"Ne?! Burası mı?!"

11 2 0
                                    

Her sabah olduğu gibi bugünde kulağımı tırmalayan iğreti alarm sesiyle gözlerimi açmıştım güne yataktan biri beni sürüklüyormuşçasına başlarken dolabın önüne gelmiş ve üniformalarımı dolaptan çıkarmıştım üzerimdeki sıkıcı pembe pijamalardan kurtulduktan bir kaç dakika sonra uniformamı giyinmiş ve hazır bir şekilde odadan çıktım. Odamın kapısının önünde her sabah olduğu gibi Melek Teyze beni güler yüzle karşılamıştı o bu evin sahibiydi.. Ev çok büyük ve bir sürü odası olduğundan dolayı benim gibi gençlere odaları düşük bir miktara kiralıyordu. Aslında diğer odadaki kişilerle henüz tanışmamıştım. Genel anlamda asosyal ve umursamaz bir yapım olduğu için merak bile etmiyordum kimlerle aynı çatıda kaldığımı...

"Günaydın Aymira" demişti Melek Teyze yüzündeki gülümsemesi hâla tazeyken mırıldanıp bende samimi bir gülümse bırakmıştım yüzüme:

"Günaydın Melek Teyze" demiş ve sırt çantamı elimden omzuma geçirmiştim.

***

Okula vardığımda her zamanki enerji ve canlılığıyla üzerime doğru gelen en yakın arkadaşım Deniz heyecanlı bir şekilde kulağıma eğilmiş ve fısıldamıştı:

"Bugün itiraf ediyorum!"

Olduğum yerde dona kalarak:

"NE?! Kahraman'a mı?"

Kıkırdamış ve koluma daha çok sarılmıştı Deniz'in bu kızsı tavırları onu sevimli yapan başka bir özelliğiydi..

"Evet" diye mırıldanıp derin bir nefes aldıktan sonra bende iç geçirmiştim.

"Hadi sınıfa gidelim." Hareket etmek üzere yerimden doğrulduğumda beni omuzumdan kavramıştı.

"Hayır burada itiraf edeceğim!"

Yüzümde şaşkın bir ifade oluşmuştu:

"Ne saçmalıyorsun Deniz?"

Tam o sırada diğer bir yakın arkadaşım olan Ceylin adeta Deniz'e komut veriyormuş gibi arkasından bağırmıştı:

"Deniz! Kahraman geliyor!"

Şaşkınlıkla onları izlerken acaba diyordum bu sahneyi hangi filmden çalmışlardı derin bir iç çekerek kenara geçmiştim. Kahraman, okulun yakışıklısı ve en popüler olanıydı hızlı adımlarla bahçeden geçen Kahraman'ın arkasında beliren Deniz ellerini göğsünde birleştirmiş ve heyecanı ses tonuna vurmuş bir şekilde bağırmıştı:

"Kahraman!"

Kahraman sesin geldiği yöne doğru kafasını çevirmişti Deniz o esnada çocuğun yüzüne yapıştırmıştı kelimeleri tek tek:

"Senden hoşlanıyorum!"

Olduğu yerde kalan okuldaki öğrenciler artı ben sanki canlı sinema izliyormuşuz gibi yutkunmuş ve gözlerimizi Kahraman'a çevirmiştik, fakat Kahraman soğukkanlılığından hiç ödün vermemiş umursamaz bir tavır takınmıştı.

"İlgilenmiyorum." Diye mırıldar mırıldamaz hızlı adımlarla yürümeye devam etmişti. Deniz olduğu yerde kalakalmış doğal olarak Ceylin ve ben sinirlenmiştik. Hızlı adımlarla Deniz'in yanına gelip sırtını okşamaya başlamıştım:

"İyi misin?"  Dememle Deniz'in bana doğru dönüp sarılması bir olmuştu. Bir anda gelen hıçkırık sesi ile Deniz'in ağladığını farketmiştim yumruğumu sıkıp içimden bu gerizekalıya haddini bildirmem gerektiğini düşünüyordum.
***

Koridorda bir kaç kişiye sorup Kahraman'ın kütüphanede olduğunu öğrenerek hızlı adımlarla kütüphaneye ilerlemiştim. Deniz'i teselli etmem tam olarak 2 saatimi almış ve onun gözyaşlarını gördükçe Kahraman'a olan sinirim daha çok kabarmıştı. Kütüphanenin kapısını açtığımda sadece Kahraman'ın ve görevlinin kütüphanede olduğunu gördüm sert ve sağlam adımlarla Kahraman'ın yanına gelmiş ve tam önünde durmuştum gözlerimi gözlerine dikerek sinirli bir ses tonuyla:

"Deniz'den özür dileyeceksin."  Dedim.

O sırada yüzünde oluşan yarım ağız sırıtışı daha çok sinirlenmeme sebep olmuş ve yumruklarımı sıkmaya başlamıştım ki ani bir hareketle irkildim Kahraman beni belimden kavramış ve kendine doğru çekmişti nefesimin kesildiğini hissediyordum yavaşça kulağıma doğru eğilmişti ve fısıldayarak:

"Hadi ama...Sende benden hoşlanıyorsun." Dedi ukala ve kendinden emin bir sesle.

Dudaklarımın arasından çıkan üç harf kendime gelmemi sağlamıştı.

"Hah!"

Omuzlarından tutup onu sertçe ittirmemle beraber yere kapandı ve elleriyle bacağını tutmaya başlamıştı. Donakalmış bir vaziyette ona bakarken nasıl bu kadar kolay düşebildiğini düşünüyordum.

"Ah!" Çok fazla ağrısı varmış gibi gözlerini sıkıca kapatmış bir şekilde inlemişti. "Sanırım bacağım kırıldı."

Olduğum yerden ona doğru eğildim.
"Ne? İyi misin?"

Kapalı olan gözlerini açmış ve yüzümü incelemeye başlamıştı gözlerini sabitlediğinde:

"Bana yardım etmek zorundasın." Dedi .

Dediğinin haklı olduğunu düşündüm sonuçta yaralanmasına ben sebep olmuştum. Kolundan tutup ayağa kalkmasında yardımcı oldum...

***

Tanrım... Nerden bilebilirdim yardımcı olmaktan kastının evine kadar götürecek olmam olduğunu. Omzunun altından yüzüne doğru başımı kaldırmıştım:

"Artık ben gideyim." Geçiştiriyormuşçasına kolundan çıkmıştım ki...

"Bunu bana senin yaptığını herkese söylerim." Demesi bir olmuştu.

Koluna tekrar girdim. Aptal Deniz ya tam bir aptaldı.. Öyle itiraf etmek zorunda mıydı sanki? Her neyse dedim içimden Deniz'i daha sonra bunun için azarlayacaktım zaten.

"Geldik!" sesi ile irkilmiştim ve gözlerimi etrafta gezdirdim.

"Neresi?" diye sorduğumda karşıdaki evi parmağıyla işaret etmişti gözlerimi o tarafa doğru çevirdiğimde bir şaşırma refleksi olarak bağırmıştım.

"NE?! BURASI MI?!" kolundan çıkıp karşısına dikilmiştim. "Ama burası benim kaldığım yer."

Evet  arkadaşlar, birinci bölümün sonu. Biliyorum çok kısa fakat bu benim ilk çalışmam anlayışla karşılayacağınızı umuyorum. Yorumlarınızı ve desteğinizi esirgemeyin lütfen!

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Apr 17, 2017 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Seni Tekrar Görebilecek Miyim?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin