Elimi uzatsam elini tutacak kadar yakın olup bunu yapamamak nasıl bir duygu tarifsizliği yaşatırsa insana tam o kadarını yaşıyorsun bazen. Ben seni mutlu edebilirdim. Ben seni tarifsiz sevgi ile sevebilirdim, gitmeseydin. Ya gerçekten gitmeseydin diyorum bazen. "Gitmeseydin biz olur muyduk". Hep derdim ki "bahar insanın hayatına bir kere gelir ikincisi yalnızca bir bahar esintisi ". Sen baharı tekrar getirmiştin güzüme. Kasımdı benim ayım. Sen kasımımı nisana çevirdin, güz yağmurlarımı nisan yağmuruna. Sonra gittin ve yine kasımın soğuk yüzüyle kaldım güzün ortasında. Sen,kasımın soğuğunu yüzüne vuran biri için korktun sevmekten, oysa ben sanada nisan yağmurunu hissettirecektim. Gitmemeliydin gittin şimdi ne nisan kaldı kasımda, ne yağmur. Bana kalan tek şey yokluğun ve kasımın soğuk esintileri. Ha! Soğuk dediğime bakma kasıma. Ben kasıma aşık bir kadınım sen benim kasımımsın. Kasım hep hoşgelmişti bana, kasımpatılar getirmişti güzümün ortasına. Ben senin soğuğunda açan kasımpatı olmak istemiştim sadece. Kasımım olsan kasımpatın olurdum. Güzüm olsan yağmurun olurdum. Gitmemeliydin. Sen kasımım olmalıydın, ben kasımpatın. En çok ben yakışırdım soğuğuna. Gücenmezdi çiçeklerim buz esintilerine ya da soğumazdı kalbim soğuğundan. Buz esintilerin nefesin olsaydı eğer. Ben, sen yaşa diye dayanırdım. Gitmemeliydin gittin. Ben kalakaldım kasımda. Ben öylece kaldım kasımında.