6- Umutları çöpe attım, anılar geride kaldı.

887 123 31
                                    

Korkunç bir baş ağrısı ve her yerimi suya çeviren bir sıcaklık vardı yatağımda. Gözlerim istemeden de olsa açıldı. Baekhyun dün geceden yorgun düşmüş olmasına rağmen, benim için endişelenip yanımdan ayrılmamıştı gece boyu.

Döndüğümde de neyse ki Sehun yoktu.

Zira Chanyeol'un kafa karıştırıcı konuşmasından sonra düşünecek takat kalmamıştı, isabet bir karardı ben yokken gitmesi. Baekhyun ise geldiğimde solmuş yüz rengimin yanı sıra odama çekilip ağlayışımdan sonra yanımdan bir an olsun ayrılmamış, üstüne bir de hiç dedikodu yapmamıştı.

Minnettardım.En azından dün geceyi atlatmam için gerekli olan zamanı, fark etmeden tanımıştı.

Kolum yastığının altında kalmıştı. Sakince çekerken uyandı ve bir süre şaşkın şaşkın bana baktı. "Günaydın! Daha iyi görünüyorsun"

Zoraki gülümsedim ve kalktım yataktan. Ona söylemeli miydin? Fikirlerini almaktan korkuyordum, ya ona aşık olduysa?

"Ne yapıyorsun?"

Ayakta, elimi başıma koymuş düşünürken düşünen adam heykelinin Asyalı versiyonu gibiydim. Kendi halime gülümsedim ve hayatıma bıraktığım yerden devam edebilmek için zorladım kendimi.

*******
Nihayetinde Jongdae dönmüş, yine fakültenin her zamanki yerinde kağıt bardaklar içindeki kahveleri tüketiyorduk. Bana gittiği akraba ziyaretinde olanları anlatırken sahiden de bunu sevdiğimi fark ettim.

Sıkıcı ve bunaltıcı barlar ve sandalyelerinin rahat olmayan tahtalarında oturmaktansa; merdiven basamaklarında oturup, kağıt bardaktaki acı kahveyi yudumlarken yeterince mutluydum. Hatta yakın arkadaşımla birbirimize hayatlarımız hakkında bir şeyler anlatma olayına müptelayım demek hiç de yanlış olmazdı.

Jongdae öyle biriydi ki, gittiği yere ışık saçıyordu. Düşük modu hemen yükseltebiliyordu. Eh kötü yanı da yok değildi, zira ondan etkilenmeye alışmış bünyemiz Jongdae mutsuz olduğunda bizi de epey zorluyordu. Anlayacağınız o gibi durumlarda mutsuzluk kol geziyordu.

"Ve inanır mısın, ona yapacağımı söylediğim tez konusunu kendi bölümüne uyarlamış ve başarılı bir tez yazmaya başlamış. Ama bu emeğe haksızlık, çalıntıdır yahu çalıntı!"

Dudaklarını büzmüş bir halde içmeye çalıştığı kahve hafiften çenesine dökülünce iyice sinirlendi ve tüm nefesini dışarıya vererek kızgın ejderha moduna girdi. "Seni Merlin'deki dandik ejderhanın yerine koysalar 10 üzerinden 100 puanlık iş çıkarırdın. "

Burun kıvırdığımda sinirini benden çıkarmak istercesine koluma bir iki geçirdi. Sonra insanların bakışlarından rahatsız olup o kolumu sahiplendi ve ayaklarını merdivenin sonuna dek uzatıp gerindi.

"Geçen bahsettiğim biri vardı hatırlıyor musun?"

Sonunda baklayı çıkardığında gülümsedim. Başımla onaylandığımda devam etti. "Kuzenim Ji Hae'nin eski sevgilisi çıktı."

Şokla ona baktığımda niyeyse çok tanıdık bir his sarstı beni. Ona bahsettiğim kişinin ikiz kardeşimin sevgilisi çıkması gibi.

"Ve biraz homofobikmiş."

Ziyadesi ile karnıma tekme yemiş gibi olmuştum. Keza Jongdae esas dökmek istediklerini dökmüş ve hayatım boyunca gülen güzel yüzüne görmek istemediğim bir hüzün çöküvermişti. Kahverengi saçları hafiften gözlerine indi ama o her zaman yaptığı gibi kaldırmak yerine bıraktı. Bıraktı ki, az önce siyah rugan ayakkabısına damlayan göz yaşlarını, göz pınarlarında görmeyeyim.

"Sehun vardı ya," dedim esefle. Avuçlarım fena terliyor, dizlerim titriyor ve nefesim çoktandır tekliyordu.

"Şimdi Baekhyun'un sevgilisi. "

Futago:: HHHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin