Bazen düşünüyorum, hayatımdan bir günü çıkartma şansım olsa hangi gün olurdu diye...
Annemin sevgisizlik ile ilgisizlik ile şiddetle canımı acıttığı o günler mi? Yoksa dedemin cennete doğru yola çıkıp bana veda ettiği o gün mü? Yada üvey babamın tacizlerine dayanamayıp, evden kaçıp, babama gittiğimde "Ben burada sana bakamam kızım" deyip, beni bırakacak bir akraba ararken kapı kapı gezdiğimiz o gün mü? Yada... Daha tarifsiz bir dolu acı gün var hafızam da hangi birini unutayım ki...
Aslında bu sorunun cevabı seni ilk kez gördüğüm o an. Çünkü; senin bana kör, kalbimin sesine sağır kulakların tüm bu zamanlardan daha çok acıttı canımı.
Eğer yanımda olabilseydin şöyle bir yaslasaydım başımı omzuna hepsini unutabileceketim. Senin o güzel şefkatli koynunda huzurla uyuyacak, cennete uyanacaktım. Yanında tek bir saniye tüm dünyayı unutmaya yetecekti.
Senin yanında neyin kıymeti kalır ki seni sevmekten başka; bende seni alıp karşıma sevecektim işte...
Ellerini, gözlerini, saçlarını, dudaklarını, kalbini, hatta içini, ruhun derinliklerini en gizli yerlerini...
Şu hayatta en çok seni istedim seni sevdim. Ama işte en büyük hatayı da kendime mutlu olabilmek için bir şans vermeye karar verdiğim anda yaptım, tam o an kaybettim galiba seni . O gün birlikte olmamıza engel olan bir denizdi, "Derya'ydı." Bugün ise... Duymak istemiyorum artık imkansızı, acıtan, kavuran her seferinde sarsıp duran gerçekleri.
Asla! Asla kaybetmeyeceğim inancımı. Hayat bir gün mutlaka seni bana verecek. Sen şimdi bensiz bir dolu aşkı gez dolaş.Bir gün tüm engelleri yakıp yıkıp, tepe tepe, koşarak geleceğim sana.O zamana kadar tut madem kendini, teslim olma imkansız aşkımıza. Sevmiyor gibi, aklının bir köşesinde değilmişim gibi yaşa, nasılsa bir gün, seni koşulsuz sınırsız akıl almaz zamansız ve bir boşluk dolusu sevdiğime inandıracağım seni...