Uzun saçlı kızlar mı? Saçlarına basmaları için dua ediyorum.

65 7 14
                                    

"Kaptım seni hehe." Kim Taehyung?

Uzun ince parmaklarıyla belimden kavrayarak beni yere kapaklanmaktan kurtarmış olması tuhaf bir biçimde romantik gelmesine rağmen kollarından hemen ayrılmam gerekiyordu. Yerden almam gereken çok özel bir defterin varlığı gözlerimi bile ondan ayıramazken bütün özelliğine lanet ettiriyordu. Uzaktan saçlarının yumuşak görüntüsünü fark edememiştim ya da gözlerindeki gerçek ışığı.

"Huh? Bu salak şey de ne, bi tarafına şeediyim?" bunlar patırtılı şekilde defterimin yanına devrilen Min Yoon Gi'nin iniş sonrası sözleriydi. Elini defterime yöneltmesi benim uyarıcım olmuştu ve Roket Bambi'ye dönüşerek defteri adeta ondan önce çalmıştım.

Defteri alıp Jin'e evde terliği yiyecen o kız kim bakışı attım. Hangi ev, hangi terlik. Durumu kabullenişim üç saniye sürdükten sonra tek kelime etmeden geldiğim yere geri döndüm.

"O dansçıyı daha önce görmedim dedim ya Jeong Kook!?" yanlarından geçerken Hoseok'un sinirli sözlerine yanlışlıkla kulak misafiri olmuştum.

"Hyung sana salak demek istemiyorum ama kendi dansçını unuttuğunu iddia eden sensin..." bu kısma bilerek kulak misafiri olmuştum.

" Bak, o kızı daha önce pratiklerde hiç görmedim diğer dansçılar da tanımadıklarını söylüyorlar. Her kimse pratiklere gelmeden bu kadar gelişmesi inanılmaz bu kızı bulmam gerekiyor."

İçimde zibilyon kere oppa burdayıaam demiş olsam da gözlerim hafif dolu ve yüzümde salak bi sırıtışla Homme ekibinin yanına döndüm. 

2000 - Avustralya

Net bir görüntü değil. En fazla 4 yaşımdayım. Süt içiyorum. Annem bir aydır eşyaları yerleştirmekle uğraşıyor. Babam yanımıza bugün taşınıyor. 

"Hey, Jane!" sütü düşürürken annem sesleniyor. " ah babacığa temiz bir ev göstermek istiyorum tatlım."

Jane? Sorgulamadan üstüme alınıyorum. Özür dileyip anneme sarılıyorum. Onu hissediyorum. Saçları ellerime dolanışını, sırtımı ovuşunu ve boynumdaki nefesini.

Beni kucağına alıyor, sağ köşesi kırık camdan dışarı bakmaya gidiyoruz. Etrafta bir çok ev var ve her üç evi ince birer sokak ayırıyor. Bazı evlerde perde var. Bazılarının perdelerinde yırtıklar var. Yıllardır girilmemiş bir çok evin ince sokaklarla ayrıldığı bir mahalle. 

"Düzelecek Jennie." yanaklarımı seviyor. Ağlayıp ağlamadığını anlamıyorum. Söylediklerinin kalanını hatırlamıyorum. Babam geliyor. Arkasında başka insanlar görüyorum. Kaçmamız için bağırıyor. Annem başımı göğsüne bastırıyor. Neler olduğunu göremiyorum. Annemin düzenlediği evin yıkılışını kalp atışlarım eşliğinde dinliyorum. Silah sesleri duyuyorum. Annemin eli omzuma düşüyor. Kahküllerimde kırmızı bir ıslaklık hissediyorum. Sesleniyorum. Neden cevap vermiyor? Elleri ellerimden kayıyor. Zorla götürülüyorum.

Az önce annemle baktığımız sokaklara doğru tanımadığım bir adamın kucağında koşuyorum ve perdeli evlerden birine giriyorum. Tanımadığım başka bir adamın önünde bir sandalyeye bağlanıyorum. 

"Çok tatlısın." tokat atıyor.

Babam peşimizden eve giriyor. Onu rafların arasından bana sessiz olmamı işaret ederken görüyorum. Yanında dost olduğunu bildiğim başka bir adam var. Adamın gözleri anneminkilere benziyor. 

Beni hırpalayan adamı babamla dövüşürken hatırlıyorum. Babamın arkadaşı beni gözleri yine anneminkine benzeyen başka insanların yanına götürüyor. Uçağa biniyoruz.

My Name Is...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin