Lanetliler

533 13 4
                                    

 INTERNET SİTELERİNDE FACEBOOK SAYFALARINDA YAYINLANAN HİKÂYELERİ ÇALMA VE KENDİNİN YAZMIŞ GİBİ GÖSTEREREK YAYINLAMA TALEBİNDE BULUNANLARA ÖNEMLİ DUYURU...

5846 Sayılı FİKİR VE SANAT ESERLERİ KANUNU

Kanun Numarası: 5846

Kabul Tarihi: 5.12.1951

Yayımlandığı R.Gazete Tarihi: 13.12.1951 Sayı: 7981

Yayımlandığı Düstur: Tertip: 3 Cilt: 33 Sayfa: 49

BİRİNCİ BÖLÜM

Fikir ve Sanat Eserleri

A) Madde 1 - Bu Kanuna göre eser; sahibinin hususiyetini taşıyan ve aşağıdaki hükümler uyarınca ilim ve edebiyat, musiki, güzel sanatlar veya sinema eserleri sayılan her nevi fikir ve sanat mahsulüdür.

Fikir ve sanat eserlerinin imzasız paylaşımı ve ticari amaçlı kullanımı kanunen suçtur.

Eser sahipliği hakkında karineler:

Sahibinin adı belirtilen eserlerde, Madde 11 Yayımlanmış eser nüshalarında veya güzel sanat eserinin aslında, o eserin sahibi olarak adını veya bunun yerine tanınmış müstear adını kullanan kimse, aksi sabit oluncaya kadar o eserin sahibi sayılır.

YANİ KISACA HİKÂYE ÇALMAK DA BİR SUÇTUR VE BEN HİKÂYENİN BANA AİT OLDUĞUNU SADECE IP ADRESİM VE SAYFA SAHİBİ OLDUĞUM İÇİN KANITLAYABİLİRİM. BU YÜZDEN ŞİMDİDEN ÖYLE BİR ŞEY OLMAMASI İÇİN BUNU PAYLAŞTIM. İNTERNET ÜZERİNDE VE DİĞER FORUMLARDA HİKÂYEMİ ARATIP ÇALINTI DURUMUNU SÜREKLİ TAKİP EDİYORUM. BİLGİNİZE... 

Günümüz

  Sabah kahvaltısı için hazırlamaya başladığı omletin kokusu bütün mutfağı sarmıştı. Aslında pek iştahı yoktu ama arkadaşları için hazırlıyordu işte. Kokuyu duyup aşağıya tek tek inen 6 arkadaşına baktı, hepsi çok genç ve kuvvetli duruyordu ama emindi ki kendisi öyle durmuyordu. Yeterli beslenemediği halde bir hafta beklemişti. Beslenme zamanını iple çekiyordu. Ama Tanrım! O suçluluk yok mu? İnsanların canını vahşice almanın verdiği o his.


    Artemis 19.yüzyılda doğmuş biriydi. Kendisi soylu bir ailenin kızıydı.17 yaşlarında, babası gibi orduda olan yüksek rütbeli 7 askerin çocuklarıyla müthiş bir arkadaşlığı vardı.


   Çocukluktan beri beraber olmak, ailelerin birbirini tanıması ve elbette genç olmak bazı yasakları ihlal etmeleri için onlara cesaret veriyordu. ''Beraber yaparsak kızmazlar'' akıllarındaki bu düşünce ilerlemelerine yardımcı olurdu hep.


   Aralarında en geç doğan Katie'nin doğum günü bahanesiyle tekrar evden sıvışmıştı Artemis. Üç gün önce buldukları, daha doğrusu Arthur'un bulup onlara heyecanla anlattığı şu terk edilmiş köşke gideceklerdi.

27.04.1827 Ter Edilmiş Köşk

  ''Burada cadı olduğunu duydum'' dedi Katie ama Arthur gülmekle yetinmişti. ''Her zaman hayalet hikayeleri vardır. Ya da efsaneler. Merak etme, ben seni korurum.'' Ona takılmaktan geri kalmamıştı.
''Zaten bir şeye ciddi tepki verseydin ölürdün.'' Dedi Christian.   Ağır ağır yürürken ekledi.
''Ben seni korurum.'' Her zaman birbirlerine sataşırlardı.


   Konuşmadan sıkıldığını belli edercesine nefesini dışarıya verdi Olivia. İçerideki kasvetli hava yüzünden yeterince geriliyordu. Bu ufak atışmayı daha fazla kaldırabileceğini sanmıyordu. Bu nefesin susmaları için işaret olduğunu anlayan ikili sessiz kalmayı tercih etmişti. Koridorun sonundan gelen tıkırtıların da yardımı yok değildi.


  ''Sizde de...'' Yutkundu Artemis. ''Sizde de garip bir his var mı? Sanki...'' Sözü kesildi. Konuşmayı devralan, cümleyi bitiren kişi Dominic'ti. ''Biri varmış gibi. Yalnız değiliz.''

Günümüz


''Artemis ne zaman besleneceksin?'' Robert bu sorusuyla herkesi şoka uğratmıştı. Bilindik şeyleri sorması aptalca ve gereksizdi.


''
Ne demek ne zaman besleneceksin? Tabii ki pazar günü, daha önceki her hafta gibi.''
Dedi tek kaşını sorarcasına kaldırarak.


''
Onu biliyorum sadece çok yorgun gözüküyorsun, geçen haftaki 14 yüzünden mi? Doymadın değil mi?''
Evet manasında kafasını salladı. Nerden bilebilirdim ki? Çocuk çok büyük duruyordu. 14 yaş... Lanet olsun. O yaşta çocukların gece yarısından sonra sokaklarda olmaması gerekirdi. Hele kanında alkolle asla!. Ne yazık ki Artemis'in kurbanı olduğunda çok geçti. Katil gibi hissetmek yetmiyordu da şimdi çocuk katili oldum. Harika(!). Şeklinde geçirdi içinden. Düşünceleriyle daha fazla boğuşmak istemese bile bunu neden yapmak zorunda olduklarını hatırladı.

27.04.1827


   ''
Cadı olduğuna inanmamızı beklemiyorsun herhalde. Bütün cadılar öldürüldü. Hem de itinayla, yakılarak.
'' Camları kırık, tahta yerlerde sökük ve çürümüş alanları bulunan eski salonda Scarlet'in hırçın sesi yankılandı.


    Yalan söylüyordu, cadı olduğu her halinden belliydi. Sol elmacık kemiğindeki dövmesi, siyah saçları ve gözleri, beyaz teni... Her şey ortadaydı. Damarına basmasa daha iyi olacaktı belki. Aynı şekilde düşünen Christian konuşmaya son vermek adına ortaya atıldı.


''
Yeter bu kadar.'' Sakin olmaya çalışsa bile titreyen çenesi ve ağzından fazla hızlı çıkan sözcükler korktuğunu belli ediyordu. En azından konuşabilecek durumdaydı. Karşılarındaki kişiyi harekete geçiren bu sözcükler olmuştu. İçindeki barut varilini ateşleyen, patlamaya neden olan sözcükler.


   Düşünürdü Artemis, neden Yaratıcı onlara bu gücü verdi? Lanetleri ve o korkunç büyüleri yapmalarını sağlayan gücü. İnsanların canını alan ve ölümsüzlüğü veren... Ağlatan ve ızdırap çektiren bu gücü... Neden vermişti? Kendilerini mahveden bu gücü Tanrı cadılara niye bahşetmişti?



''
Kibir-Olivia, Açgözlülük-Arthur, Şehvet-Artemis, Kıskançlık-Katherine, Oburluk-Dominic, Öfke-Scarlet, Tembellik-Robert. Bir ipucu daha deliyi öldürün'' dedi ve karanlıkta kaybolup gitti o kadın.

Merhaba arkadaşlar umarım kurguyu beğenirsiniz :D Yazım yanlışı veya hatalarım varsa kusura bakmayın, nerede olduğunu söylerseniz düzeltebilirim.Lütfen oylarınızı ve yorumunuzu eksik etmeyin. Şimdiden teşekkürler.  Kendinize iyi bakın ^^

Lanetliler(Düzenlendi)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin