One

1.7K 80 54
                                    

Bir arkadaşımla konuşurken aklımıza gelen bir fikirdi, yazmak istedim :) Ve elbette ona ithafendir. Kendisi Wattpad'de yok, o yuzden sadece Nil'cigime diyecegim <3
Uzun olmayacak, yaklasik dört, bilemediniz beş bölüm olacaktır. Yazdığım ilk Romanogers ama hic yabancilamadim cunku diger hikayelerimde de ikisinin arasindaki iliskiye (her ne kadar aşk olmasa da) her zaman ayri bir önem vermişimdir. Okuyan herkese tesekkur ederim :)

~

Natasha bunu beklemiyordu.

Natasha hayatı boyunca böyle bir şey olmasını beklemiyordu. Yani zamansız değildi, hiçbir zaman olmaması gerekiyordu.

Başını önünde dikildiği cama yasladığında nefesi buğulandı ve derin bir nefes alarak gözlerini kapattı.

Avengers Kulesi güzel bir bahar gününün sunduğu güneş ışıklarıyla oldukça aydınlıktı. Clint SHIELD'taydı, onun da olması gerektiği gibi.

Natasha Romanoff bir ajandı ve bir ajanın hayatında sürprizlere yer yoktu. Olamazdı.

Kaşlarını çatarak düşüncelerini yine sakin kıyılara çekmeye çalıştı. Aksi takdirde mantıklı hiçbir karar veremeyecekti ve şu an hiç olmadığı kadar mantığa ihtiyacı vardı.

Evet, Clint SHIELD'taydı, Thor... Asgard'dan dönmüş müydü?

Harika, mantıklı olmaya çalıştığı bu nadir zamanda da hafızasını kaybediyordu. Çünkü düşünceleri hep aynı noktaya kayıyordu.

Refleksle eli karnına gitmek istediğinde tırnaklarını avcuna geçirerek kendine engel oldu. Mantık. Mantığa ihtiyacı vardı, duygusallığa değil.

Bruce mantıklı bir adamdı örneğin. Yeşil bir canavara dönüşüyordu... Ama mantıklıydı. Hulk'ta bu mantığın zerresi olmasa da. Hayır, Hulk da mantıklıydı. Sadece basit mantıktan yanaydı.

Gözlerini açarak saçmalık dizesi düşüncelerine bir ara verdi. Karınca gibi gözüken insanları izlerken aklında yine istemediği bir görüntü belirdi.

Steve ona bakıyordu. Mavi gözleri şaşkınlıkla hafifçe açılmıştı ve ne diyeceğini bilemiyor gibiydi. Sonra mutlu oldu. Çok çok çok fazla mutlu…

Natasha onun mutlu olmasını seviyordu.

Natasha onu seviyordu.

Peki... Bu kadar seviyor muydu? Bunu sevgiyle iliştirmek normal miydi? Bundan emin değildi ama mantıkla hiç alakası yoktu. Bu resmen olayı dramatize etmenin ilk aşamasıydı.

Aşırı duygusallık... Hamile kadınlarda görünen bir şey-

Düşünce akışını kesmek için gözlerini sımsıkı yumdu ve Avustralya'da en büyük olayın kavga eden kangurular olduğunu düşündü.

Keseli kangurular. Yavruları bir solucan kadar doğardı ve keseye sürüklenerek girer, orada büyürlerdi.

Natasha başını önündeki cama gömmek istedi. En azından acıdan başka bir şey düşünmezdi.

Arkasını dönüp asansöre ilerlediğinde mutfaktan gelen koku sinir sistemini kilitledi. Kaşlarını çatarak burada yemek yapabilecek üç kişi -Steve, Bruce ve Clint- dışarıdayken bu güzel kokuyu kimin ortaya çıkardığını sorguladı.

Adımları oraya ilerlediğinde sorusu da cevaplanmış oldu. "Tony?" dedi sanki onun birini öldürdüğüne şahit olmuş gibi.

Yarı uykulu gözlerle ona baktı esmer adam. "Bu krep denen şeye tam olarak ne konuluyordu? Garip koktu... Bu beyaz şeyden mi?"

Garip kokmuyordu, harika kokuyordu. Natasha her şeyi boşverip ilerleyip masaya oturduğunda Tony ona garip bir bakış attı. "Bundan yiyecek misin yani?"

Unplanned | RomanogersHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin