Ne kadarda klasik kasabaya yeni taşınan bir çocuk ve okulun ilk günü. Bisikletime atlayıp okul yolunu tuttum. Sanırım geç kalacaktım. Hızla giderken yüzüme çarpan rüzgardan gözümü açamıyorum. O sırada kendimi boşlukta hissettim. Sonrada bir acı ve ağrı. O anda avazım çıktığı kadar bağırma isteği yankılandı içimde. Hafif yumuşak bir erkek sesi kulağıma ninni gibi yayıldı. İçim kıpırtı ve huzurla doldu. Gözlerimi açınca karşımda kumral, ela gözlü, açık tenli ve büyük ihtimalle benle yaşıt bir erkek vardır. Yüzünde çok hoş bir gülümseme vardı. Kalbim hızla çarpmaya başladı. Elimden tuttu ve kalkmama yardım etti. O sırada kolundaki saati gördü ve yüzündeki o tatlı gülümseme yok oldu. Hızlıca bisiklete bindi ve hızlıca ayrıldı.
Arkasından " hey ismin ne? " diye bağırdım ama cevap vermedi. O sıra okulda geç kaldığımı hatırladım ve hızlıca yola koyuldum. Derse 10 dk geç kalmıştım ama hoca daha gelmemişti bu yüzden bir sorun olmadı. Dersler sıkıcıydı ve bir türlü o tatlı gülümsemeyi aklımdan çıkaramıyordum. Okul nasıl olduysa çabucak bitmişti. Hızlıca eve gittim ve yolda biraz o tatlı gülümsemeyi bekledim.
Eve vardığımda annem mutfak penceresinden bana " Chase hadi hızlıca yemeğe gel." diye bağırdı.
Hızlıca üstümü değiştirdim ve hemen yemeğe geçtik. Yemek hoş sohbetlerle geçti. Yemek bitiminde odama çıktım ve ders çalışmaya çalıştım ama o tatlı gülümsemeyi unutamadığım için kendimi derse veremiyordum. Bende kitabımı aldım ve okumak için balkondaki sandalyeye oturdum. Aklımda hala o tatlı gülümseme vardı ama neyse ki bu kitap düşündüğüm her şeyi aklımdan silip süpürürdü. Kitapta fantastik bir macera içinde yaşanan aşk hikayesi anlatılıyordu. Tek fark aşkı yaşayan kişiler erkekti yani eşcinsellerdi ve bu kitap onlarında normal bir insan olduğunu anlamamı ve onları kabullenmemi sağladı. Kitabı okudukça o tatlı gülümseme aklıma daha çok geldi. En sonunda uyumaya karar verdim. Yatağıma geçerken arkamdan gelen bir hırlama sesi geldi. Arkama döndüm ama hiç bir şey göremedim.
Yüksek bir hırlama sesi ile gözlerimi açtım. Etraf karanlıktı ve her yanda masmavi gözler vardı. Hepside bana bakıyordu.
Gözlerin olduğu taraftan "Chase bize gel. Bizi kurtar, dünyayı kurtar, evreni kurtar." diye bir ses ard arda tekrar etti. O tarafa doğru " sizde kimsiniz? " diye bağırmamla gözlerimin kararması bir oldu.
Gözlerimi tekrar açınca odamda olduğumu ve saatin 7:30 olduğunu gördüm okula geç kalmıştım hızlıca hazırlandım çantamı aldım ve hemen bisikletime bindim. Hızlıca okul yoluna girdim. Yine hızla giderken yüzüme çarpan rüzgardan gözümü açamıyordum. Ve yine kendimi boşlukta hissettim sonra bir acı ve ağrı. Hemen kalktım ve neye çarptığıma baktım. Çarptığım şey bir bisikletti. Dur biraz o bisikleti tanıyordum. Bu dün bana çarpan bisikletti. Etrafıma bakınca yokuşta ki ağaç dallarına takılan kıyafet parçalarını gördüm. Koşarak aşağı indim. Aşağıda onu aradım.
Biraz ilerilere gidince " hey orda kimse varmı. " diye bağırdım ama cevap alamadım. İlerideki su kenarının orda yerde yatan birini gördüm. Koşarak yanına gittim. Ve tahmin ettiğim gibi orada yatan kişi o tatlı gülümsemenin sahibiydi. Hemen onu uyandırmaya çalıştım. Tokatladım yüzüne su çarptım ama nafile bir hareketlenme bile olmadı. O sırada ileriden bir hırlama sesi geldi. Oraya baktığımda bir kurtun koşarak bize doğru geldiğini gördüm. Onu hemen omzuma alıp kaçmaya başladım. Yolda bulduğum bir sopayı alarak yola devam ettim. En sonunda yokuşa vardım ama çıkamadan kurt arkama geldi. Hemen onu yere yatırıp sopayı ona doğru savurmaya başladım. Ama aynı zamanda da sopanın kurta değmemisi için elimden geleni yaptım. Kurttan kurtulmak için sopayı yavaşça iki kulağı arasına indirdim. Neyse ki işe yaramıştı. Kurt arkasına bakmadan çekip gitti.
Hemen yere oturup onu uyandırmaya çalıştım. Bir kaç tokattan sonra uyandı. Uyandıktan sonra ona " hey bir şeyin yok dimi? " diye sordum. Kafasını kaldırdı ve bana teşekkür etti.
" Merhaba benim adım Chase. Senin adın ne? " diye sordum. Gülümsedi ve bana " tanıştığıma memnun oldum Chase. Benim adım Riley. Dün sana çarptığım için üzgünüm, okula geç kalmıştım da. " derken yine yüzündeki gülümseme kayboldu ve yerdeki sopayı alırken beni yana itti. Arkamı dönünce deminki kurtu gördüm. Sopayı iki yana savurmaya çalışırken acı ile inledi. Onun bu inleyişi beni harekete geçirdi. Yerden başka bir sopa bularak onu korumak için atıldım. Ama o sırada yokuşun üst tarafından başka bir kurt üstüme atladı. Yere düştüm. Riley kurtu üstümden aldıktan sonra sırt sırta verip kurtları savurmaya çalıştık. Kurtların arkasından iki kurt daha çıktı. Kurtların hepsi birden bizi ittirdi. O şiddetle ikimizde arkadaki kayaya çarptık. Kayadan düşen iki parça yerde parlamaya başladı. Taşlardan üstümüze bir güç akışı gerçekleşti o sırada ortaya çıkan ışıktan korkan kurtlar kaçışmaya başladı. Taşları yerden alınca parlaklıkları söndü. Bizde onları cebimize koyup yola koyulduk. O sırada ikimizde okula geç kaldığımızı hatırladık ve hemen bisikletlere atlayıp okula gittik.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PANTER BİRLİĞİ
FantasíaGüçlerini panterin kadim ruhundan alan dört gencin, panterin ruhuyla birlikte dünyayı ele geçirmeye çalışan kötülüğe karşı olan savaşına sizde katılın.