İskoçya,Kış
Sabaha kadar düşünmekten uyuyamayan Bella , gün aydınlanmya başladığında uyuyakalmıştı.Uyandığındaysa öğle olmak üzereydi.Aceleye yataktan fırladı hemen kapıyı açıp kolidorda ilerlerken kendine küfretmekle mesguldü. Ablasının odasının önüne geldiğinde bir an içeri girmekten vazgeçip doğruca babasının odasına yöneldi.Mektubu göndermiş olamazdı. Çünkü hala avucunda buruşmuş bir vazıyette de olsa duruyordu. Bunun rahatlığıyla babasının odasına hışımla dalıverdi. İçeriye girdiğinde babası masanın üzerindeki bir kagidı mühürlemekle mesguldü. Bella yı görünce bir tepki göstermemişti .Demek oluyor ki olanlar çoktan Anabelle anlatılmışdı.Adam kızının elindeki kağıdı görünce sinirle ayağa kalkıp:
"Odama benden izin almadan girmeye nasıl cüret edersin"
"Sen Anabelle sormadan onun nişanını bozmaya nasıl cüret edersin baba!"
"Bu kararı vermek zorundaydım. Kralıma ve onun emrine nasıl karşı gelebilirim. Anabelden başka evlendirebileceğim bir kızım yok. Marry ve Kate henüz küçükler, seni düşünemiyorum bile.Sen onlara hakaret etmenin en kestirme yolusun. Ne yalan söyleyeyim kralın emri olmasaydı o ingilizlere hakaret etmeyi tüm kalbimle isterdim"
"Kralın emri olmasaydı sırf hakaret etmek için beni o ingilzlere verebilirmiydin baba! "
"Beni tamamen yanlış anladın Bella."
"Sanırım seni hiç bu kadar iyi anlamamıştım baba"
Bella sinirin tüm vücudunu ele geçirdiğini hissedebiliyordu.Çünkü az önce kendisinin babası için bir utanç kaynağı olduğunu ablasınınsa acımadan feda edebilecek kadar değerli olduğunu öğrenmişdi.
"Anabel i onlara verdiğinde de o zarif adamlardan bir tebrikde duyacağını hiç sanmıyorum baba"
Bella babasının odasından hızlıca çıkıp ablasının odasına koşdu,kapının önüne geldiğinde Kate odadan çıkıyordu.içeri girmek isteyen Bellayı durdurup:
"Henüz yeni uykuya daldı.İzin ver uyusun ağlamaktan yorgun düştü. Seni babamın odasına girerken gördüm Bella. Onu ikna etmeye çalıştın değilmi? herkez kararından vazgeçirmeye çalıştı ama babam kimseyi dinlemyor. Anabel i onlara gerçekten verecek.Ne yapacağız"
Küçük kız öyle üzgündü ki Bella çaresiz geri döndü. kaleden dısarı çıkıp ahırlara yöneldi. Atıyla biraz gezinti kafasını toplamasına yardımcı olabilirdi. Ahıra geldığınde Marry i otların üzerine kapanmış ağlarken buldu. Ablasını gören küçük kız kosup boynuna sarıldı.
"Anabel i babam ingilizlere verecekmiş Bella. Neden? Onu sevmiyormu? Öyle üzüldü ki, üzüntüden hasta oldu bayıldı Bella. Keşke büyük bir kız olsaydım. O zaman Anabell i kurtarabilirdim. Kendimi onun için feda ederdim.Kesinlikle bunu yapabilirdim"
"Eminim bunu yapabilirdin. Hadi ağlama bu şekilde ağlamaya devam edersen Anabelle yardımcı olamazsın. Hem o seni bu şekilde görse daha çok üzülür.Hadi elini yüzünü yıka gidip."
Küçük kız başını sallayıp avluya doğru koşuverdi. Bella ise atını hazırlayıp ahırdan dısarı çıkmışdı kı küçük Marry hemen yanına beliriverdi
" Sen haklıydın Bella. Biz babamın menfaatleri için evliliğe zorlanıyormuşuz. Anabell yanıldı sen doğruyu söyleyen olduğuna göre onu nasıl kurtaracağımıza biliyorsun değilmi?"
"Elimden geleni yapacağım Marry"
Genç kız atını kalenin dışına doğru hışımla sürdü...
Bella gidebildiği kadar uzakta olduğuna ikna olduğunda atından inip göl kenarındaki bir taşın üzerine oturdu.Neden ablası aşık olmuşdu ki. Eğer o adama aşık olmasaydı bu olay bu kadar kötü olmayacaktı onun için belkide. Ablasının geçen akşam ki yüzü gözünün önüne geldi.Genç kız kendinden utandı.Bu olanlarda kendisininde payı vardı.Babası kendısını evlenebilcek bır kız olarak görmediği için Anabell in nişanı bozuluyordu .Eğer Bella ablası gibi olmayı reddetmeseydi evlenme sırası kendisindeydi.Bunu ablasına yaşatmayacaktı. Hemen atına atlayıp kaleye doğru hızlıca sürdü kararını vermişdi. Marry küçük bir kız olmasına rağmen kendini feda etmeyi düşünüyorsa Bella nın kendisini feda etmesinde ne sakınca vardı. Bir erkeğe aşık olabileceğinin düşüncesine bile aldırmıyorken saçma bir evliliğe neden aldırmak zorunda kalmalıydı ki. Bugün değilse yarın babasının manfaati için tanımadığı bir adamla evlenecekdi zaten .Ama Anabel in mutlu olma şansı fazlasıyla var gibiydi
................................................................................................................................................................
Bella kaleye döndüğünde kaleden bir habercinin ayrıldığını gördü hemen önünü kesip elinden mektubu aldı. Babasını avluda yakalayan genç kız acaleyle " beni ver " dedi nefes nefese
" Saçmalama Bella nişanı bozma kararımı açıklayan mektubu göderdim bile. Ayrıca dediğim gibi sen olmazsın kralımı mahçup edemem. Anabell bu duruma alışacaktır."
Bella az önce haberciden aldığı mektubu elinde iyice buruştup küçülterek babasından sakladı.Onu ikna edemeyeceğini anlamıştı. Genç kız başını sallayıp odasına çıktı. Babasını ikna edemiyorsa onu mecbur bırakmaktan başka çaresi kalmamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kızıl Leydi
Ficción históricaKralın emriyle evlenmek zorunda kalan iki genç... Toprak sahipleri arasındaki mücadele... Mecburi görevler... Bakalım Arthurt bir dük olmanın sorumluluklarını yerine getirebilecek mi? Vahşi iskoç gelinimiz Bella bir leydi olabilecek mi?