4. BÖLÜM

11 2 0
                                    

Bu sefer kendim erkenden uyanmıştım. Odamı toplamaya koyuldum. Aslında baya dağınıktı. Ama görünüş olarak toplu olması yetiyordu bana. Mesela her öğrenci gibi gardırobumu açtığımda elbiselerim kafama düşüyordu. Aslında toplamasam da olurdu. Yarın temizlik için  geleceklerdi nasılsa.

Birazda kendimi tanıtayım. Okulda "popiler ve havalı" olarak tanınıyorum. 

odamı topladığımda kendimi yatağıma serbest bıraktım. Telefonumu elime aldım ve gelen mesajları cevaplamaya başladım. Tolgayla da telefondan yazışıyorduk. İyi anlaşıyorduk aslında. Caner ile de yazışsak fena olmazdı ama o benden telefon numarası felan istemedi. Ben istesem eminim vermezdi. Allahım bu çocuk çok değişikti. 

 Kapı açıldı. Burcu müziğe kendini serbest bırakmıştı. "yine başladı bizim deli" dedim ve gülmeye başladım. Kesin güzel bir haber vardı. Sanırım yani. Kolundan tuttuğum gibi yanıma otutturdum "otur artık". Oturduğu yerden ellerini oynatarak oynuyordu bu sefer. Daha fazla dayanamadım ve şarkıyı kapattım.Sonunda durmuştu. "Bil bakalım bu gün seni kiminle tanıştıracağım?" dedi büyük heyecanını derin nefesi ile tamamlayarak. Bu kadar heyecanlı olduğuna göre önemli biri olmalıydı. "Kimi?"diye atıldım. Sanki sesim çok heyecanlı ve yüksek çıkmıştı. İşte benim de bu sorunum vardı; benim yanımda biri heyecanlanırsa ben de heyecanlanıyordum.                                                                                                                                                            Derin bir nefes aldı "Emreeeee" diye çığlık attı. "ne Emre mi?" ikimiz de yatağın üzerine çıktık el ele zıplamaya başladık. Deliler gibi sevinmiştik ve çığlık atıyorduk. En son ikimiz de nefes nefese kalmıştık.  Kendimizi yatağın üzerine bıraktık. "hadi anlat" dedim heyecanla. Canım arkadaşım ya çok sevinmişti. Derin nefes aldı. "işte bana biraz önce mesaj attı. Ben istanbul'dayım.  Buluşalım mı?" "ben de 'tabiki bitanem' dedim" 

Burcu heyecanlanınca rap söylüyormuş gibi knuşuyor ya. Ne dediğini yarım yamalak anladım valla. Kucağımı kocaman açıkp sımsıkı kucakladım "ee ne zaman buluşuyorsunuz" diye sordum. Dudağının yanını ısırarak "sanırım 11.00 da" dedi. Ohaa ya . "kahvalltıyı berabey yapacağız" . anlatırken yerinde duramıyordu. "hmm. aşkım ya senin adına  vallaha çok sevindim.kahvaltı için 1 saatin var. ohaa 1 saat! sen hala niye oturuyosun ya kalk seni hazırlayalım" dereken elinden tutup sürüklemeye başlamıştım.Gardırobumuzu açtım. "hadi bakalım ggiyebieceğin elbiseleri seç hangisi olduğunu söyleyim" derken çalışma masamın sandalyesini  çekip oturmuştum bile. Burcu'nun eli titriyordu. Gardıroptan bir elbise çıkardı ve üzerine tuttu.

" fazla klasik" bu yorumumu beğenmemiş gibiydi. Kafasını ' tamam' manasında salladı. Üzerine tuttuğu yeşil elbiseyi yatağın üzerine fırlattıktan sonra tekrar gardırobumuza gömüldü. Bu sefer üzerine beyaz renkte siyah dantel işlemeli, diz kapağının 7 parmak yukarısındaki elbisesini tuttu. "Kanka bu çok  güzel demi? Beraber almıştık" dedi  elbisesini üzerinde gezdirirken. Onu tekrar süzdüm "bunun boyu kısa bir de topulu giyersen.. olmazzz" " haklısın Emre kıskançtır" diyerek beyaz elbiseyi de fırlattı. 

Sanırım 15 tane daha elbise gösterdi ama hiçbirini beğenmedim. En son Burcu pes etti " Göksel bu ne kızım ya hiçbirşey beğenmiyorsun. Aman boşver ben vazgeçtim elbise giymekten. Kaç yıllık sevgilim sonuçta kıyafetimi takmaz" dedi bıkkınlık veren ses tonuyla. Oturduğum sandalyeden kalktım. Birbirine girmiş gardırobumuzun içine daldım. Evet bu kıyafet... çok yakışacak. Kavun sarısı diz kapağının 5 parmak yukarısında mini elbisesini gösterdim "nasıl?" Çok zarif bir kemeri vardı. HEm şık hem de sade.  Heryere uygun. Burcunun gözlerinin parladığını görebiliyorum "yaaa çok güzel bu elbisem. Bu elbiseyi kaybettim sanıyordum." derken elimden elbisyi aldı ve üzerine tuttu. 

 Biraz uğraşsak da hazırlanmıştı Burcu. Çantasını eline alarak evden ayrıldı. Canım arkadaşım ya. Mutlu olmayı en çok hak edenlerden birisi o. Emreyi de çok seviyor. Emre kadar şanslı birisi yok. Burcu taş gibi kız. İç güzelliği dışına vurmuş. Kapıyı kapattıktan sonra  salondaki beyz koltuğa oturup ayağımı sehbaya uzattım. Telefonumu elime aldım. Yine bir sürü takip isteği vardı. İşime gelenleri onayladım. Bir de tanımadığım kişilerden mesaj vardı tabi. Ama hiçbiri umrumda bile değildi. Mesajları cevapladıktan sonraAtahan Koleji İtiraf sayfasına girdim. Güzel itiraflar oluyordu orada. En son gönderiye baktım "Göksel seni çok beğeniyorum ya. Cuma günü hastaymışsın geçmiş olsun" yazıyordu. Bunu görünce küçük bir şok oldum.  İsim gizliydi. Daha öncede olmuştu böyle mesajlar ama ne biliyim yine de heyecanlanmıştım işte.

HASRETİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin