İHANET

25 6 0
                                    

YIL 1609 , YER FIRTINA OVALARI

 "Bunun olmasını ben istemedim! Daha kaç kere tekrar etmem gerekiyor ki? Ben, is-te-me-dim!"
Ellerini masaya vurdu ve sandalyesini gürültüyle itip ayağa kalktı. Bildiği gerçekleri nasıl saklayacağı konusunda tedirgindi. Titremesini saklaması gerekiyordu. Yapay siniriyle masaya vurunca tüm gümüş, ince işlemelerle son derece hoşnut bir zarifliğe sahip antika kadehler devrilmişti.

Baş köşede oturan iki kardeşden Alkan Krallığı komutanı aynı zamanda gelmiş geçmiş en öfkeli Kral olan kurt, dişlerini sıka sıka konuştu. Yalan söylediğini değişen ruhani renginden anlayabiliyordu. Ayrıca daha önemlisi kadehindeki dökülen şarabını içecekti!

"Zaten yaptığın terbiyesizlikleri her zaman görmezden geliyoruz! Artık fazla sınırını aşma! Şimdi şu masaya seni kimse zorlamadan kendi isteğinle otur, daha konuşmamız bitmedi." 

Sinirle güldü Evil. "Bana inanmıyor musunuz?"
Bir an durdu. Yaptığı ihanetin sebebi de bu değil miydi zaten? Hep en küçük, güçsüz ve kötü kendisi olmamış mıydı? Adı bile Evil'dı! Annesinin bir yer altı yaratıklarından olması onun lanetiydi. Sesini yükseltti. "Bana gerçekten inanmıyorsunuz!" Meşe ağacından yapılmış sandalyesine hırsla tekme attı. Karanlık oda, yeni doğan güneş ışığıyla aydınlanırken sandalyesi keskin parçalara ayrıldı.
Bu parçalardan biri de Edward'a doğru uçtu. Edward çok normal bir olaymış gibi hiç istifini bozmadı. Anlının tam ortasına doğru uçan sandalye parçasını havada yakaladı, yere attı ve boğazını temizledi. Eline girmiş kıymıkla kız gibi çığlık atmak istedi. Yapamadı. O bir Kraldı. Her zaman soğuk ve yıkılmaz bir kale gibi olmalıydı. Ona öğretilen de buydu.

Yedi kardeşin en büyüğü olan Mark nefesini dışarı verip baş muhafızına doğru döndü. Asker ufak baş hareketiyle anladığını belirttikten sonra Yedi Kral hariç herkesi dışarı çıkartmış en sonda kendisi çıkarak büyük demir kapıyı ardından kapattı. 

Serdem, kapanan kapıyla gülümsedi. Masadakileri şaşırtacak derecede sakin bir şekilde ayağa kalktı. Görüntüsü sonu olmayan bir uçurum kadar soğuk ve boşken içi, volkanlardan daha kaynar, fırtınalardan daha gürültülüydü.

Ağabeyi sandalyesini hafifçe geriye ittiği an nefesini tutan Luna"Serdem."dese de "Dur sana ikinci bir seçenek vereyim kardeşim, "dedi yavaşça. "Ya bu sandalyeye oturursun ya da  başkasının isteğiyle oturtturulursun. Zorla. Şiddetle. Öfkeyle."
Tanrı korusun ki bu gülümseme hiç hayra alemet değildi. Drake'in duvarlar üstüne üstüne gelmeye başlamıştı bile. Rahatsızca yerinden kıpırdandı ve yakasını eliyle çekiştirdi.

 Burası çok mu sıcak olmuştu ?

Dışarı çıkıp hava alması gerekiyordu.

Diğer kardeşlerin durumu Drake'den farklı değildi. Robert kaşlarını çatmış endişeyle kardeşlerini sırayla süzüyor ve hangisinin doğru hangisinin de yalan söylediğini anlamaya çalışıyordu. Auralarını görsede kime hak vereceğini bilmiyordu. Çünkü herkesin aurası şu an katran siyahıydı.
Söz diğer Kral'lara gelirse... Belki de hayatında ilk kez Edward korkmuştu. Çünkü bu iş yavaş yavaş ciddileşmeye başladı.
Lanet onları bulmuştu. Bir hortum edasıyla krallıkların ortasına düşmüş ve önüne çıkan her şeyi yok edecekti. Geçmişte verilen yeminden korktu. Bundan on yıl önce de şimdi de gördüğü rüyalardan korktu
Gelecekten korktu bu sefer de. Yaşanacaklardan korktu. Sonra da korkmaktan korktu.. Evet Edward kardeşler arasında kafası en karışık olandı.

Luna sıkıntıyla anlını kaşıdı. Masaya dökülmüş şarapa odaklanmış kimseyi dinleyemiyordu. Bir eli elbisesinin etekleri altında bacağına bağlı bıçağını severken boştaki eli stresten sallanıyordu. Bu durumu halkına nasıl açıklayacaktı , hiçbir  fikri yoktu.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 22, 2018 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Yeni Düzen. (YEDİ KRALLIK)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin