Sahip olduğum tek şey, şans. Busan'a 2014 yılında babamın gönderdiği herhangi ülkeden biri olduğunu düşünerek gelmiştim. Uçağım rötarlıydı bu yüzden önce Incheon'da inmiştim ve diğer uçağa binmek için koşuşturmaya başlamıştım. Boynuma sardığım atkı koştukça yüzüme çarpıyordu. Ellerim çok doluydu bu konuda yapabildiğim tek şey söylenmekti. Günler tükenmiş gibi Kore'nin saçma idol gruplarından birinin turne başlangıç gününde buraya gelmiştim. Kore nüfusunun yarısı ünlü, yakışıklı ve her yönden '' kusursuz '' insanları görmek için havalimanındaydı. Valizim ve sırt çantalarımla yer çekimine meydan okurken karşıma kel ve takım elbiseli adamlar çıktı. İşte o anda kelimenin tam anlamıyla "Öleceğim." demiştim. Kalabalıktan uzaklaşmanın herhangi bir yolu yoktu. Sonra onu gördüm. Takım elbiseli korkunç adamların arasındaki 7 kişiden biriydi. Göz göze geldiğimizi hatırlıyorum. Saçları kahverenginin en güzel tonuydu, omuzları beni bu kargaşadan kurtarabilecek tek yer gibiydi, bakışlarında kendimi huzurlu hissediyordum ve ben gözlerini örten saçlarının her teline aşık olmuştum. Kim olduğunu anlamak için fazla uğraşmam gerekmiyordu. BTS'in en büyüğü ve (daha çok kısım hak eden) vokali Kim Seok Jin'di. Bir süre arkasından bakakaldıktan sonra valizimi sürmeye devam ettim ve onu unutmaya çalıştım. İkinci uçağa binene kadar aklımdan çıkmadı. Ben böyle bir kız değildim. İmkansız olan şeyleri düşünmeyi sevmezdim. Uyumaya karar vermiştim. Yol yarım saatten kısa sürecekti ama onu unutmanın en iyi yolunun bu olduğunu düşünmüştüm. Belki de "düşünmüştüm" yerine "sanmıştım" yazmalıyım. Bu olay üzerinden yıllar geçti ama hala her salise onu düşünmekten kendimi alamıyorum.Artık, hergün kahvaltıdan önce imkansız olan 5 şey saymaya çalışıyorum, yalnızca bu yedi çocuk için yaşayan bir A.R.M.Y'e dönüştüm ve erkekler hakkında iğrenç olduklarını düşünmüyorum. O benim değişmemi sağladı. Onu görebildiğim iki saniyenin değerini bilemediğim için o kadar pişman ve kızgınım ki. İki saniye daha görme şansım olsa benim için dünya durur, mevsimler birbirini izlemeyi bırakır, deniz kumların üstünü örtmekten vazgeçer ve güneş buz kesilir.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
My Name Is...
FanfictionHayallerin peşinden gitmek mi? İmkansız olduğunu kabul etmek mi? Yasaklara karşı gelmek mi? Denileni yapmak mı? Aşktan vazgeçmek mi? Aşka inanmak mı? Yalan söylemek mi? Ne olursa olsun dürüst olmak mı? Acı çekmek mi? Acılarını başkalarına yüklemek...