Görsel:Riyad ,Behramın yaşadığı şehir
Behram bugün de şirkete gitmek için sabah kalkıp beyaz gömleği ve siyah takım elbisesini giydi. Kara gözlerine inat bembeyaz bir teni vardı genç adamın. Bir çok esmer araba inat bembeyazdı.Ve çok ta yakışıklıydı aynı zamanda da çok ta zengin 25 yaşındaki adamın ise ne para ne konum ne de etrafında onunla evlenmek için dolaşan kızlar umrumdaydı. Behram'ın tek umrumda olan şey babasıydı onun için yapmayacağı hiç bir şey yoktu öl dese ölürdü.
Çok seviyordu babasını Behram ama babası yaklaşık 6 yıldır içine kapanık bi şekilde hiç kimseyle konuşmadan sadece bakıyordu üzgün üzgün . Birsürü para döküp her yerden doktor getirmişti ama hepsinin de dediği "yaşadıgi bir travmadan dolayı oluşan psikolojik bir hastalık. Kendi isteğiyle yapıyor kendi isteğiyle düzelebilir ancak tıbbın elinden bi şey gelmez " bu cümleyi duymak onu kahrediyordu babası na ne olmuşta böyle olmuştu.
Hiç duzelmiyecekmiydi babası eskisi gibi karşılıklı oturup kahve içip muhabbet edemiyeceklermiydi. Babası için yapabildiği tek şey istediği yer olan Kabeye her gün götürttürmek. Her gün ordada tekerlekli sandalyeye oturup ağlıyordu sadece tek yaptığı buydu yanında birsürü adamla gönderiyordu. Tekerlekli sandalyedeydi çünkü hiç bir şekilde hareket te etmiyordu. Babasini gözyaşları içinde görmek tarifi olmayan bir acı yaşatıyordu adama.Belki babası konuşur yada tepki verirse diye de o adamları çok sıkı tembihlemisti. En ufak ayrıntıyı atlamaları konusunda.
Hergün olduğu gibi kahvaltı yapıp işe gitti ve yorucu iş toplantılarıyla boğuştuğu koskocaman gün boyunca. Biten yoğun günün ardından eve gidesi gelmiyordu. Babasını yeniden aynı şekilde görmek ona sadece cefa çektiriyordu. Yine de gitti eve. İçeriye adımını atar atmaz babasının yanında gönderdiği adamlardan biri koşarak yanına geldi.
"Hoş geldiniz Behram Bey. Çok önemli bir şey oldu bugün. "
"Ne oldu eğer babamla ilgili bir şey değilse boşuna vaktimi harcama"
"Behram Bey babanız hem kahkaha attı hem de konuştu. "
"Sen ciddi misin ama nasıl oldu bu"
"Efendim babanız her zamanki gibi ağlayarak oturuyordu Kabenin karşısında.Yanına Türk bir genç kız geldi babanıza selam verip birşeyler söyledi babanız yine tepki vermedi sonra ise ardı ardına komik fıkralar anlattı durdu babanız en sonunda kahkaha attı. Sonra ise kıza "Sen beni güldürdün ya inşallah bahtın da yüzün gibi güzel olur." dedi.
"Tamam sağol " dedi ve hemen babasının yanına koştu. O kadar sevindiki ama babası yine eski halini almıştı. Elini tutup o kadar süre konuştu ama babası hiç bir şeye tepki vermedi . Odadan hüzünlü bir şekilde çıktı ve babası ile ilgilenen doktoru aradı. Olanları anlattı. Doktor ise
"Bence o kız onu iyileştirebilir. Çünkü bu şekilde davrandıysa daha fazlasıni da yapabilir. Yani diyorum ki kalıcı olarak iyileştirebilir Behram Bey"
"Tamam teşekkürler doktor"dedi ve kapattı. Kimdi o kız nasıl başarmıştı bunu doktorların bile iyileştiremediği adamı nasıl güldürüp konuşturabilmişti .
O kız buraya getirecekti. İstediği kadar para verirdi kalması için. Babası için bütün mal varlığını verebilirdi o kıza. Yeter ki babası iyileşsin. Adamlarından birini çağırttı yanına evdeki yardımcı ile.
"Buyrun Behram Bey"
"Yarın bana o kızın hakkındaki her şeyi öğreniyorsun. Eksiksiz anladın mı. Ve o kızı bu eve gelmeye babamla ilgilenmeye nasıl ikna edebilirim bilmiyorum. O yüzden bütün hassasiyetlerini de öğren"
"Tamam efendim oldu bilin siz. "
dedi ve ardından çıktı adam.Behram da yorgunluğun verdiği uykusuzluk ve bitkinlikle odasına çıkıp yatağına uzandı. Düşündü ya o kızı ikna edemezse ne yapacaktı nasıl ikna edebilirdi. Ama düşündü kim paraya hayır diyebilirki tabiki de kabul edecek. Etmezse de zorla tutardı burada. Kaçırırdı ölümle tehdit ederdi gerekirse. Bu düşünceleri bi yana bıraktı yarın nasıl olsa kızın hakkında herşeyi öğrenecekti. Uykuya dalmıştı sonunda.
Ertesi gün kahvaltı yapıp şirkete gitti. Ve odasında kız hakkında gelecek olan bilgileri bekliyordu. Çok zaman geçmedi kapı tıklatıldı.
"Gel "
Adam elindeki dosyayı Behram'a uzattı ve
"Buyrun efendim kızın hakkındaki her şey."
"Tamam gidebilirsin "
"Peki efendim" dedi ve çıktı adam. Behram elindeki dosyayı masaya bıraktı ve istemiş olduğu kahve geldi bu sefer. Onu aldı ve getiren sekreter çıktıktan sonra bi yandan kahvesini şekersiz acı kahvesini iciyor bir yandan da dosyayı inceleyordu. Kızın doğdugu andan itibaren her türlü bilgi vardı. İlköğretim, lise, üniversite ,kız Arapça ve İngilizce de biliyordu. Kızın tek anne ve babası vardı aile olarak bir erkek kardeşi varmış ama onu trafik kazasında kaybetmiş. Şu an bir lise de psikolojik danışmanlık ve rehberlik görevini yapıyormuş. Belki de okuduğu bu meslek gereği babasını güldürmeyi ve konuşturmayı başarmıştı.
Dosyayı baştan sona okuduktan sonra kızın bir resminin dahi olmamasına kızarken dosyayı getiren adam tekrar geldi
"Efendim fotoğrafı düşürmüşüm buyrun "dedi ve odadan çıktı . Adam eline aldığı fotoğrafı incelemeye başladı. Ne kadar da güzel ve masum bir yüzü var diye geçirdi içinden. Gozlerinin güzelligine bakarken düşündügü şeyi idrak edince sinirle fotoğrafı masaya attı.
Kızın Türk olması zaten onu yeterince sinirlendiriyordu . Çünkü onun annesi de Türktü. Ama babasını , kendi doğduktan sonra terk edip gitmiş ve oğlunu bi kere bile merak edip dönmemişti. Babasının anlattığı bu kadardı. Babası bir de çok güzel bir kadın olduğunu ve oğlunun da aynı ona benzediğini söylüyordu. O yüzden aynaya bakmayı hiç sevmezdi ve de güzel kadınlardan daha doğrusu kadınlardan nefret ediyordu.
Her baktığı kadına annesiymis gibi bakiyordu. Sanki o da birilerini terkedip acı çektirmiş gibi hissediyordu. Kadınlar ona göre acımasız,duygusuz ve kalpsizdi. Annesine olan öfkesi hiç bir zaman azalmadığı gibi aksine gittikçe artıyordu. Babası bu hale Türkiye ye gittiğinde gelmişti belki de o kadını görünce oldu diye düşündü hep.
Annesi yüzünden güzel kadınlardan nefret ederken şimdi babası için kendi yalvararak o kızdan yanında kalmasını ve babasını iyileştirmesini isteyecekti. Okuduğu dosyada tek zaafının annesi ve babası olduğunu gördü. Evli veya nişanlı olmaması ise adamın işine geldi. Peşine düşecek kimse yoktu. Ama anne ve babası varken o kızı nasıl burda kalmaya ikna edebilirdi. Eve gitti yemeğini yedi ve yatağına yatıp hep bunu düşündü nasıl ikna edebilirdi o kızı.
Aklına gelen planla mutlu olurken gözlerini babası için birşeyler yapabilecek olduğu güne açmak icin kapattı. Kızın ve ailesinin yarın dönecek olduğunu biliyordu. Sabah uyanır uyanmaz adamlarına bugün için hemen kızın yaşadığı şehre bilet almalarını söyledi. Babası için Türkiye ye gidecekti. Evet bunu yapacaktı babası için yapmalıydı. Eşyalarını iki valize hazırlayan adam
gelen uçak bileti ile babası ile vedalaştı ve en yakın sürede döneceğini söyledi.Ardından havaalanına gidip uçağa bindi. Ve plânını son kez aklında tarttıktan sonra gozlerini yumdu gece 11 de bindiği uçaktan sabah 4.30 gibi Turkiye ye inecekti. Uyuyarak kendini bu stres ve sıkıntıdan uzaklaştırmak istedi adamları kalacağı yeri herşeyi ayarlanmıştı sonuçta. Ona düşen tek şey burdan ülkesine ve evine dönerken yanında o kızı da götürmekti.
Sizce Behram neler planlıyor olabilir. Rüveydayı yanında götürebilecek mi. Ne düşünüyorsunuz. Oy ve yorumlarınızı eksik etmeyin. İyi okumalar. Allah'a emanet olun.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SINIR ÖTESİ BİR MASAL (KİTAP OLDU)
Ficção GeralAÇIKLAMA:Kitap olduğu için 6.bölümden sonrası kaldırılmıştır!!! Kitabı almak istersiniz aşağıdaki linki ziyaret edebilirsiniz. 🤗 https://www.morenayayinevi.com/urun/sinir-otesi-bir-masal/ Sınır ötesi bir masala hazır mısınız? Kalbi geceden karanlık...