-Bölüm 4-

92 11 5
                                    

   Mutluluğun esrarlı bir yanı yoktur.

Mutsuz insanlar birbirlerine benzerler.Uzun zaman önce açılmış bazı yaralar,gerçekleşmemiş bazı dilekler,ayaklar altına alınmış gururlar ve daha da kötüsü de ilgisizlikle karşılanan aşk kıvılcımları onlara yapışıp kalır;ya da kendileri onlara yapışıp kalır.Dolayısıyla her günlerini dünün bulutları altında yaşarlar.

  Mutlu insanlar ise arkasına dönüp bakmaz.İleriye de bakmaz.Böyle bir kişi anda yaşar.

   Ama bunun bir kusuru var."an" asla bir şeyi veremez:Anlamı.Mutluluğun ve anlamın yolları aynı değildir.Mutluluğu bulmak için, kişinin sadece anda yaşaması gerekir; sadece an için yaşamaya ihtiyaç duyar.Ama eğer anlam istiyorsa -Hayallerinin,sırlarının,hayatının anlamı-kişi ne kadar karanlık olursa olsun geçmişte,ne kadar belirsiz olursa olsun gelecek için yaşamalıdır.Böylece doğa,mutluluk ve anlamı bizim için karıştırır ve aralarından bir seçim yapmamızı bekler.

                       ***

İçeri girdi oturuyorduk beraber sonra ona dünkü olaydan bahsetmek istedim.

"James biri dün benim düşüncelerime girdi.Konuştuk resmen."

"İnanamıyorum.Ne konuştunuz?"

"Bu evin bir bodrum katı olduğunu söyledi.Ben yok diye biliyordum..." Dün yaşadıklarımı anlattım, o da iyi bir dinleyici oldu.

"Peki sence ne yapmalıyız Larissa ?"

"Ben de bilmiyorum.Senden yardım istiyorum.Benim yanımda olup bodrum katına benimle iner misin ?"

"Oha.İnecek misin?"

"Evet.Orada ne olduğunu bilmiyorum ama sanki bilirsem daha rahat edecekmişim gibi hissediyorum.Birazdan annemler gidecekler o zaman inmeyi planlıyorum.Ne dersin gelir misin ?"

"Eğer kararından gerçekten eminsen evet geliyorum seni yanlız bırakamam."

Bunları söylerken gözlerine bakıyordum korktuğu anlaşılıyordu kendimi gülmemek için zor tutuyordum.Ama sanırım sorun bende idi.Ben neden korkmuyordum ?

Dediğim gibi benim buraya taşınmadan önceki evimiz de biraz daha eğlence istiyordum ama sanki şuanda fazlasına sahibim.Annemlerin çıkmasını beklerke. biraz daha sohbet ettik.James çok iyi bir çocuktu beni anlayan sanki bir tek oydu.Annemleri geçirdik. Salondan çıktık merdivenler ve sonra koridor.Onun sonuda tabi ki o korkunç şeyleri gördüğüm yer:Banyo.

Kapıyı açarken biraz tereddüt ettim.Ama kendime güvenmiydim oraya bakmaya can atıyordum.Kapıyı açtım ve o gördüğüm kapağı kaldırdım.

    Kapağı kaldırmamla geriye çekilmem o kadar hızlı oldu ki.Bir sürü örümcek ağı kapağın altını esir almıştı sanki.Ve içi görünmüyordu.

"James,sanırım bir el feneri almamız lazım ama bizde yok."

"Biz de olacaktı.Bekle hemen alıp gelirim."

"Hızlı ol lütfen."

Son hızla odadan çıktı.Tek duyabildiğim merdivenlerden son hızla indiği ve sonra kapıyı çarpıp evden çıktığı.Hiç bir şey anlayamadan biri beni aşağıya doğru çekti.

 -BİR KAÇ SAAT SONRA-

  Yavaş yavaş kendime geliyordum.Hiç bir şey ama hiç bir şey bilmiyordum.Yukarı baktığımda bir ışık bulamadım yoktu.Ağlamak istiyordum neden ben buraya gelmek için bu kadar ısrar ettim ki neden?Aptal Larissa kendi kendini ölüme çekti.Sonunda açlıktan susuzluktan öleceksin kendini alıştır.

  Yukarıdan sesler duydum sanırım James'ti.Olabildiğince bağırdım.

"Jamees! Kapağı kaldııır ! " artık o kadar çok bağımıştım ki sesim kısılıyor,ses tellerim ağrımaya başlıyordu.

Sonunda kapak açıldı ve içeriye müthiş bir ışık doldu.Gözlerim anında kısıldı ve görmem zorlaştı.

"James sen misin ?"

"Larissa iyi misin sen Aman Tanrım!"

"İyiyim ama şu feneri çekmessen gözlerim bozulacak." Hemen çekti.Artık çok rahat görebiliyordum.

"İki fener getirdim."

"Birini buraya atabilir misin?"

"Burada merdiven var yanına geliyorum."

"Tamam çabuk ol." Titriyordum istemsizce sanırım hem korkudan hem de soğuktan.Aşağıya indi. sadece bir feneri kullanıyorduk biri biter veya bozulursa diğerini kullanacaktık.Duvarlarda tuhaf resimler vardı.Bir kız çocuğu erkek çocuğunun resimlerini çizmişlerdi.Erkek çocuğunun dişlerini vampir dişi gibi çizmişlerdi.İlerledikçe resimler anlam kazanmaya başlıyordu.Duvardaki son resimden bir önceki resinde kızın boynuna dişlerini geçiren erkek çocuğunun resmi vardı.Son resim ise kızı öldüren çocuk bir dağ başına yapılmış bir eve kızın cesedini koyuyor ve evi yakıyordu.İçimizi ürperten bu resimlerden bir an önce uzaklaşmak istedik.Arkamı döndüğümde bir sürü ceset ve kanlı vücutları yerde yatıyordu.

      Haykırdım geriye doğru gitmeye başladım ama tek yaptığım sadece kendimi duvara sertçe dayamak oldu. Ağlamaya başladım Tanrım James neredeydi ? Buranın daha da ilerisi yoktu beni bırakıp gitmiş miydi ? Hıçkırıklara boğuldum kendimi tutamıyordum sonradan kendime geldim.Ölülerin üstü yoktu ve yarı çıplaktı hepsi.Aman Tanrım,Aman Tanrım.. Bunların hepsinin kalpleri çıkarılmış hepsinde de aynı yerde dikiş izleri var.Kalplerinin olması gereken yerde.Yukarısı hala açıktı orasının incecik ışığı sadece bir cesedin üstüne düşüyordu ve o bana tanıdık geliyordu. Hayır olamaz bu James.

ARKADAŞLAR UMARIM BEĞENMİŞSİNİZDİR.+10 VOTE İSTİYORUM GELİRSE DEVAMINI YAYINLIYCAM YORUMLARINIZI BEKLİYORUM.BENİM İÇİN ÇOK ÖNEMLİ. İYİ OKUMALAR :)

Lanetli KalplerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin