Süpriz (birinci Bölüm)

28 2 5
                                    

Çalar saatin ürpertici sesiyle irkildim. Yatağa yarım bir şekilde oturdum. ve her zaman olduğu gibi telefonumu kontrol ettim. Beş cevapsız arama.. Bu kadar kim aramiş olabilirdi beni diye düşündüm. Pınar aramıştı. Ondan başkası olamazdi zaten. Onu aramaya koyuldum:

- Alo Pınar. Diyerek ayağa kalktım.

- Sanada Günaydın tatlım. Biraz gezelim mi diye soracaktım ama sen pek havanda değilsin sanki. Dedi. Ben ise önce ne diyeceğimi bilemesemde bir yandan hazırlanmaya başlarken cevap verdim. 

- Yeni uyandim. Şimdi hazırlanıyorum. Kafede buluşuruz. Dedim. Aklıma ilk gelen şey buydu. Pınar cok hareketli cok renkliydi. Ona yetişmekte güçlük çekiyordum. Neyse dedim içimden. Beyaz gömlek ve kot daha sıradan olamazdım. Saçlarımı da omuzlarima salınca tam olmuştum. Kapıyı çekip çıktım. Dışarıda saatlerce taksi bekleyeceğim korkusuyla bir metrobüse bindim. Yaklaşık onbeş dakika sonra indim. Bu sefer yürümeye başladım. Bayağı bir yurudukten sonra biraz sola kaysam iyi olacak diye düşündüm. Hafif yola doğru kaydim. Ne olacaksa o zaman oldu zaten hızla geçen bir araba vücudumun sol kısmına çarptı. Yolun diğer tarafına yuvarlandim. Araba arkasına bakmadan gitti. Herkes etrafıma toplanmıştı. Ben ise daha olayın şokunu üzerinden atamamıştım. Yerdeydim ve bacagim ağrıyordu. Bir adam geldi. Kalabalığı geri çekip doktor olduğunu söyledi.  Doktor tipi yoktu aslında. Dağınık saçları, mavi gözleri ve spor üstleri vardı. Yanıma yaklaştı.  Elimden tuttu kaldırdı. "Bir şeyin var mi?"dedi. Adamın yüzüne baktım. Iyi bir tebessüm beklerdim. Ama o ciddi bakislariyla sorusunu tekrarladı. "Bir şeyin var mı?" Bacağımin ağrısı geçti birden. Hayır dedim. Sonra etrafımdaki insanlara dönerek:

- Plakayı alan var mı? Diye sordum. Fakat cevap alamadim. Insanlar teker teker gittiler. Adama dönüp:

- Hey doktor sende gidebilirsin. Başımın çaresine bakicam artık dedim. Adam bana yaklasti ve:

- Bana doktor demeyi kes. Ben doktor değilim. Sadece sana çarpanlar tanıdıkti. Onlari korudum. Dedi fisiltiyla. Ben ise sasirmadim. Belliydi zaten. Bende fisiltiyla:

- Pekala. Sana ne diyeyim. Yalancı olur mu ? Dedim ve  kötü kız bakışını attim. O buna alinmis olacakki kaslarini çatarak:

- Bana bir şey demene gerek yok. Bu söylediğim de aramizda. Yani bir sır.. tamam mı?? Birde bu sır karşılığında sana bir şey vereceğim istersen. Dedi. Durakladi ve devam etti. Ben hep buralardayım. Istediginde gelirsin sorarsin. Uzay nerde? Diye söylerler. Her türlü iş yapilir para konusunda dedi. Ve güldü

Bende ismimi soyledim. Bu sefer yuksek bir sesle:

- Bende Melodi. Dedim ve sanki Çoktandır arkadasmis gibi vedalastik. Bir daha görüşmek üzere....


KazaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin