Işık odama sızmıştı, tam yüzüme vuran güneş, gözlerimin kısılmasına sebep oluyordu. Elimi yüzüme siper ettim ve küfürler savurmaya başladım. Işıktan nefret ederdim.
Gece içmiştim ve hatırladığım tek şey taksiyle buraya zar zor gelmem ve yatağa kendimi atmamdı.
Saçlarımdaki tokayı çektim ve duşa doğru ilerledim. Telefonumun melodisi boğuk bir sesle çalmaya başladığında çıkmak üzere olduğum odama geri girdim. Kabanımın cebine elimi atarak telefonu çıkardım.
"Efendim, baba?" Sesim uykuluydu.
"Neredesin sen? Dün gece ulaşamadım sana. Aklım çıktı." Benim sesimin aksine oldukça dinç ve sinirli çıkan sesiyle bağırmaya devam etti. "Seni kaç kere aradım, haberin var mı?"
Telefonu kulağımdan uzaklaştırıp ekrana baktım. 36 mesaj ve 41 cevapsız arama vardı.
"Akşam içmişim," dedim. "Başım çatlıyor. Telefon sessizde de değildi, nasıl duymadım bilmiyorum."
"İçmeyeceğine söz vermiştin." Gözlerimi devirdim.
"Ben iyiyim, baba," dedim. "Bir gelişme yok, değil mi?"
"Ne gelişmesi olacak? Karakolda rahat araştıramam diye eve gittim. Sabaha kadar bir şeyler bulmaya çalıştım ama adam izini hiçbir yerde bırakmadan ilerliyor. İsmini de değiştirmiş olmalı."
Karakol o herifin ölmediğini bilirse büyük bir arayışa girerdi. Çünkü sadece tecavüzden yargılanmamıştı. Uyuşturucu ve adam öldürmeye teşebbüs de vardı. Fakat bunları bilen tek kişi bendim.
"Keşke o zamanlar aşkını yok sayıp adamın tüm pisliklerinden beni haberdar etseydin."
"Baba ben bir şeyi anlamıyorum," dedim. "Bu adam bana tecavüz etti." Yutkundum. "Tecavüz ettikten sonra benim, tüm suçlarını emliyete anlatacağımı düşünemedi mi? Üstelik senin bir polis olduğunu biliyordu."
"Evet, onu ben de düşündüm. Belki korkacağını düşünmüştü," dedi. "Ağzını açamayacağını sanmıştı. Ama söz konusu sensin. Böyle düşünmüş olamaz."
Tüm yaşanmışlıklar gözümün önüne geldi. İlk öpücüğüm, ilk aşkım, tecavüze uğramam, adam öldürmeye kalkışması, uyuşturucu kullanışı, onu vuruşum, kanlar içinde yere yığılışı...
"Benim onu vurduğumu emliyet bilse ne olur, baba?"
"Onun sana tecavüz ettiği biliniyor. Arananlar listesindeydi. Ta ki ölüm haberi gelene kadar. Uzun zaman geçti. Cesedi bulundu ve gömüldü denildi. Emliyetler arayışı kesti. Eğer senin onu vurduğun öğrenilirse hapise girme ihtimalin var. Çünkü öldü olarak görünüyor. Ama adamın ölmediğini emliyet duyarsa birkaç gün yatarsın, belki o bile olmaz."
"Emliyete söylememen senin zararına ama söylersek bulurlar onu. Ve ben onun bu kadar ucuz kurtulmasını istemiyorum." Odamdaki küçük pufa oturdum. Kafam karman çormandı.
"Bende istemiyorum ama bulmamız imkansız gibi. Emliyet ölmediğini öğrenirse bulmamız kolaylaşır ama bulamama ihtimalleri de var."
"Sen ölmediğini nasıl öğrendin?" Aklımda tonlarca soru vardı ve hepsi düğüm düğümdü. Hiçbir düğüm çözülmüyordu. Bildiğimiz tek şey artık Esat Kıran diye biri yoktu ve farklı bir ad ile nefes alıyordu.
Amacı beni öldürmekti.
"Emliyetten biri bir ip ucuna rastladı yaşadığına dair." Gözlerim şokla irileşti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÇEYREK GECE
Dla nastolatkówBir melodi. Zihnimin derinliklerinden, ruhumun karanlığına taşınan melodi, bedenimi köreltiyordu. Notalar sanki piyano tuşlarına veda ediyormuş gibi uzuyor, gecenin sessizliğini alaşağı ediyorlardı. Su, bedenimi yuttuğunda, ruhum suyun dışında, o m...