Birgün marketin birinde meyve reyonunda
meyvelerden tadiyordum. Iste
kiraz, seftali vs vs… Görevli de bana bakiyor ama
ben hiç aldirmadan
yemeye devam ediyorum. Sonun da görevli yavasça
yanimayaklasti ve: “Abla
karpuz da keselim mi?” dedi…Sponsorlu Bağlantılar
2) “Kim 500 Milyar Ister”i seyrediyorum. Sanirim
Marmara'da okuyan bir ögrenci. Kenan Isik çocuga sordu.
Sporla aran nasil? Çocuk bastan beri sürdürdügü ukalalikla
“Gayet iyi” dedi. 4 milyarlik soru geldi: Teniste
servisin üstüste 2 kez basarisizlikla sonuçlanmasina
ne ad verilir?
a. çift hata c. backhand
b. forehand d. net
Gayet rahat bir biçimde “d.net” dedi. Seyirciden
öyle bir ugultu koptu ki ekranlardan dahi bu gürültü duyuldu.
Sonra cevabini degistirdi ve “a.çift
hata” dedi. Bir sonraki soruya geçilirken Kenan Isik
çocuga niye ilk cevabindan vazgeçtigini sordu.
Aldigi cevabin sokunu ben bile hala üzerimden atamadim.
Kenan abim ne olmustur Allah bilir:
-“Az çok Ingilizcem var zaten. Backhand olamazdi
zaten. Çünkü back arka
demek. Kortun gerisinden vurursaniz backhand olur.
Bu durumda forehand de
kortun önünden vurma oluyor. Yani biraz da
seçeneklerden gittim.”
Bir sonraki soru da Uluslararasi Af Örgütü'nün
kisaltmasi ile ilgili. Kenan
Isik çocugun melül bakislarina dayanamadi ve “Hadi
yine Ingilizce'ni konustursana” dedi.3) Bankada staj yaparkene kredi karti basvurularini
inceliyordum. Hepsi iyi
hos güzeldi ama bir formu okumaya basladiktan kisa
bir süre sonra gülmekten
koptum. Hatunun biri cinsiyet bölümünde bulunan ()kadin ( )erkek
seçeneklerine bir de ( )kiz seçenegini eklemis ve
onu isaretlemis. Bunu yapan kizimiz da bu arada 43 yasinda…4) Bandirma'da bir restoranin cami: “23 saat açigiz”
5) Eski isimde, Hindistan'in koyu müslüman
kesiminden bir firmayla
çalisiyorduk. Bir gün telefon etmem gerekti, adama
“how are you?” dedigimde
aldigim cevap tüyler ürperticiydi: fine
elhamdullillah! yetmezmis gibi bir
istegimi ilettikten sonra gelen tepki ise: okey insallah!6) Bu olay Trabzon Farabi tip fakültesinde aynen
yasanmis bir olaydir. Acil kapisinin önüne kornalar çalarak
2-3 araç geliyor. içinden insanlar firlayarak klasik
“doktorlar nerde sedye getirin” seklinde bagirmalar
oluyor. Öndeki arabadan çikan bir kisi arkadaki
arabaya hastayi arabadan
çikarmasini söylüyor. Ve arkadakinin yaniti:
“SIZIN ARABADA DEGIL MIYDI?”
Yani vatandaslar hastayi Rizede birakip diger
arabada oldugunu sanarak
Rize'den yani 1 saatlik yoldan son sürat
gelmisler…Bu hikaye kesinlikle
favorim :))))))))7) Besiktas'tan minibüse binip Yildiz'da inecektim
malum yokus. Soförün
önü bildigimiz dantel, havlu ve bilumum süs
esyalaryla dolu ve de havlunun
ortasina özenle yerletirilmis cep telefonu. Tahminen
iki yüz metre ya gittik
ya gitmedik cep telefonu çaldi. Soförümüz sol dirsek
camda, el direksiyonda
sag eli ile cep telefonunu aldi ve açti:
– ALOOOO.. BUYRUN CEP TELEFONU….8) Master yapmak için Amerika'ya gitmeye karar
verdim. Ankara, Kavaklidere'deki Amerikan Büyükelçiligine çarsamba
günü saat 10'da gittim.
Lakin vize islemleri “Pazartesi-Çarsamba 8.30-10.00”
gibi bir ilanla karsilastim elçilik kapisinda. Mecburen is bir hafta
sonraya kaldi. Pazartesi gittigimde, saat henüz 8.30 olmamisti.
Kapidaki görevliye, durumumu anlattm. O da bana neden persembe günü
gelmedigimi sordu. Ben de kapidaki ilani gösterdim. O da bana “O ilan
Iranlilar için” dedi. Bu laf üzerine uzun süre düsündüm.
Su an Amerika'dayim hala düsünüyorum.9) “ER RYAN'I KURTARMAK” filminin, muhabbetleri
vahset ve hüzne çevirdigi
dönemlerdi. Ben de dayanamadim gidiyim dedim su
filme. Gittim, abi film acayip manyak baslady tüm salonu uçurdu
zaten ilk 10dk.'da. Neyse izleyenler bilirler bir karakter vardi
“upham” miydi neydi?. Adam tirsak bir
tipti öyle savasma falan gibi becerileri yoktu.
Heyecanin tavana vurdugu dk.'lardi. Filmin ortalari felan bu bizim
“UPHAM” korkudan arkadasina cephane tasiyamadi ve o herif öldü. Herkes kendi
çapinda bu senaryoya üzülürken arkadan bir ses beni ve tüm salonu
dumurdan kirdi. geçirdi: “ULAN ALLAH BELANI VERSIN. SENI BU FILME ALANIN
AGZINA SI..YIM.”10) Geçenlerde Eminönü'nden Aksaray'a giden treni
kaçrmamak için altgeçide girdim. Bilirsiniz; altgeçitte, sagli sollu
dükkanlar ve seyyar saticilar vardi. Bunlardan oyuncak satan bir seyyar
saticida gördügüm bir oyuncak beni dumurdan dumura soktu: ActionMan'leri
biliyorsunuz… Amcalar onun yerlisini üretmisler.
“Macera Adam”. Yalniz beni daha da sasirtan, Macera Adam (yani ActionMan)
tam bir Türk: Sakalli, Maltepe paketi var cebinde, bir adet
Kirikkale silahi var, bir adet Kuran-i Kerim (küçük yesil kitap yani),
biçak, yesil renk bandana ve tesbihi var!11) 2 sene önce Sevgililer gününde dolmusla
Kadiköy'e gidiyordum. Ön
koltukta oturuyorum, çalan radyoda dj öyle bi anons
yapti “bu güzel sevgililer gününde simdi yaninizdaki o güzel insana
dönüp elini tutun ve seni seviyorum deyin” Arkadakilere bi göz attim,
oturan çiftler birbirlerinin elini tutup seni seviyorum dediler.
Önüme dönerken soföre gözüm takildi ve soför bana aynen sunu dedi: “Sakin
aklina bile getirme”12) Bir çift bogazda arabayla gezerken kizin çocugu
öptügünü gören polisin anonsu abartisiz öyleydi: “yiyisme saga çek!”13) Bir gün çok güzel ve bakimli bayanin biri yolda
kenarda oturan adamin ayagina basti. Kadin gayet üzgün adama dogru
“kusura bakmayin beyfendi, çok özür dilerim” dedi.
Adam da ona “Tamam da bacim ayakkabinin ***na koydun”
dediginde biz zaten olay yerinde yerlerde sürünüyoduk.14) Bir arkadasim Topkapi otobüs duraklarinda
otobüsün kapilarinin açilmasini bekliyordu. Hemen arkasinda bir kadin
ve çocugu vardi, otobüsün hareket saati geldigi zaman kapilar açildi,
arkadasim kadinla çocuga öncelik
verdi onlar otobüse bindikleri zaman çocuk bombos
otobüste hangi koltuga binecegini sasirmisti, bir o koltuga kosuyor
bir o koltuga, annesi çocuga: “Bak oglum özgürlük iste böyle bir sey.”15) Mevsimlerden yaz, berbat bi sicak. Ankara,
Sihhiye'de kuzenle otobüs bekliyoruz. Sicaga daha fazla dayanamayip
hemen ordaki büfeye gidiyoruz birseyler içmek için.
Kuzen büfedeki tipe “Bize iki Yedigün Light” diyor.
Tipin verdigi cevap bizi kopariyor: Yedigün Light
kalmadi abi, Marlboro Light veriyim mi?16) Bi gün anatomi pratigindeyiz. Ilk defa kadavra
diseksiyonu yapicagiz. Hocamiz nasil yapicagimizi anlatiyo, deriden
bahsediyor filan. Ingilizce tiptayiz ama herkes Türkçe İngilizce karışık
konusuyor. O sirada arkalarda duran yabanci bir arkadas da,
'How thick is the skin?' diye sordu. Hoca da,
'Duyamadim çocuklar arkadasiniz ne sordu?' dedi.
Yanindaki arkadas da gayet
sakin 'Skin'in kalinligini soruyo.' dedi hocaya. O
da ne dedigini hoca dahil herkes kopunca anladi.17) Bir gün üniversitenin kantininde sirada
bekliyorum. Önümde kantinin
sürekli müdavimlerinden bir kiz da çay aliyor.
Sasirtici bir sekilde kiz
çayina 5 tane seker koydu, bir kaç tane de eline
aldi. Bunu gören kantinci
eleman kiza bakip, suratinda yayik bir siritma ile
“Bir kaç tane daha al, agda yaparsin.” dedi.
Kantinciye helal olsun gibisinden baktigimi hatirlarim.18) Arkadas evde bangir bangir müzik dinliyormus.
annesi de çikarmis elektrik süpürgesini bütün evi süpürüyomus. Tabi gürültüden aletin sesini
duymuyo… Müzigi kapatinca farketmisler ki kadin
çalismayan süpürgeyle bütün evi dolasiyomus yarim saattir.