Elleri arkaya doğru bağlı çırılçıplak altımda uzanırken ona doğru eğilip yüzünü avuçlarımın içine hapsettim.
"Çok güzelsin Jongin-ahhh." Kısık sesle inler gibi söylediğim her kelime ile altımda kıvranmaya başlamıştı. Yüzü acı çeker gibi olduğunda başlamam gerektiğini anlayıp elimde ki bantı başından geçirip gözlerini kapattım.
Aralık dudaklarından aldığı nefesler yüzüme vururken dilimi çıkarıp dudaklarının Aralık bıraktığı yere sürtmeye başladım. O kadar hızlı nefes alıp veriyordu ki her nefeste göğüsü benimkine çarpıyordu.
Çıplak tenlerimizin birbirine değmesi beni de alevlendirdiği için kendimi geri çekip boynuna doğru inmeye başladım. Bedenimi onunkine değdirmemeye çalışarak boynunu emmeye başladım.
Tadı tuzlu çikolata gibiydi, bitter çikolata tadı alırken terlediği için damağımda tuzlu bir tat bırakıyordu. Derisini dişlerimin arasına alıp çekiştirmeye başladım, nefeslerim hızlanırken bende hareketlerimi hızlandırdım.
Bir yandan emiyor bir yandan da ısırıyordum. İnilti sesleri duyduğum en güzel müzik notaları gibiydi. Boğuk bir sesle iniltileri ile bana yol gösteriyordu.
Köprücük kemiklerine inip aynı şeyi onlara da yaptım. Dilim boyunca omzuna kadar yalayıp dişlerimi geçiriyordum. Yaptığım her harekette alt bedenini biraz daha bana doğru itiyor benimle temasa geçmeye çalışıyordu ama izin vermiyordum.
Sol elimi boynuna sarıp sıktım ve dudaklarına hiçte kibar olmayan bir öpücük bıraktım. Konuşmuyor ya da soru sormuyordu, bu benim işime gelirken elimi boynundan kaydırırken tırnaklarımı derisine geçiriyor ve uzun bir yol çiziyordum.
Tırnaklarımın geçtiği yolda önce beyaz sonra pembe bir çizgi oluşurken ilk önce göğüs uçlarına ve çevresine bir çerçeve çizdim. Tırnaklarımın derinin üzerine sürtünme sesi beni biraz daha kışkırtırken hızımı alamayıp sertçe elimi göbeğine doğru indirdim.
Acıdığını biliyordum ama verdiği zevk ağır basmış olmalı ki Jongin odayı dolduracak bir inleme bırakmıştı. Dudakları artık tamamen açık, başı yastıkta geriye doğru düşmüş delice nefes alıp veriyordu.
"Tut onu lütfen, dokun ona." Kesik nefesleri arasından cümlesini anlamam zor olsa da istediği şeyi yaptım. Elimi kasıklarının üzerinde gezdirip beklemeden uzunluğuna tutundum. Soğuk elimin arasında ki penisini tutarken kendimi dizginlemem çok zordu.
Jongin artık ağlama sesine benzer sesler çıkarmaya başlamıştı. Elimi penisinin uzunluğu boyunca gezdirip baş parmağımı ucuna bastırdım. Elimde bir kalp gibi atan penisi benim işimi zorlaştırıyordu.
Daha fazla dayanamayıp geri doğru kaydım, elimde ki penisini doğru eğilip dudaklarımı uzatıp nefesimi vermeye başladım.
"Tanrım, Tanrım.. Lütfen Kyungsoo.... Tanrım beyaz ışığı görüyorum sanırım, lütfen." Söyledikleri yüzünden dudaklarım gerilirken cevap vermedim.
Dilimi uzatıp başı boyunca yalayıp ıslaklık ile parlamasını sağladım. Dışardan vuran ayın ışığı odayı soluk bir gümüş rengine boyarken elimde ki bana ait olan bu penisin tadı mükemmeldi.
Tekrar dilimi değdirip aleti üzerinde boylu boyunca bir yol gittim. Jongin minik bir çığlığa benzer ses çıkardığı anda tamamen ağzıma aldım. Yaptığım şey Jongin'ın başını ve omuzlarını havaya kaldırmasına sebep oldu.
Elinde ki kelepçeler bileklerini zorlarken onlardan kurtulmak adına çırpınmaya başladı, penisinin tamamı ağzımda boğazıma dayalıyken öylece durdum ve onu izledim. Sakinleşmesi için zaman ihtiyacı vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BE MINE/ SooKai Texting / TAMAMLANDI.
FanfictionSenden hoşlanıyorum? Seni seviyorum.