Hazırlanmak beş, odadan çıkmak yirmi beş dakikamı almıştı. Ya uygunsuz bir şekilde görürsem onları? Ya gözlerimiz denk gelir de içimdeki tüm düşünceleri okursa birden bire? Sürekli huzursuz ve gergin parmak uçlarımda gezinmiştim odamın içinde.
Nihayet odadan çıkmadan önce içeriye doğru bağırdım. "Ben çıkıyorum!" Uygunsuz bir pozisyondalar ise bile uygun bir hale gelmelerini istiyordum. Zira, onu beş yıl sonra ilk kez görmüş ve üstüne üstlük bunun etkisini zar zor atlatıyor iken bir başkası ile olduğunu görecek kadar metanetli olduğumu sanmıyordum.
Salondan geçerken birbirlerinden uzak koltuklarda kahvelerini yudumlarken görmeyi beklemiyordum. Sehun'un önündeki sehpanın üstünde süt tozu kabı, şekerlik ve bir kaşık vardı. Bu istemeden gülümsememe sebep olduğunda, hemen çevirdim başımı.
"Dönmeden önce ararım seni. Akşam yemeğini evde yiyeceğim, haberiniz olsun."
Tek söz söylemelerini beklemeden çıktım.
Neden sonunda çoğul konuşmuştum ki? Anlamış mıydı acaba? Ya Baekhyun? Gerçekten seviyor muydu onu? Ama sevseydi zaten söylerdi bana... Tanrı aklımı korusun. Umuyordum ki, iyice yakınlaşıp aşık olmazlardı birbirlerine.
Baekhyun için iyi olabilirdi elbette. Sehun, her şeye rağmen iyi biriydi. Ve tanrı şahit, seks konusunda muhteşemdi. Lanet olsun, kardeşimden önce bakmıştım sevgilisinin tadına. Bu düşünce iğrençti.
Yine de, olgunlaşıp olgunlaşmadığını bilmiyordum. Ya halen işsiz ve sorumsuz biriyse? Bu Baekhyun için iyi olmazdı. En çok da beraber olmaları, benim için sakıncalıydı.
Onu her aile yemeğinde görmek, evde daim bahsinin geçmesi ya da öğrenci evimde rahat rahat oturduğum herhangi bir günde bir anda evde olduğunu fark etmek... Bunlar kesinlikle istemediğim şeylerdi.
Buluşacak birini bulamamıştım. Aslında aramamıştım. Zaten evden çıkmayı düşünmüyordum, şimdi zorla herhangi bir kafeye gelip oturmuşken zamanın akmasını bekliyordum. Birden oturduğum masada, karşı tarafımdaki sandalye çekildiğinde düşüncelerimden sıyrıldım ve irkilerek oturan kişiye baktım.
"Sadece bir şey sorma ve burada kafa dağıtmama izin ver lütfen."
Bugün, hayatımdaki en garip gündü şüphesiz. Önce, çocukluk zamanlarımda (halen de) sevdiğim adam kardeşimin sevgilisi olarak birden karşıma çıkıyor, ardından yalanıma alet ettiğim ve bir kez olsun doğru dürüst konuşmadığım çocuk beni arıyor, en son ise bir yabancı elindeki sıcak çikolata ile kafa bulur gibi masamda oturuyordu.
"Sıcak çikolata ile sarhoş mu olmayı planlıyorsun?"
Çocuk güldüğünde ben de gülümsemiştim. Arkadaş edinmekte pek iyi olmasam da, şu anda içimdekileri dökebileceğim birini aradığım gün gibi ortadaydı. Bu yüzden yadırgamadım.
"Bu güzelliğin nasıl etkilediğini içmeden bilemezsin."
Gülümsemesi hoştu ama tek bir kelimesi beni o an yerime mıhlamaya yetmişti. Sehun. Kulağıma fısıldanıyordu ismi adeta. "Güzellik," ona has bir kelimeydi benim için. Sadece bana derdi, bir de çok nadiren içtiğimiz karanfilli sigaraya ve ağabeyinden çaldığı motora.
Sehun'dan ayrıldığımdan beri iyi çocuk olma yönündeki davranışlarım iyi gitmişti. İyi bir öğrenci ve iyi bir evlat olmuştum. Ama zannedersem tek kötü alışkanlığım, 14 yaşındayken başladığım karanfilli sigaralardı.
Çocuk sigara paketini önümde tutarken aklımdan bu geçiyordu. Tesadüf müydü?
"Bu kafe izin veriyor içeride sigara içmeye." Çalışanları ve diğer sigara içen müşterileri gözleri ile işaret ederken söyledi, yabancı. Ellerim titreyerek pakete uzanırken görüş alanım bulanıklaşmıştı. Gözyaşları tam olarak pınarlarımda akmayı bekliyorlardı. Kendime gelmek için biraz bekledim. Bir sıcak çikolata söyledim, ardından ise yaktım tek dalı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Futago:: HH
FanfictionKuyruğunu kovalayan bir köpek gibiydim. Dönüyor, dönüyor yine aynı popoya çıkıyordum *Yetişkin içerik içermektedir.