2.Bölüm

11 2 7
                                    


Aradan tam 2 hafta geçti, o zaman içinde Kumsal'la gerçekten çok iyi anlaşmıştık. Ona iyi geldiğimi biliyordum, onun da bana iyi geldiği çok aşikardı. Sanırım o olmasaydı okulda bitkiden farksız hareketler sergilerdim. Onun derdini hala bilmiyordum ama sormak niyetinde de değildim açıkçası, ne de olsa bir gün kendisi anlatmak isteyecekti.

Kapımın çalınmasıyla, yorganı iyice kafama çektim, odama gelmesi muhtemel olan tek bir kişi vardı ve ben sabah sabah onu görmek istemiyordum.

"İstiklal, kızım uyandın mı?"

Bana kızım demesi her gün kendimi berbat hissetmeme sebep olsa da, ben ne yaparsam yapayım söylemeye devam ediyordu. Ben de bir müddet sonra duymamaya çalışmaya başladım ve şu an o kapıyı açmaması için içimden bildiğim tüm duaları ediyordum.

Ah, maalesef ki dualarım kabul olmuyordu.

Kapının açılma sesiyle kafamı yorgandan çıkarttım. Onu incelediğimde, siyah kalem eteğin üstüne giydiği kırmızı gömleğiyle güzel duruyordu. Bana hep kendisine benzediğimi söylese de ben ona benzemiyordum. Belki de benden daha güzeldi ama ben babama benzemekten de gurur duyuyordum.

"Git başımdan."

Bu yaptığım başkalarına biraz ergence gelebilir, sizin de babanız anneniz yüzünden ölseydi beni anca o zaman anlayabilirdiniz. Açık bıraktığı kahverengi saçlarını geriye atıp acı çeker gibi gülümsedi.

"Beni ne zaman affedeceksin?"

"Hiçbir zaman." Yakında yüzünü bile görmeyeceğim, bu evden ayrıldığım zaman. İşte o zaman benim miladım olacak.

"Ne yapmam gerekiyor daha? İşe geç kaldığımı bile bile hala senin yanındayım, lütfen biraz anlayışlı olmayı dene." İlk başta sesini biraz yükseltse de sonlara doğru sesi iyice kısıldı ve gözlerime uzun uzun baktı. Nedendir bilmiyorum ama o gözleri beni tatmin edemiyordu.

"Anlayış mı?" hafif kıkırdadım. "Ne anlayışından bahsediyorsun sen? Sen babam ve benim hayatım için anlayışlı oldun mu? Ne uğruna yok ettin bizi görmüyor musun? " gözlerimi yumup dişlerimi sıktım. "Çık odadan." Tıslar gibi söylediğim cümle sonunda onu kendine getirdi ve odadan tek kelime dahi etmeden çıktı.

Kafamı yastığa gömüp yorganı tüm gücümle sıktım. Ağlamak istiyordum ama ağlayacak gücü bile kendimde bulamıyordum. Bu evden ve ondan uzaklaşmam gerekiyordu ama bende cüzdanımdaki 50 tl haricinde hiç para yoktu. Arabamı satarsam da o kurduğum hayatta mutlu olabileceğimi sanmıyordum. En mecburi yol yeni bir iş hayatına başlamam gerektiğiydi.

.............

Bu sefer park yerini bulmakta çok zorlanmadan arabayı park ettim. Önceki günleri düşününce şaşırmadım değil açıkçası, neredeydi bütün arabalar sahi?

Hava hafif yağmurluydu, hırkamın şapkasını kafama geçirip yürümeye başladım. Bu havaları çok seviyordum. Ne insanı bunaltacak kadar sıcak, ne de donduracak kadar soğuktu. Toprak kokusunu içime çekerken telefonumu çıkarttım. Kafam eğik telefonumla uğraşırken birine çarpmış olmalıyım ki ince tiz ses kulağımın dibinde ötmeye başladı.

"Yavaş olsana kızım!"

Kafamı kaldırıp kızı süzmeye başladım. Sarı ve uzun saçları, mavi gözleri vardı. Ultra mini eteğinin altına giydiği dolgu topuk ayakkabılarıyla güzel duruyordu. Bana bir yerden de tanıdık gelmesiyle de tanımam çok da uzun sürmedi. Okulun ilk günü gördüğüm şu herkesin dikkatini üzerinde toplayan kızdan başkası değildi. Açıkçası hakkını vermem gerekirdi, gerçekten çok güzeldi.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Nov 12, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

İSTİKLAL #Wattys2016Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin