-3-

21 3 0
                                    

Barın içerisine girdiğimizde bu sefer ismini bilmediğim masa olmadığından emin olduğum uzun ince bir şerit şeklindeki yere oturduk.

Mert barmere" Dört tane bira iki tanesi daha az olsun " dedi. Barmer biraları doldurup bize uzattı bu lokantada meyve suyu beklemekten çok ama çok daha kısaydı.

Birayı ilk içtiğimde boğazım bir değişik oldu sonra ikinci üçüncü adım derken bardak bitmiş ve ben durmadan kahkaha atıyordum. Nasıl oluyorda onlar üç bardak içmelerine rağmen sarhoş olmuyorlardı. Mert ve Kerem kollarımdan tutup beni bahçeye çıkardı Aybüke de sarhoştu fakat o yürüyebiliyor ve konuşabiliyordu. Ben ise kafamı bile taşıyamıyordum. Salak salak bağrıyor şarkı söylüyordum Mert de Kerem de ne kadar susturmayı denesede susmadım. Bir ara Mert' in "bir daha bira bile demiyeceğim" diye sızlandığını duydum. Benim bu geri zekalı saçma hallerim yüzünden erken döndük yurda fakat yine de kapılar kapanmıştı.

Camdan çıkmayı denedik fakat ben çok zor çıktım koridor boyu Mert' in eli ağazımdaydı çünkü en ufak bir seste hocalar çıkıp etrafa bakıyorlardı.

Odaya girdik Aybüke onlara gidin işareti yaptı. Tabiki gideceklerdi ne sanıyorlardı bizle beraber uyuyacaklarını mı neyse saçmalamıştım.

Sabah erkenden sirenler çalmaya başladı. Kahvaltıya indiğimizde Mertlerle beraber oturduk. Mertin arkadaşı :
-- Evet bahsettiğin gibi iyi kızmış. Dedi birisi. Ne demek istemişti anlamadım kahvaltı yaparken çenesi düşmüş gıyebet takımı gibi konuştular ama ben yemeğime odaklandım Aybüke ise arada bir sohbet ediyor sonra bana bakıp benimle aynı anda kahkaha atıyordu.

Yemeklerimizi bitirdikten sonra görevlilerden biri gelip:
-- Bu gün lunaparka gideceksiniz , biletler bizden. Dedi. Herkes mutluluk çılıkları atıyor çoğu tezevruat yapıyordu.

Hoca gruplar oluşturmamızı istedi. Biz de Aybüke ile gurup olduk.

Lunapara gittiğimizde gondola bindik daha sonra roket sonra sırasıyla adranelin max , balerin, sekolin , uçan halı , crazy dance ve jüpitere.

Jüpitere Keremlerle beraber binmiştik. Binmeden önce hava atan maçolar yerlerini korkak minik tavuklara bıraktılar ve inince tabiki eğelencesine bağırdılar - her erkek böyle der. Bir klişe daha-. Aslında bildiği bütün duaları okumuştu Mert.

Rokete ise bir kaç erkekle beraber binmiştik. Ama ağlayan onlar değil ben oldum.

Geri dönerken Mert ve gurubuyla havadan, sudan , taopraktan konuştuk. Yurda döndüğümüzde lunaparkın verdiği yorgunlukla uyuyakalmıştım. Bi anda biri kulağıma çığırdı. Geçiştirmeye çalıştım ama yine gitmedi. Gözlerimi yarım yamalak çapaklı çapaklı açtığımda Aybüke kafamda dikilmiş " Kanka kalk artık şimdi görevliler kızıcak" diye çemkirdi. Oflaya puflaya da olsa kalktım. Tatlış panduflarımı giydim ve test çözmeye başladım. Çünkü artık ders haftası başlamıştı. Burada bir hafta serbest bir hafta ders oluyordu.

Derslerden dolayı Kerem ve Mert' i göremiyordum. Ben de bu arada aynı sınıfta olduğumuz - Kerem ve Mert başka bir şubedeler. Yurtta ders bölümleri şubelere ayrılıyor- Enes ile tanıştım. Çok uzun boylu değildi, kumralla esmer arasıydı. İyi birisiydi -Gerçi ben Kerem ve Mert'e de iyi dedim ama onlar beni bara alıştırdı sağolsunlar-.

Test çözerken Aybüke teste odaklandığı ve dış dünyadan koptuğu için ben de Enes ile sohbet ediyordum. Arada bir görevliden susun uyarısı alsakta sohbete devam ettik. Buraya Marif kolejinden gelmiş ve dersleri çok ama çok iyiymiş.

Enes ve ben çok geride olduğumuzu far edince testlere geri döndük. Ne yapalım ot gibi durmadan test mi çözelim. Testleri bitirdiğimizde daha birçok kişi testini bitirmemiş çözüyordu herkes bunların bu kadar uyuşuk olmasından şikayetçiydi çünkü mürün verdiği boktan karara göre herkes testini bitirecek ve gurup öyle çıkacaktı. Biz de o ara Enesle beraber papaz kaçtı oynadık - telefondan tabiki hocaların izin vereceği yok karta(!) - . Çıkarken Enes:
-- Hoşçakal güzel kız diye seslendi. Ben de:
--Hoşçakal diye bağırdım daha sonra bir kolu omzumda hissettim ilk önce Aybüke sandım fakat sonrasında Mert olduğuna kesin olarak karar verdim.
Mert:
--Bu gün kaçamak yapıp bir kostüm partisine gidiyoruz ve sen de geliyorsun ve lütfen kıyafetlerini konbin tarzı olmayan birinden al. Dedi ve gitti.

Birkaç saat sonra telefonumu çıkartıp Mert' i aradım ve :
-- Sen parti konusunda ciddi misin ? Diye mesaj attım. Birkaç saniye somra telefonum mezdeke oynamaya başladı Mert mesaj göndermişti:
-- Evet ciddiyim.
--Ne biliyim her gün bir parti bir şey biraz garip geldi de
-- Buna alış güzelim şimdi sizin yanınıza geleceğiz kostüm almaya gidicez hazırlanın
--Tamam

Bir kaç dakika sonra kapı tıkladı. Kapıda tabikide Mert vardı. Açar açmaz:
--Kerem arabayı aldı aşağıda . dedi. Bi dakika diyip on beş dakikada hazırlandık. Daha sonra Mert:
--Senin şortu sırf bara giydiğini zannetmiştim.dedi. Suskunluğum asaletimdendir diyerek sustum arabada sadece Eminem şarkı söyledi biz dinledik.

Alış veriş merkezine vardığımızda direk alt kattaki kostüm mağzasına indik. Burayı ve insanları çok özlemiştim. Mağzaya girdiğizde Yasemin Hanımın boynuna sarıldım -eskiden tiyatroya gitiğim için ve aynızamanda annemin çok yakın arkadaşı olduğu için çok iyi tanıyorum- Kerem çok değişik bir bakış attıktan sonra onu Mert'i ve Aybükeyi tanıttım. Tanışma faslı bittikten sonra ben:
--Arkadaşlarıma yardım eder misin onlar daha yeni de.dedim. Ben ise burayı avcumun içi gibi biliyordum. Elime bir kedi kız bir de külkedisinin prensese dönüştüğündeki elbisesine benzer kabarık etekli bir elbise aldım ve vınnn kabine doğru uçtum.

İlk olarak kedi kostümünü denedim ve dışarı çıktım bu sefer Mert:
-- Bu yakışmış fakat çok seksi git çıkar şunu diye bağırdı. Evet bu sefer haklıydı. Zaten çok rahatsız ediciydi. Üstümden kostümü attım ve diğer pofuduk sindirellanın elbisesine benzeyen elbiseyi giydim. Bu benim aradığım elbiseydi kabinden Aybüke ile aynı anda çıkmıştık ve aynı anda " Kanka bunu almazsan gözlerim açık gider diye bağırdık bu bizim aramızda kalıplaşmış bir kelimeydi. Mert ve Kerem' den yarım yamalak bir izin aldıktan sonra - bakın artık alışkanlık oldu şunlardan izin almak- kasaya koşup kıyafetleri aldık.

Erkekler ise güzel bir takım aldılar. Ve alış veriş merkezinden çıktık. Aslında çıkmayacaktıl ama yurtta sayım yapılacakmış. Gerçekten çok boktan bir yurttayım ama tabi yönetim olarak ,yoksa bina güzel.

Yurda gittiğimizde bizi odalara kaptıp sayım yaptılar. Aynı zamanda oda araması. Sanırım erkeklerin bölümünde içki ,sigara gibi şeyler bulunmuş. Kulağıma gelince Kerem' i aradım ama onların odasından hiç bir şey çıkmamış bu iyi bir şey dimi.

Bu gün Kerem ve Mert' le hiç buluşmadık. Zaten onlar da inek hini test çözdüler. Bizde kızlarla pijamalarımızı giydik. Yatakları yere koyduk, şarkı açtık ve manyak gibi karoke partisi yaptık . Bununla kalmadı tabi yan taraf şilayet etmiş. Görevliler de gelip bizi öyle görünce mütüşmel bir şekilde patates yiyeceğimizi düşündüm ama uyarıp gittiler.

Bi de yan tarafı dövmeye gittik ama yan taraf boştu. Büyük ihtimalle bizi şikyet eden boklar tıkınmaya gitmişlerdi.

Bif anda telefonum tiyremeye başladı baktığımda Mert arıyordu:
--Akşam için hazır mısınız ?
--Evet hazırız. Yalnız biz oranın nerde olduğunu bilmiyoruz
-- Biz biliyoruz. Herneyse ben seni akşam içki yok diye uyaracaktım.
--Tamam çok saol beni koruduğun için.(Bunu dalga geçerek dedim tabikisi)
--Tabiki koruyacağım bir de bana ve Kerem' e bir teşekkür borçlusun.
-- Nedenmiş o
--Biz olmasak şimdi hamileydin.
-- çok saolun o zaman bay bay.
--Bay bay tatlı kız..

Onların bizi almasına iki saat vardı hemen hazırlanmaya başladım. İlk olarak elbisemi sonra ayakkalbılarımı giydim. Daha sonra saçımı yapmayı bitirip hafif bir makyaj yapıp aynadan kendime baktım. Gerçekten tam bir kül kedisiydim.

Aybüke de benimkine göre daha günlük pamuk prenses kostümünü giydi. Altına siyah ayakkabıler giyip , saçlarını yaptıktan sonra Keremler bizi almaya geldiler.

Devamı geliyor...

 YAZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin