Kapıyı açıp eve girdiğimde ilk gözüme çarpan muhteşem sofra oldu. İki gündür midem bayram etmişti. Biricik arkadaşlarım Burcu ve Çiğdemin kahkağası içeriye girmemle kesildi. Spor ayakkabılarımı ayakkabılığa yerleştirdikten sonra elimi yıkayıp sofraya oturdum.
Burcu ve Çiğdem de bana eşlik ettiler. Kızlar önce birbirlerine sonra da bana baktılar. Ne olduğunu merak ettikleri çok belliydi. Ama şu an tek düşündüğüm karnımı doyurmaktı.En son Burcu dayanamadı: "ee noldu konuştun mu" dedi.
Hayret şaşırttılar beni. çok bile dayanmışlardı. Ben kapıda anlattırırlar diye düşünmüştüm. Ağzımdaki lokmayı yutarak
"aslına bakarsan ondan çok Tolga ile konuştum" dedim ve ağzıma kocaman bir köfte attım. "Nasıl yani sen Tolga'nın yanına mı gittin" diye sordu Çiğdem. İkisi de yemek yemeyi bırakıp pür dikkat beni dinliyorlardı. Meraklı bakışlarını üzerimden çekmiyorlardı. 'Hayır' manasında kafamı salladım. Çayımdan bir yudum içerken ikisi de aynı anda"bırak dıkınmayı da anlat meraktan çatlıyoruz burada" diye bağırdılar. Gülmemek elde değildi. 'Pes ettim' dercesine elimi kaldırdım "işte gittim önce saçmaldım. Sonra eliyle dudağımı kaptıp beni susturdu. Ama konuşmaya devam ettim. Tolga geldi, bizle dalga geçti. Konuştuk. Caner bizi bırakıp gitti. İsmimi ikisi de biliyorlar. İşte biz Tolga ile bankta konuştuk. Arkadaş olduk. Bu günlük bu kadar". "Bide hani hiçbir kızla konuşmazdı? Benimle ilk günde konuştu?"
Çiğdemin gülmemek için gösterdiği çabayı sinirle izliyordum. "kanka konuşmaz derken onu kasdetmedik ya. Sen saf mısın, salak mı? Hani çıkmaz manasında..."
Bu sefer ben gülmeye başladım. "ya biliyorsunuz ben bu okula geleli henüz 1 sene oldu.Hatta ben Caner'i hiç tanımıyordum bile. Bana biraz onunla ilgili bilgi verin. Mesela nelerden sinir olur?biraz yardımcı olun da iddiayı kazanayım".
Sanırım nefes almadan konuşmuştum. Artık kendime hatırlatma yapmlayım nefes al diye yoksa bir gün konuşurken nefes almayı unutup diyer tarafa gidicem. İlk bilgiyi Burcu verdi:" ya bak ben tanımıyorum ama söylentilere göre çok uyanıkmış. Kızlara güvenmezmiş. sonra nerde kavga ordaymış. " Çiğdem devam ettirdi :"kanka gizemli felan diyorlar, ailesi ile ilgili kimse birşey bilmiyormuş. En yakın arkadaşlarından biri Tolgaymış. Benden de bu kadar artık hepsini birleştir yani". Hmm bunlar iyi sonuçlar da .... Ya ben bu çocuğu çok merak ettim. Yaşam tarzını felan. İlk önce Tolgaya güven vermeliyim. En yakın arkadaşıymış. Bana yardım eder. Bu iş çok eğlenceli olacak. Boş boş durmaktansa iyidir bu ya. Evet .
****
Sabah erken uyanmıştım. Kızlar daha uyuyorlardı. Sanırım yemek yapma sırası bende idi. Elimi yüzümü yıkayıp mutfağa girdim. Patateslerin kızarmasını beklerken telefonumu elime aldım. Öyle gezinmeye başladım. 'Alsancak Kolej Lisesi itiraf' sayfasını gördüm. Daha önce bakmamıştım. İsimler gizli fakat birbirinden farklı itiraflar vardı. Caner'in ismine de vardı. Ama orası biraz karışıktı. Yani ismin üzerine tıkladığımda açılmadı ne yalan söyleyim nasıl yapacağımı bilemediğimden çıktım. Patatesler kızarmıştı. Omletimizi de hazırladıktan sonra servis yapmaya başlamıştım ki tıkırtılar gelmeye başladı. Sanırım kızlar uyanmıştı. Dolaptan kahvaltılıkları çıkardıktan sonra kızlar da gelmişlerdi.
odama çıktık. Eskimsi olan kot yüksekbel pantılonumu üzerine belden siyah tişörtümü giydikten sonra üzerime siyah-kırmızı gömleğimi de giydim. Tamam çok şık olmamıştım ama çok tatlı olmuştum. Kızlar da kafasına göre takılırken tel tokayla tutturduğum saçımı açtım. Uzun sarı saçlarımı hafif kıvrıştırdıktan sonra omzuma doğru bıraktım. Dudağıma parlatıcı sürdükten sonra gözüme göz kalemi sürdüm ve kirpiklerimi dolgunlaştırdım. Makyaj yok gibi duruyordu yüzümde. Saten izlerle dolu suratım yoktu ve az makyajla yüzüm daha da ortaya çıkıyordu. Ayakkabı olarak topuklu giymek isterdim ama rahat edemezdim. Ama boyum çok kısa oluyor ya. Satan Ömer de sürekli "cüce" deyip duruyorlardı.Spor ayakkabı tercihimdir yinede ya.
*****
Okula vardığımda gözlerim Caner'i aradı. Ama etrafta görünmüyordu. Fakat tolga her zamanki oturduğu bankta oturuyordu. Yanına gidip"oturabilir miyim?" dedim. Yanını gösterdi.Hemen oturdum, biraz sohbet ettik. Sonra "şey,Caner bu gün gelmedi mi? Etrafta göremedim de..." dedim cılız sesimle. Gülmeye başladı. Bu da gülmekten sayılırsa. Yumruk yaptığım elimi omzuna geçirip "komik mi?" diye bağırdım. "Çakma sarı bu lafı öğrenmek için mi geldin buraya? Eğer direk sorsaydın zaman kaybetmezdin"deyip tkrar gülmeye başladı. Gözümü devirdim "saçmalama senin yanına tabiki onun için gelmedim. Aklıma geldi biran onun için sordum yanlış anlayacak bir şey yok" diye durumu toparlamaya çalışsam da inanmadığı kahkağasından belliydi. Keşke direk sormasaydım da önce konu açsaydım. Akşam bunun için kendime ayrı yetten kızacağım. Tolga tekar "tabi canım " dedi.
. "Geliyor seninki"deyince kafamı başıyla işaret ettiği yere çevirdim. Ohaa! o buraya mı geliyordu ya? Cidden buraya geliyordu. Aboooo! şimdi ben ne yapacaktım. konuşma mı başlatsam. Saçma fikir. Ben ne yapacağımı düşünürken çoktan yanımıza oturmuştu bile. Tolga ile tokalşırken bana göz kırpmakla yetindi. Öyle üçümüz sohbet etmeye başladık. Tolga' ben kantine ineceğim birşey isteyen var mı' diye sorunca ikimizde kibarca reddettik. Aman allahım baş başa kalmıştık. Bu benim için bir fırsattı. Ama ne konuşacaktım. Tam ağzımı açmıştım ki
"sakın konuşma geveze" dedi.
Ayağını banktan çekerken "ne yani gidiyor musun?" dedim sesimin titrek çıkmamasını umarak.Ben bunu sözümü söyleyene kadar 3 adım atmıştı bile. "Tabi ki seninle sohbet etmemi düşünüyorsun"dedi tek kaşını kaldırarak.
Bu sözü biraz incitmişti. Üzülmüştüm. 'Ayhh! ne üzülmesi ya' diye kendime kızmaya başladım. Caner ise yürümeye devam etmeye başlamıştı. Ayağa kalkıp onun peşinden gidecektim tabiki. Buna ne kadar yüzsüzlük denirse o kadar yüzsüzdüm. Ona doğru koşar adımlarla gittiğimi fark edince arkasını döndü, bana bakıyordu. Heyecanlanmıştım. Tam yanına vardım ki kahrolası taşa takıldım. Vee...
Caner'in üzerine yapıştım. Yani bilerek yapmadım ama kalbim yerinden fırlayacak gibiydi. Düşmeyeyim diye dirseklerimden sımsıkı tutmuştu. Aramızda sanırım fazla boy farkı vardı. Kafamı kaldırıp ona bakmaktan boynum tutulmuştu. Sanırım onun da eğilmekten boynu tutulmuştu. Bir gözlerime bir de dudaklarıma baktı. Yavaşca kurumuş dudaklarını ıslattı. Etrafımıza okulun meraklıları toplanmıştı ama onları çok geç fark ettim. Sanırım Caner'de geç fark etti ve farkına varınca beni dirseklerimden ittirdi. O kadar ani yapmıştı ki yere düştüm. Popom kırılmış olabilirdi. "ohaa ayı! madem düşürecektin. O zaman ilk başta niye kurtardın bıraksaydın da o zaman düşseydim" diye haykırdım arkasından." Ayı ya, hemde kutup ayısı hiç insan görmemiş gibi davranıyo" diye mırıldanmadan edemedim. Herkes dağılmaya başladı bile.sadece bizim sınıftaki kızlar kaldı. Ezgi usulca beni kaldırırken "helal kız sana her ne kadar yere düşürsede romantiktiniz. Hadi bakalım işin zor ama hayırlısı".
****
Son derslere de girmemişti. Kaçtı tabi. Vay canına onun yanındayken kalbim nasıl da hızlı çarpmıştı. Bal renginde gözleri vardı. Aslında değişik çocuk. Değişik yanında sönük kalırdı. Biraz 'anormaldi ' . Yahu bir kızı yere düşürmek de neyin nesi. Bildiğin fırlattı beni yere. Kendi kendime gülüyordum aklıma gelince. Komik bir halimiz vardı. 'rezil oldum' diye düşünemem ben. Çünkü rezi olcak bişi yapmadık ki. Sadece düştüm.