yakar top🌿

34 1 0
                                    

Hikaye ilerleyen bölümlerde kişi ağzından olucaktır.

Kız bıkkınlıkla , elindeki fotoğrafları masaya bıraktı. Huzursuzluğun esir ettiği, bedeniyle camının önündeki masanın üstüne oturdu. 10 yaşına gelmişti ama hayat ona çok şanslı davranmamıştı. Yüzüne düşen perçeme aldırış ettmeyerek dışarıya baktı. Camın üstünde dans eden her bir yağmur damlasıyla çatışı düşünceleri. Yavaşça kendisini masadan aşağıya bırakarak, salonun yolunu tuttu. Eda hanım otoriteden ödün vermeyen keskin bakışlarıyla, masadaki kağıt tomarıyla adeta savaş veriyordu. "Anne ? " Küçük kızın kurnaz sesi boş bir odanın içinde yankılanırken, Eda hanım girdiğ transtan çıkabilmişti. "Efendim Neva ?" Küçük kız elleriyle oynayarak, başını kaldırdı. "Dışarıya oynamaya çıksam olur mu ? " kadın yorgun bakışlarını düşünce bulutları kaplarken, Neva ısrarcı bakışlarını sürdürdü. "Kızım dışarıda yağmur var saçmalama. Hasta olursun." Neva pes etmeyerek devam etti.

"Lütfen anne gerçekten hasta olmam, hem hava da soğuk değil sadece rüzgar var lütfeeen. " Eda hanım bıkkın bakışlarıyla son bir karar sorgulama aşamasını geçerek elini telefona götürdü. "Ozan odama bir gelir misin!" bunu daha çok soru değil de emir tonunda söylemişti. Beş dakika sonra odanın içine yirmili yaşlarının ortasında olan dinç bir adam girmişti. "Buyrun Eda hanım ?" itatkar bir ses tonuyla küçük kızın yanındaki yerini almıştı. "Neva dışarı çıkmak istiyormuş gözünü ondan ayırma! " Ozan kararsız bakışlarıyla kızı süzdü. "Ama hava yağmurlu Neva hanım dışarıda ne yapacak ?" Kız sinirli bir sesle "Neva " diyerek düzelti genç adamı. "Arabayla kapalı bir yere gidin." Adam, anladım anlamında başını sallayarak küçük kızı kucağına alarak evden çıktı. "Evet küçük hanımımız nereye gittmek isterler?" diyerek kızı arabaya bindirdi. "Ozan abi soylicem ama nolur evet de." Adam gülerek arabayı çalıştırdı. "Siz istersiniz de evet demem mi majesteleri." Son dediği lafa kaşlarını çatmıştı küçük kız zira birçok insanın hayalini yaşayan genç kızın kül kedisi olmak gibi bir hayali vardı. O asla bir prenses olmak istemiyordu. Hayalinde hep zor bir yaşamı geçerek yükselmek ve gerçek bir kahraman olmak vardı. "Tamam söylüyorum ama bana bir daha majesteleri deme! Beni sizin eve götürür müsün Ozan abi? " Ozan şaşırarak genzini yokladı. "Bunu neden istiyorsun Neva ? " Neva utangaç bir şekilde emniyet kemerini yokladı. Sanki her zaman sudan nefret eden bir dalgıç gibi nefesini bıraktı. "Götür işte. Hem vallaha uslu dururum Ozan abi lütfen. " Ozan gülümseyerek arabayı çalıştırdı. "O zaman rota belirlendi." diyerek lüks aracı Ana yola çıkardı. Uzun sayılan bir yoldan sonra, standart şartların altındaki bir mahalleye giriş yaptı. Neva merakla mahlleyi camdan izliyordu. Dışarıda yağmura aldırış etmeden futbol oynayan çocuklar , mahallenin genç kızlarının kol kola girerek koşuşturmaları, bazı annelerin çocuklarını camdan bağırarak çağırmaları ve küçük bir kız grubunun kahkahaları eşliğinde kovaladıkları yavru bir köpeği yabancılılkla izledi. Küçük bir evin önünde araba durduğunda, Neva varış noktalarının burası olduğunu anlamıştı. Ozan kızı elinden tutarak evin kapısına kadar yönlendirdi. Genç adam kapıya birkaç defa vurduktan sonra kapıyı açan Yazmalı kadın, ikisinin üzerinde göz gezdirdi. "Oğlum bu güzel kız kimin? " Ozan kızla birlikte eve girerek annesinin ellerini öptü . " patronun kızı anne." Kadın şaşırmış bir şekilde Neva ' ya baktı . "Ee burda ne işi varki yavrucağın. " Diyen kadın Neva' nın dikkatini çekmişti. "Yavrucağın. " kelimesi kalbinde sanki dikenli bir sarmaşık sarmış etkisi yaratmıştı. Annesi ona asla böyle seslenmemişti. Annesi de ona sevgi dolu sözcükler kurmuştu elbet ama bu güne kadar hiçbirisi bu kelime kadar samimi gelmemişti Neva ' ya. "Eda hanım Neva'yı gezdirmemi istedi. O da buraya gelmek itedi. " kadın olayı anlamadığını belirten tuhaf gözlerle biraz daha ikisine bakarak, sonunda harekete geçti. " öyle mi ? Neyse gelin bakalım çocuklar. Soğuk burası. " diyerek ikiliyi Salona soktu. "Vay canına!" Neva sıcaklığa, sıcaklık katan anlam veremediği siyah şeye baktı. Siyah şeyde tavanı delip geçen Siyah boruyu süzdükten sonra yanındaki koltuğa attı kendisini. Ozan mutfağa girdiğinde annesi hızla Ozan'a dönerek kollarına yapıştı. "Oğlum yanlış bir şey olmadı dimi ? Bak vallahi öyle bir şey olduysa Vay halimize naparız biz." Diyerek feryat etti. Ozan gülümseyerek annesinin kollarını sıvazladı. "Annem benim. Gerçekten bir şey yok Yalıdaki durumları sana anlatım. Eda hanım günlerdir oğlunun davası yüzünden odadan çıkmıyor çocuk koca evde tek başına sıkılmış galiba. Bende alamadım kendisi gelmek istedi buraya." Kadın, gözlerindeki rahatlamayla tezgaha döndü. "Vahh, kuzum. Neyse sen geç oturma odasına ben size çorba getiriyim acıkmışsınızdır. " genç adam oturma odasında Neva'yla çorbalarını içerken yağmur dinmişti. Neva tabağını silip süpürürken, Ozan ve annesi kızın bu haline gülmüşlerdi. "Kızım yavaş azcık. Bir tabak daha ister misin ? " Diyen kadına Neva utanarak baktı. "Özür dilerim kabalık ettim. Hayır istemem, ellerinize sağlık çok güzel olmuş. " diyerek başını eydi. Annesi her zaman üsluplu bir kız olmazsa kimseyle arkadaş olmayacağını söylerdi. Buna yeme, içme kuralları da dahildi. "Niye Özür diliyorsun kızım bunda ne var. Ben sadece bu koca sıpalar yemezler benim yemeklerimi, sen yiyince hoşuma gitti diye dedim. " Hülya hanım gülerek yaptığı açıklamayla masayı topladı. Çalan kapıyla birlikte adeta mutfaktan ışınlanan kadın hışımla kapıyı açtı. "Ne var gene !şu haline bir bak gülyabani gibi geziyon ortalıkta. Rezil seni!" Diye kızarken. Neva merakla sesleri dinliyordu. "Anne! Hadi ben geç kalıyom. Bana benim topu ver Osman gene şerefzilik yapıyor. " kadın bıkkın bir şekilde salonda duran koltuğun arkasındaki topu çıkararak tekrar dış kapıya yürüdü. " al şunu . Seni uslanmaz! Geç de kalma. " Neva hışımla dış kapıya yönelerek dikkati üzerine toplamıştı. "Hülya teyze bende onunla oyun oynamaya gidebilir miyim ? " Çocuk şaşkın bir şekilde kıza bakarken. "Sen kimsin be ? " diyerek çamurlu montuna kolarını dolamıştı. "Düzgün konuş Tunç." Diye uyaran annesine ters bir bakış atarak tekrar Neva'ya döndü. "İyi hadi gel!" İki küçük çocuk asfaltın üzerinde ufak adımlar atarken, ilk konuşan Tunç olmuştu. "Ee senin ismin ne peki ? " Neva heycanlı bakışlarını sokakta gezdirirken hızla Tunç'a dönerek gülümsedi. "Neva" diyerek elini uzatı. Tunç bir kızın eline bir de yüzüne bakarak umursamadan devam etti. Neva bozularak yavaşça ellerini geri indirdi. "Kişisel algılama kızlardan pek hoşlanmam. " diyen Tunç'a Neva anlam vermemişti. "Neden erkeklerden mi hoşlanıyorsun? " Tunç bu cümleyle gözlerini belerterek Neva'ya düşman bakışlarını yollamıştı. "Asla!" Neva bunun üzerinde çok durmamıştı. "Ee yaşın kaç peki? " diyerek bu sefer soruyu Neva sormuştu. "On üç. Sen?" Diyen Tunç elindeki futbol topunu yere bırakıp yürüyerek topu sürüyordu. "On." Tunç şefkatle Neva'ya bakarak gülümsedi. "Küçükmüşsün. "Dedi. "Küçükmüşüm." Diyerek tekrarladı Neva. Tunç ilk defa bir kıza bu kadar ısınmıştı. Neva yaşıtlarına göre ağlak bir kız gibi durmuyordu. Nedenini açıklayamasa da sanki Neva onun öz kız kardeşi gibi hissetmişti. Evin en küçüğü Tunç olduğu için, o da abisi gibi birilerini koruyup kolamak istiyordu. Ve bu his Neva'ya karşı uyanmıştı. Neva ise minicik kalbine iyi bir dostluk kazanmakta olduğunu hissediyordu. Tunç ile Neva mahalledeki diyer çocuklarla yakar top oynarken, yorulan küçük kız oyundan çıkarak bir kaldırıma oturdu. Neva yanında taşıdığı çantasından fotoğraf makinasını çıkartarak. Mahallede yakar topa devam eden çocukların resimlerini çekmişti. Kamerayı hala gözüne tutarken etrafta başka resim arayışı için bakınıyordu. O sırada ona bakan siyah gözlerle karşılaştı. Yakar top oynayan çocuklardan iki yaş büyük olduğu belli olan dört kişilik gurup Neva'ya doğru geliyorlardı. Hiç birisi kızın tarafına bakmamıştı birisi hariç. Neva iç güdüsel olarak kameranın çekme düğmesine basarak onlara doğru gelen dört kişilik gurubu çekmişti. Ama asıl çekmek istediği o simsiyah gözlerdi. "Neva buraya gel!" diye bağıran Tunç'un sesiyle Neva ayaklandı. "Vayy gençler. Biz olmadan mı oyun oynuyorsunuz?" Diyen en öndeki uzun sıska çocuk, yüzündeki şeytani gülümsemeyle elinde topu tutan Nihal isimli küçük kıza gözlerini dikti. Kız başını eğerek topu çocuğa uzattı. "Bizi rahat bırak Kadir!" Diye bağırdı gözlüklü şişman çocuk. Kadir bu lafın uzerine, şişman çocuğu çamurun içine itmişti. Neva bu olanları görünce, dayanamayarak düşmancıl bakışlarını Kadir'e sabitlemişti. "Defolun lan burdan!" Diye bağıran Tunç Neva'yı arkasına saklamıştı. "Hemen. Tunç bey derde biz de yapmaz mıyız!" Diye tehditkar bir sesle, elindeki topu arkasındaki kıvırcık daha kısa boylu çocuğa uzatı. "Tut şunu Ali." Diyerek Tunc'un üstüne yürüdüler. Kadir Tunç'un yakasına yapışarak alev saçan gözlerle ona bağırmıştı. "Sen kim oluyorsun lan!" Ses birkaç kez Neva' nın zihnini işgal ederken, küçük kız daha fazla dayanamadı. "Durun artık!" Diye bağıran sesle, herkes dikkatini Neva'ya çekmişti. Kızı yeni farkeden kadir, ilk önce şaşırıp sonra Şeytan'a benzeyen gülümsemesiyle Neva'ya doğru yürüdü. "Bak sen bu ünlü Neva Orbay değil mi? " Neva etrafta oluşan sessizlikle, gerilerek kaşlarını daha da çatı. "Siz! Çok kötüsünüz." Dediginde gurupta oluşan gülüşme sesine katılmayan bir kişi vardı o da şaşkınlıkla Neva'ya bakan bir çift siyah gözlerdi. "Biz mi kötüyüz? Geçen gün haberlerde katil suçlamalarıyla hapse giren benim abim değildi ama. Ha dur, bir de ne hatırladım. Karakolda, annesinin ayakları arkasına saklanıp abisi için ağlayan kız mı bize kötü diyor?!" Kadir Neva'nın üzerine yürürken aniden ayağı takılan Neva yeri boylamıştı. "Bu kadar yeter kadir!" Diyen siyah gözlerin sahibiyle, ortamdaki gerginlik sayısı iki katına çıkmıştı. "Yetmez Ömür. Yetmez.." Neva isminin Ömür olduğunu öğrendiği çocuğa baktı.
" Gidiyoruz Kadir!" Diye bir daha uyaran Ömür. Sabrının son demlerinde olduğunu belirtmişti. Kadir Neva'ya biraz daha nefretle baktıktan sonra ordan uzaklaştı. Tunç affalamış bir şekilde Neva'ya doğru yürürken, Ömür elini küçük kıza uzatmıştı. Tunç yerinde kalakalırken, herkes ikisini izliyordu. Neva bir ona uzatılan ele, bir de sahibine bakarken o da elini korkarak uzatı. Genç yaşına göre oldukça güçlü bir şekilde Neva'yı sanki sıfır kiloymuş gibi kaldırmıştı. Kız etkilendiği siyah gözlere bakınca korkmuştu. Çünkü bakışları o kadar boştu ki. Bunun bir insana ait olması korku vericiydi. bir saat sonra Tunç ve Neva evin önüne geldiklerinde Ozan onlar girmeden kapıyı açmıştı. "Bende tam sizi aramaya çıkıyordum. Neva hadi gidelim geç ol... Senin üstüne ne oldu ?!" Diyerek sinirle bakışlarını Tunç'a sabitledi. Neva, hızla araya Dalarak konuştu. "Ozan abi, vallaha Özür dilerim hepsi benim suçum Tunç uyardı. Ama ben önüme bakmadan resim çekmeye çalışırken düştüm. " Ozan şüpheyle bir iki saniye kızın gözlerine baksa da Neva'nın ısrarcı bakan irisleri sayesinde ikna olmuştu. "İyi hadi geç arabaya gidelim. Neva onaylayarak başını sallayıp Tunç'a döndü. "Sonra görüşürüz." Diyerek arabaya bindi.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Nov 25, 2017 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Sönmüş Mumlar SokağıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin