"Bugün yine arkadaşlarınla geldiniz ve oyuna katıldınız. Ama tek değildiniz. Yanınızda da sizin sınıftan bir kız vardı.
Kızda Sae Rim'le konuştuktan sonra oyuna geçti. Kızın oyuna geçtiğini gördükten sonra Sae Rim'e oyundan çıkacağımı söyledim.
Oyundan çıktım ve bir banka oturup sizi izlemeye başladım.
Saçın her hareketinde havada dağılıyordu. Sende her defasında inatla saçını düzeltiyordun.
'İçimden ne kadar mükemmel' diye geçirirken birden kafanın üzerinden seni sıyıran topu fark ettim.
"Dikkat et Taehyung!"
diye bağırdım. İsmini ilk ağzıma alışım. Ve isminin ağzıma bu kadar yakışacağını düşünmemiştim.
Birden bağırmamla kafanı hızlıca eğdin ve zaten cebine sığmayan telefonun düştü.
Telefonun yere düşmenin etkisiyle ekranı çatlamıştı.
Telefonunu gördükten sonra ağzından küfür kaçırdın.
Telefonunu yerden alarak ekranını eşofmanının üzerine siliyorsun ve telefonunu tutması için o kız olan sınıf arkadaşına veriyorsun.
Kızda telefonu alıyor ve arka cebine koyuyor.
Telefonunu o kıza verdiğini görünce hemen ayağa kalkıyorum ve telefonu kızdan istiyorum.
"Sen telefonu bana ver! Rahat oyna. Hem cebine sığmadı gibi telefon tekrar düşebilir."
Kız her ne kadar vermemek için ısrar etsede telefonunu alıyorum ve elimde tutuyorum.
Nedense telefonunu o kızın tuttuğunu görünce kıskandım seni.
Telefonunuda elime alınca bir mutluluk sardı bedenimi.
Senden ve bana yaşattığın bu garip duygulardan nefret ederken seni bu kadar seveceğim aklıma ile gelmezdi."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
But I Love You // Kim Taehyung
Non-Fiction"O turuncu ayakkabından ve senden nefret ederken seni bu kadar seveceğim aklıma gelmezdi"