Her sokak sana çıkıyor. Her yol, her mekan ve herkes... Sana çıkan tüm her şey bir iflas gibi.. Seni her gün nasıl kaybettiğim yankılanıyor bütün yüzlerde. Bütün yollar sesleniyor bana sanki, bütün canlar sana ait gibi. Sesler, yüzler,yollar, kuru bir ağaç bile getiriyor senin benzini gönlümün içine bu kadar kolay gelen parçaların birleşip bir bütün sen etmiyor. Sahi nasıl oluyor bu kadar bölünmüşken, bütününe sahip olamamak nasıl gelemiyorsun. Sana çıkan yollar bu kadar yakınken bana. Bana dümdüz bir sokakken sen koşa koşa sarılabileceğim. Sana nasıl böyle labirentleşiyor kalbimin ışıkları. Ben kalbimin ışıklarını söndürmeye güç yetiremedim bunca zaman. Sen diye yandı bütün sokaklarımın ışıkları. Sen diye geldi bütün baharlar. Her bahar yeni bir gülüşünü getirdi bana. Yeni çiçekler açtı bahçelerimde her baharda yeniden sen kazındı duvarlarıma. Sana edildi dualarım. Gözüm gönlüm sen ama sende bir kelime etmeyen ben. Zorlama güzüm üşütme yapraklarımı gücün yetmez senden soğutmaya güzde çiçek açmayı aşk bilmiş kasımpatılarını. Hem üşümek nedir bilmedim ben senin güzden başka mevsim nedir bilmeyen yüreğinde. Sen diye sevdim bütün balkonlarda bütün bahçelerde açan kasımpatılarını. Sen diye güldüm her sabah kahkahalarımı. Sen diye kokladım o şehrin havasını. Aç artık gönlünün yağmur kokulu topraklarını.
Yâr yarama yaramaz senden başka merhemler tenezzülüne gerek duymaz yüreğim başka dermanların. Gel gönlümün bereketli ayları. Yokluğunda geçer kurak yazlarım.