Kapı açılınca o gece hakkında düşünmeyi bıraktı. Gözünü beyaz olan duvardan, kahverengi kapıya doğru çevirdi. Siyah maskeli bir adam vardı " İyi misin?" Diye sordu adam. Sesi çok tanıdık gelmişti ama kim olduğunu çıkaramadı. Soruyu cevaplamadı. " Eğer bir şey istersen..." Adamın sözünü kesti " Sadece özgürlük." " Bunu verebileceğimi sanmıyorum." " O zaman her gün yok olduğumu, biraz daha soyutlaştığımı göreceksin. Ta ki bende görünülmezlerin arasına katılana kadar." Adam tek kelime etmedi ve kapıyı kapattı.
Yine düşünceleriyle yalnızdı.
•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~
Polis, kızı merakla dinliyordu. Kız konuşmayı bırakınca " Şirkete olayı anlattın mı?" Diye sordu. " Hayır, anlatmadım." Kız cevap verdi. Ayağa kalktı ve cebinden telefonunu çıkardı. Polisten biraz uzaklaşarak lideri aradı.
Jaebum: Alo?
Kız: Merhaba. Polis Merkezine gelebilir misin?
Jaebum bir saniyeliğine durdu.
Jaebum: Ne! Neden?
Kız ağlamaya başladı.
Kız: Mark... Mark kaçırıldı.
Kız hıçkırıklara boğulmuştu daha fazla konuşamıyordu.
Jaebum: Hey Hey Hey... Sakin ol ve adresi bana mesaj at. Diğer üyelere söyleyeceğim ve... Ah, neyse ben halledeceğim, sen üzülme lütfen. Ben şimdi kapatıyorum.
Kız telefonu kapattı ve sakinleşmeye çalıştı. Polisin yanına geri döndü. " Sakinleş. Onu bulacağız." Dedi Polis. Herkes aynı şeyi söylüyordu ama onun kalbinin bir parçası eksikti artık. Kız ona sinirle baktı " Beni anlayamazsın, anlamanıda beklemiyorum. Ben ve benim düşüncelerim bir katil gibi hissediyor. Aklıma gelen her bir düşünceyle kalbime bir bıçak saplanıyor."
•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~
Acı artınca düşünmeyi kesti. Bir şeyler bulmak için gözleriyle etrafı taradı ama oda baştaki gibi bomboştu. Kapıya doğru bakmaya başladı.
Kapının yanında duran telefonu görünce gözleri şaşkınlıkla açıldı.