3. Bölüm «İNGİLİZCE ÖĞRETMENİ»

118 15 5
                                    

Ben, Masal ve Berfin bir masada oturmuş sıcak çikolatamızı yudumluyorduk.
Öğle arasıydı ama canımız dışarı çıkmak istememişti zaten çıksakta 1 saat neyimize yetecekti.

Kızlara dönüp baktığımda Berfin telefonda Kaan'la mesajlaşıyordu bu çift tatlı olduğu kadar maldıda yani aynı okuldasınız gidin birbirinizi görün sarılın, oturun, doyasıya konuşun.. yok ama nerdeee anca sanal alem, sırıtarak Masal'a döndüğümde elindeki çok sevdiği çikolatayla aşk yaşıyordu zaten bir onunla aşk yaşıyordu halbuki çok güzel bi kızdı neden bir sevgilisi yoktu bilmiyordum aslında onu sevdiğini söyleyen, sevgilisi olması için çabalayan çoktu ama Masal hep 'ben hayatıma girecek doğru insanı bekliyorum öyle her önüne gelenle sevgili olanlarla olamam' der reddederdi.

Doğru söylüyodu aslında bende Barış'ı doğru insan olarak belemiştim biraz erken teshiş koymuştum ama öyle güzel anlar yaşatmıştıki bana doğru insan olduğuna inanmıştım.. yanılmıştım ya orası ayrı mesele.

Masal çikolatasını bitirmişti bende sıcak çikolatamdan son yudumumu alıp ayağı kalktım.

"Haydi kızlar bizde gidelim spor salonuna en azından vaktimiz geçer"

dediğim an önümde belirdiler salına salına spor salonunun önüne geldik kapıyı açıp içeri girdiğimizde Ege, Mert ve Kaan'ın voleybol oynadığını gördük. Bizde severdik voleybol oynamayı hani iyide oynardık. Ege bizi gördüğünde

"O kimler gelmiş bizdede adam eksikti 2 ye 1 oynuyoruz "

diyip salak salak sırıtmaya başladı. Yani nasıl oluyodu bilmiyorum, ki merakta etmiyodum ama cidden 2 ye 1 nasıl oluyodu bu düşünce sırıtmama sebep olurken Mert 'portakalı soydum baş ucuma koydum' diye saymaya başladı bu çocuksu hareketi hepimizi kahkahalara boğarken Mert'in ciddi olduğunu belirten yüz tavrı hepimizin susması gerektiğinin bir mesajıydı.

Portakalı soya soya grupları oluşturduk ben, Kaan, Masal - Berfin, Ege, Mert olmuştu.

Düşe kalka, fileyi nasıl becerdi bilmiyoz ama yırttan Ege'yi kovalama, yakaladıktan sonra bizden güzel bir dayak yiyen Ege'yi döverek öğle arasını geçirmiştik.

Öğretmenler için çalan zilde içeri girmiştik. Sırama doğru yürürken gözlerim istem dışı Bekir'e kaymıştı, sanırım onun da gözleri istem dışı bana kaymıştı. İstem dışımı istem içimi orasını bilmem ama şuan bakışıyorduk ve onun gözlerindeki ifadesizlik beni derin bir karanlığa çekiyordu nedenini bilmem ama bana böyle bakması sinirimi bozuyor ve rahatsız ediyordu.

Ben yerime geçtiğimde Masal 'da yanımdaki yerini almıştı. Sonrası sesizlik.

Biz ingilizce hocamızı beklerken içeriye müdire hanımcığımız girdi ardında beliren tahminim 24-25 yaşlarında kumrala çalan saçları, hafiften dolgun dudakları, küçük kıvrımlı bir burnu ve giyinişiyle çok yakışıklı bir adam girdi. Sınıftaki kızlar fısıldaşırken [tahminimce adam hakkında] müdürün konuşmaya başlamasıyla susmuşlardı.

"Gençler ingilizce öğretmeniniz başka şehirde eğitim vermek üzere okulumuzdan ayrıldı bunun için artık ingilizce derslerinize yeni hocanız 'Sarp ŞAHİN 'gelecek "

bize yapmacık olduğu belli olan gülümsemesini yolladıktan sonra adını Sarp olduğunu öğrendiğimiz yeni hocamıza dönüp birşeyler anlattıktan sonra çıkıp gitti.

Sarp hocada ağır adımlarla tahtanın önünde durup cebinden bir tahta kalemi çıkardı ve yazmaya başladı. Tahtanın biraz kenarına geçtiğinde ne yazdığını daha net görüyorduk.
'Sarp ŞAHİN ' sonra konuşmaya başladı.

Son DefaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin