BÖLÜM 1
Felaketin üzerinden daha 6 ay geçmişti. Tüm Dünya'da kaos içindeydi. Devlet otoritesi diye bir şey kalmamıştı. Dünya üzerinde yaşayan insanların %90'nı ölmüştü, Dünya artık insanların hiç var olmadıkları bir yer haline gelmişti. Artık insanlar yürüyen ölülerdi. İnsan yiyen yürüyen ölüler...
Ancak hala hayatta kalanlar vardı. Onlardan bazıları gruplar halinde bazıları tek başlarına bu Dünya'da hayatta kalmaya çalışıyorlardı. Mantıklı düşünüldüğünde gruplar halinde yaşayanların hayatta kalma şansı çok daha yüksekti. Ama o farklıydı şimdiye kadar hayatta kalmıştı ve içindeki umut hala sönmemişti belki bir yerlerde kurtulan veya bu salgına çözüm bulan insanlar vardı. İşte bu ihtimaller onu ayakta tutuyordu hem de sevdiklerinden ve ülkesinden binlerce kilometre uzakta iken. Peki bu felaket nasıl başlamıştı. Kontrolden çıkan bir deney miydi yoksa kasıtlı olarak mı yapılmıştı. Bunun cevabını bilenler çok uzun zaman önce dönüşmüştü. O bu canlılara yani kısmen canlılara dönüşenler diyordu. Ailesinin ve sevdiklerinin hayatta olup olmadıklarından bihaber yaşayarak 6 ay geçirdi. Artık yavaş yavaş çöküyordu ve en son bir insanla 3 hafta önce karşılaşmıştı ve oda dönüşenlerle savaşırken ısırılıp dönüşmüştü. Artık kaderleri aynı olmuştu ya kafasına sıkacak yada kendisini dönüşenlerin içine atacak ve geri kalan hayatını diğer dönüşenlerle geçirecekti. Fakat içindeki o umutsuzluğu hayatta kalanlar olması ümidi ile kırıyordu ve bir gün onları bulacağına inanarak yaşıyordu. Kim bilir belki hiç gerçekleşmeyecekti. Elindeki yiyecek ve içecekleri bitiyordu. Yeniden aramaya çıkması gerekiyordu. Havanın aydınlanmasını beklemesi gerekiyordu. Gece yolculuk yapmak çok tehlikeliydi. Hava aydınlanınca kamp kurduğu yerden ayrılarak ve hayatta kalanları bulmak ümidiyle yola çıktı. Şimdiki hedefi Lux City'di. Küçük bir kasabaydı ve dönüşenler yiyecek insan bulamadığı için tıpkı bir uyku haline geçmişlerdi. Bunları şehri uzaktan seyrederken görüyordu. Ancak bir sorun vardı şehrin içine giden iki yol vardı. Bunlar iki köprüden oluşuyordu. Birinci köprü direk dönüşenlerin ortasına gidiyordu diğeri ise daha uzun bir yol izleyerek şehrin banliyö kısmına gidiyordu. O uzun olan yolu seçti. Çünkü şehrin banliyö bölgesinde yüksek binalar ve üç tane market vardı tabi hala market denebilirse En azından bunlara bakmaya değerdi. Belki hayatta kalanlar vardır. Kampını toplayarak şehire doğru yola çıktı. Yanında sadece iki hafta önce bulduğu 9mm'lik bir tabanca ve dokuz mermisi bulunuyordu. Çoğunlukla dönüşenlerle karşılaşmamaya çalışıyor. Şimdide öyle yapacaktı. Sessizce şehrin banliyö kısmına giriş yaptı, etraf sakin görünüyordu. Dönüşenler şehirin merkezi kısmında toplanmışlardı. Bu davranışları garipti ve ilk kez böyle bir şey görüyordu. Hemen bu fırsatı değerlendirip evleri teker teker aramaya başladı. Fakat ilk girdiği beş evden hiç bir şey çıkmadı. Dokuz tanede dönüşenle uğraşmak zorunda kalmıştı. Kıymetli olan enerjisini hızla harcıyordu. Sonuçta üç gün sadece bir çikolata ile idare etmeye çalışıyordu. Artık sinirlenmeye başlamıştı. Kızarak evlerden birine girdi, ama evin kapısı sağlam şekilde kapatılmıştı. İlk seferde kıramadı neredeyse ayağını kıracaktı. Bir an kafasında bir şimşek çaktı ve dedi ki "Bu kapı bu kadar sağlam şekilde kapatıldıysa içeride birileri olmalıydı" ve güçlü bir şekilde kapıya vurarak içeriye seslenmeye başladı " Hey içerdekiler bu dostum yardıma ihtiyacım var" dedi. Birden ses duyar gibi oldu. Sanki içerideki ses " Kimin yardıma ihtiyacı yok ki" dermiş gibi geldi ancak gerçekten duyduğu ses içerideki dönüşenlerin çıkardıkları seslerdi. Tekrardan güçlü bir şekilde kapıyı kırmayı denedi ve kendini beş tane dönüşenle baş başa buldu. Hızlı bir hareketle bıçağını çekip en öndeki dönüşenin beynine sapladı. Şakkk...... Ancak şerefizin kafası sağlam çıktı bıçağı geri çıkartamadı. Ve dedi ki "Hay ben senin kafanı sik*yim". Diğer dönüşenler üzerine atladılar hepsinden bir bir kurtulmayı başardı ama en sevdiği bıçağı dönüşenin kafasında saplanmış şekilde kalmıştı. O bıçağı geri alması gerekiyordu o bıçağı ona dedesi hediye etmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Salgın
УжасыAniden ortaya çıkan biyolojik salgın Dünya'daki insanların %90'nını öldürmüştür. Salgından kurtulanların hayatta kalma mücadelelerini okuyacağız.