu. Ama o okulun ilk günü bunun farkında bile olmadan heyecanla etrafına bakınıyordu. Yeni ortamın kargaşasında kendini ortama adapte etmeye çalışıyordu. Onun sıcakkanlı yanını ruhunda bulan bir erkek Defne'yi kaçırmak istemeyecekti. O gün gelene dek sabırla beklemeyi öğrenecekti Defne. Bu okul ona her şeyi öğretecekti yavaş yavaş.

Okulun ilk günü başından geçen küçük bir kaza yüzünden kafasındaki sekiz dikişi belli eden bir yarayla katılmıştı törene Defne. Bu durum kendi yaşıtından son sınıfa kadar herkesin bakışlarını üzerinde hissetmesine sebep oluyordu.

"Sanırım herkes bana bakıyor" diye mırıldandı yanında adını bile bilmediği esmer kıza.

Kız gülümsedi. Merhaba ben Damla. "Çok takılma. Herkes kendi halinde, kafanı kaldırıp etrafına baksana" dedi.

Defne kafasını kaldırdı ve o kendinden çok farklı bulduğu gençlere daldı bir süre. Belki de bir gün bende onlar kadar umursamaz olabilirim diye iç geçirdi.

Tören başlamak üzereydi. Müdürün kürsüde belirişi ile bir sessizlik çöktü. Herkes pür dikkat komutlara uyuyordu. İstiklal Marşı beklenilenden güzel söylendi. Yeni başlayanların sınıfları belli oldu ve sınıflara geçildi.

Defne okulun ilk gün heyecanıyla sınıfta nereye oturacağını bilemedi. Arkasından dokunan bir çift el onun irkilmesene sebep oldu. Damla'ydı bu. Damla'yla oturmak iyi bir fikir olabilirdi. Defne Damla'ya birden ısınmaya başlamıştı. İlk ders tanışma saati olabilir diye Damla'yla fısıldaşırken içeriye giren neşeli bir kahkahayla kapıya doğru çevirdim bakışlarımı.

Uzun boylu, kumral, hafif kilolu, esprili; ama bir o kadar da zengin tiplemesi görünümünde bu terbiyesiz kimdi? Defne bu kadar rahat biri olmadığından bu gürültücü delikanlıdan pek hoşlanmamıştı. O da bunu anlamışcasına "Merhaba arkadaşım" diyerek ukalaca bir tavırla bir arka sıralarına kuruldu.

Ne sinir bozucu bir tipti. Defne içinden mırıldanırken her sınıfta vardır biri derlerdi de inanmazdım diye iç geçirdi.
"Böyle bir tiple aynı sınıfta olmak mı? Arkalı önlü oturmak mı? Aman Allah'ım ne şans? Böylesine kötü bir gün ile liseye başlamak mı?" diye söylenen Defne'yi dürten Damla kendine gel dedi.
Hep kötüyü çağıran hep negatifi çağıran Defne o günde gerilmeye başlamıştı. Damla ona dönerek "Bence biraz pozitif bakmalısın hayata. Denemeye ne dersin?" diyerek Defne'nin içine su serpmişti.
Bakalım lise hayatı Defne'ye pozitif olmayı öğretebilecek mi? Sizce?

Zamanı Gelince Yanar DenizfenerleriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin