Şaka

192 17 0
                                    

Gecenin ıssızlığı sarmış her tarafı Işık yok, aydınlık yok, ses yok

Sanki yıldızlar kaçışmış bir tarafa

Ya masumiyet kazancaktı ya da mahrumiyet.

  Gece ortam sessizleşti. Teker teker uyumak için odalarına gittiler. Bazıları ikişerli kalıyordu. Eminim sınıfı çekiştirecekler. Geç saatlere doğru herkes kendi alanına çekildi. Düşünecek çok şeyimiz vardı. Bunu haketmiyorduk ama yaşamamız gerekliydi. Bir umut belki ölüm olmazdı. Kafamı kurcalayan bir ton soru, alamadığım bir ton cevap. Sorulardan biri de hayaletin ne aradığıydı. Kimi alıyor, neye göre istiyor? Beynimin çatlamasından korkmaya başlamıştım. Salonda sadece Arda ile ben kaldık. Herkes uyumaya ya da dedikoduya çıkmıştı. Saat 02:00 suları idi. Şu an günlük elimizde olmalıydı. Daha hepsini okumamıştım. Kafası iyi müdür, bir bok bilmeden, sırf bizden kurtulmak için bizi dağın başına postalamıştı. Lafta bizi düşündüğü için burdaydık. Ah canım ne düşünceli adam.

''Şey, hiç sevgilin oldu mu?'' Eh be Arda. Bu şu an konuşmamız gereken son konuydu. ''Daha önemli şeyler konuşmaya ne dersin? Mesela peşimizde bir hayalet var ve içimizden birini istiyor. Bunun için hepimizi katletmeyi planlıyor. Sınıf sana tepkili ve tehlikedesin.'' Bir süre sustu. O kumral saçlarıyla oynuyordu. Belki de ne diyeceğini düşünüyordu. Sanırım biraz sert çıkmıştım ama haklıydım. ''Hadi ama Tılsım? Sence beni öldürecekler mi? Bunu yapamazlar sen de biliyorsun. Can almak emin ol o kadar basit değil.'' Ukala mıydı yoksa kendini beğenmiş mi? Belki de ikisi de. Neyine güveniyordu ki? O iri gözlerinin en derinine baktım. ''Konu can meselesi ise emin ol bunu yaparlar. Ölmemek için seni de öldürürler beni de. Ya düşünsene bi. Ölünce her şey bitiyor, yok oluyor. Yaşamıyorsun, hissedemiyorsun. Sence o soğuk, cansız beden olmamak için ne yaparlar? Bence yapabilecekleri her şeyi.'' Düşünüyordu. Sessizlik olmuştu. Bu ölüm sessizliğinin üstüne bir çığlık duyuldu.. Yukarı kattan geliyordu. Bir kız çığlığı. Ani bir hareketle Arda'yla birlikte dönemeçli merdivenlere doğru koştuk. Merdivenleri çıkarken korkuyordum fakat çıkmalıydım. Sesin geldiği yöne ilerledik. Herkes kalkmış, uykulu gözlerle koşuşturuyordu. Evde çalışanlar yoktu ortada. Sanırım evin en köşesindeydi odaları. Ses banyodan gelmişti. Kapısında durduk. Açmaya korkuyordum. Lanet olsun korkuyordum! Ben açıp açmamayı düşünürken Arda kapının kolunu çekti. Açılmadı. Kilitliydi. Aşağı koşup hizmetlileri çağıracaktım. Hızlı bir şekilde evin en köşesine gidip rastgele seçtiğim odaya girdim. Bize odalarımızı gösteren adamdı bu. Adamı dürterek uyandırmaya çalıştım. Simsiyah gözlerini açtığında şaşkın şaşkın bana baktı. Nefes nefese kalmış bir şekilde ''Banyoda kilitli bir arkadaşım.. arkadaşım çığlık attı. Kapıyı açamıyoruz. Lütfen yardım edin!'' Çığlık atan kişi arkadaşım mıydı bilmiyordum. Öyle olmalıydı. Adam aceleyle küçücük dolabından anahtarlar çıkardı. Yukarı çıktık. Herkes banyo kapısının önünde duruyordu. Gözler korkuyla kapının arkasına odaklandı. Adam anahtarları kilide doğru götürdü ve kapı açıldı. Pınar dizlerinin üstüne çökmüş, hıçkırarak ağlıyordu. Zeynep yanına eğildi ve onu dışarı çıkardı. Pınar'ın gözlükleri ıslanmıştı. Banyoda ne var diye bakarken aynada kırmızı bir yazıyla yazılmış ''Hepiniz öleceksiniz!'' yazısını gördük. Kan renginde yazılmıştı. Iyi ama kim yazmıştı? Hayalet miydi bu? Ayrıca ayna çatlamıştı. Aşağı indik, şöminenin yanındaki koltuklara oturduk. Pınar elini yüzünü yıkayıp yanımıza geldi ve ''Birden uykulu halimle aynada o yazıyı görünce çok korktum. Hayalet burada sandım. Bir de benim kapalı alan fobim var. Böyle dar bir yere girersem uzun zaman kalmadan çıkmam gerekir. Şoka girince dizlerimin üstünde buldum kendimi.'' Pınar tamamdı fakat bu yazıyı gerçekten hayalet mi yazmıştı? Düşünürken Burak kahkaha attı. Duygu ''Neden gülüyorsun arkadaşım? Komik bir şey mi var?'' dedi. Bu kız bu ara iyiydi ya. Burak'tan beklemediğimiz bir cevap geldi: ''Ya of şakaydı. Bi tadını çıkarttırmadınız. Ben yazdım onu.'' Özürlü müydü, dengesiz mi? Belki de ikisi de. Adam lafa karıştı ''Neyle yazdın?'' Bir kahkaha da Derya attı. ''Eheh kırmızı rujun faydaları'' diyerek sırıtmaya devam etti. Gülen sadece bu iki özürlü/dengesizdi. Yine de hayaletin işi olmadığına sevinmiştim. Böyle bir işe kalkışmaları ne kadar gerekli olabilirdi? Gereksizler. Ben içimden bunları düşünürken sanki Burak iç sesimi duymuş gibi ''Sadece biraz eğlenmek, eğlendirmek istemiştik. Ne çok tepki verdiniz ya.'' Pınar ani bir hareketle ayağa kalktı ve ''S*kerim yapacağınız işi! Gidiyorum ben.'' dedi. Çok sinirliydi. Bi bakıma haklıydı ama gitmemeliydi. Eli telefona kaydı. Hayır, hayır. Ikna etmeliydik. Buradan ayrılırsa hayattan da ayrılabilirdi..

LanetHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin